Makaleler

LK banner 2016

23:18:20
 29/04/2024

         İlk basit atomların meydana gelişleri hakkında verilen bilgilere göre atomlardan oluşmuş bütün maddelerin ve madde topluluklarının manyetik alanları, zıt kutuplara sahip birer sentez alanlar olmakta ve denge halinde bulunmaktadırlar.

         Varlıkların gelişimleri ve dolayısıyla ruhların tekamülleri ise, bu denge hallerinin bozulmasıyla yani zıt kutuplara sahip olan manyetik alanların kutuplarından birine gönderilen tesirlerle ve böylece meydana gelen türlü hareketlerin sonuçlarıyla sağlanmaktadır. Düalite prensibi ve değer farklanması mekanizması olarak ifade edilen bu konuyu kısaca açalım.

         Sevgi unsurunun kainat içerisinde kapsadığı alanın genişliğini ve sınırlarını görebilmek için bu konuda verilmiş olan bilgilerden bazılarını kısaca ve basitçe ifade etmeye çalışalım.

         Sevgi unsuru, sadece insanlık aleminin sınırları içerisinde kalmamaktadır. Sevginin ortaya çıkışı, insanlık aleminden daha evvelki alemlere kadar hatta bitkiler alemine kadar uzanmaktadır. Fonksiyonu ise, insanlık aleminin de içinde bulunduğu hidrojen aleminin üzerinde bulunan yarı süptil bir alemin sonuna kadar uzanmaktadır. Yani sevgi, hidrojen aleminin ilk safhalarında ortaya çıkmakta ve hidrojen alemini üst alemlere bağlayan yarı süptil bir alemi de kapsamı içine almaktadır.

         Bir manyetik alanı olmayan madde topluluğu aynı zamanda herhangi bir atomu bulunmayan madde topluluğu demektir. Çünkü manyetik alanlar atomlardan kaynaklanmaktadır ve bütün maddelerin de atomları bulunmaktadır. Böyle, atomları olmayan bir madde topluluğunun varlığı ve özellikleri dünyaya verilen son bilgilerde anlatılmıştır. Fakat, araştırma ve inceleme dışında kaldığı için böyle bir madde topluluğunun varlığı teorik olarak kabul edilmektedir.

         Ruhlar, doğrudan veya dolaylı yollardan bütün madde ve madde topluluklarına bağlı bulunmaktadır. Fakat ruhun kainatta bağlı olmadığı tek madde topluluğu, bu atomu bulunmayan ve idrak dışında kalan madde topluluğu olmaktadır. Çünkü ruh tesirleriyle bu madde topluluğunun en küçük bir parçasına bağlandığı zaman, o ruhun tekamülünden sorumlu en yüksek düzeydeki vazifeli varlıklar topluluğu da, yani ünite de gönderdikleri tesirleriyle ruhun bağlandığı o madde parçasına bağlanmakta ve basit bir atomun meydana gelmesine sebep olmaktadırlar.

         Dünyaya verilen son bilgilerde ruhların sonsuz sayıda ve sonsuz tekamül ihtiyaçlarına sahip oldukları belirtilmiştir. Ruhların bu sonsuz tekamül ihtiyaçları ise kendilerinden aşağıda bulunan kainat maddelerine yansıtılmakta ve bu maddelerin kullanımıyla karşılanmaktadır.

         Her kainatın kendilerine has bir asli maddesi bulunmaktadır. Her kainatın madde ve şekillerini kendi asli maddeleri meydana getirmektedir. Bizim kainatımızın asli maddesine amorf madde denmiştir, ve bu kainatta var olan bütün maddeler ve varyasyonlarının tamamı bu amorf maddeden meydana getirilmiştir.

         Bu amorf maddenin özellikleri sıralanmış ve kısaca hareketsiz, dağınık, içeriği bilinmeyen ve görünmeyen kaba maddeler olarak tarif edilmiştir. Ancak amorf madde bu özelliklerinden dolayı insanlar tarafından yok sayıldığı için varlığı teorik olarak kabul edilmektedir.

         Dünyaya verilen son bilgilerde ölümün hiçbir ıstırap ve acı vermeyen bir an meselesi olduğu söylenmiştir. Varlığın, ölüm karşısındaki durumunu anlayabilmek için onun bedenle olan bağlantılarının nasıl kurulmuş olduğunun bilinmesi gerekir.

         Dünya realitesine göre bedenin ölümü ebedi bir kayıp, varlık realitesine göre kazanılmış öz bilgi materyallerinin dünyadan çekip alınması olarak görülebilecek ölüm anı geldiği zaman varlıkta neler olduğu ve ne yapılması gerektiğini son realite bilgilerine göre kısaca ve basitçe ifade etmeye çalışalım.

         Ölünce bedeni terk eden bir insan varlığı o bedenin içinden çıkıp da herhangi bir yere gitmiş değildir. Varlık hiçbir zaman bir insan bedeni içinde bulunmamıştır, tıpkı ruhun kainat içinde hiçbir zaman bulunmadığı gibi.

         Hayatın, dünyanın, alemlerin ve kainatın var oluş sebebi ruhların tekamül ihtiyaçlarından kaynaklanmaktadır. Ruhların bu tekamül ihtiyaçları olmasa idi ne kainatlar, ne alemler, ne dünyalar, ne hayatlar, ne sevgiler, ne cesaretler, ne ölümler, ve ne de ölüm korkuları var olurdu. Var olan her şey ruhların tekamülüne hizmet etmek için vardır ve gereksiz olan hiçbir şey bulunmamaktadır.

         Tekamül ihtiyaçları bu kainatta karşılanacak olan yeni ruhlar, önce bir uyum ve hazırlık sürecinden geçmektedirler. Bu uyum ve hazırlık süreci içerisinde kalan ve ölüm korkularının da yer aldığı bir kısım hazırlık sürecinden biraz bahsedelim.

Free Hit Counter (01.01.2016)

Copyright © 2016. The Last Knowledge.
Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.