Öz varlığın bedenle olan bağlantısının nasıl kurulmuş olduğunu az çok kavramış olanlar bir varlığın haberi olmadan dünyada bir şey saklamanın veya gizlemenin kesinlikle mümkün olamayacağını bilirler.
Ayrıca, bedene bağlı bir öz varlığın tüm faaliyetleri vazife planlarına bağlı vazifeli varlıkların da gözetimi altında bulunmaktadır. Dolayısı ile sadece saklı olan herhangi bir şey değil, bir insanın yaşadığı tüm hal ve durumlar da vazifeli varlıklar tarafından bilinmektedir. Her şeyin nasıl açık ve bilinir olduğunu kısaca ve basitçe izah etmeye çalışalım.
Dünyaya verilen son bilgilere göre, varlıklar insanlık safhasını tek bir dünya devresi içerisinde tamamlamakta ve bu devreler de yaklaşık yetmiş bin yıl kadar sürmektedir. Bir varlığın tek bir dünya devresi içerisinde insanlık safhasını tamamlayabilmesi için beş yüz ila yedi yüz kez arası insan bedenlerine bağlandığı ifade edilmiştir.
Varlıkların bedenlere bağlanma sayıları gösterdikleri çaba ve gayretlere bağlı olduğu için her varlık farklı sayılarda bedenlere bağlanmaktadır. Hatta bazı varlıklar insanlık safhasını tek bir devre içerisinde de tamamlayamamaktadır.
Hata yapma konusunu kısaca ve basitçe değerlendirmeye çalışalım. Dünyaya verilen son bilgilerde medyumluğun mekanizması izah edilirken, yapılan hatalar hakkında ‘medyumların ve çevresindekilerin görgü ve tecrübelerinin artması için vazifeli varlıklar tarafından düzenlenmiş hallerdir‘ denilmektedir. Bu bilgi hataların neden var olduğunu ve sebebini açıklamaktadır.
Bundan başka, bu gün hata olarak değerlendirilen bazı hareketler, yarın yerinde ve zamanında yapılmış doğru hareketler olarak ortaya çıkabilmektedir. Veya, bu gün doğru olarak kabul edilen bazı hareketlerin yarın bir hata olduğu sonucuna varılabilmektedir. Çünkü insan idraki, sebep sonuç yasalarına göre meydana getirilen sonsuz olaylar zincirinin ancak birkaç halkasına kadar uzanabilmektedir. Dolayısıyla her insan idrak genişliğine göre bir takım hataları mutlaka yapacaktır, kısaca hatasız insan olamaz.
Varlık hakkında verilen bilgilerde, ‘bir varlığın her hareketi, her kıpırdanışı kendisinden olmayan bir durumun ifadesidir’ denmiştir. Bir varlığın her hareketi her kıpırdanışı kendisinden olmayan bir durumun ifadesi olduğuna göre, bu varlık bir bedeni kontrol etmeye başladığı zaman bedenin de her hareketi her kıpırdanışı kendisinden olmayan bir durumun ifadesi olacaktır.
Varlıkların, süptil maddelerden meydana getirilmiş topluluklar olduğu daha evvel söylenmişti. Ayrıca ruhun bir varlığa ve o varlığın da bir bedene nasıl bağlandığı hakkında da uzun bilgiler verilmişti. Verilen bu bilgilere göre, bir varlığın bir insan bedenini bir robot gibi kullanıp kullanmadığından kısaca bahsedelim.
İnce manasına gelen süptil (subtle) kelimesi ve yarı ince manasına gelen (semi subtle) yarı süptil kelimeleri burada madde hallerini ifade etmek için kullanılmış kelimelerdir. Süptil maddeler demek ince maddeler demektir ve bu maddelerin bulunduğu ortama süptil alem denmiştir. Yarı süptil maddeler demek ise yarı ince maddeler demektir ve bu maddelerin bulunduğu ortama da yarı süptil alem denmiştir.
Süptil maddeler, yarı süptil maddelerin bir kat daha inceltilmiş halleri olup bir bakıma yarı süptil maddelerin devamı gibidirler. Onun için süptil alem yarı süptil alemin bir üzerinde bulunmakta fakat ondan kopmuş değildir.
Varlıklar ara alemlerde değil süptil alemlerde kalmaktadırlar fakat, bir sonraki safhanın hazırlıklarını ara alemlerin yarı süptil maddelerini kullanarak yaptıkları için varlıkların ara alemlerde kalma süreleri diyoruz. Yoksa, varlıklar süptil alemlerden ara alemlere inerek orada bir süre kalmamaktadırlar.
Varlıkların kullandığı yarı süptil maddeler veya bu maddelerden meydana gelen ara alemler, hidrojen alemiyle varlığın içinde bulunduğu süptil alem arasında kalmaktadır. Onun için bu yere ara alem denmiştir. Varlıklar da bir sonraki safhalarının hazırlıklarını bu ara alemlerde seviyelerine göre yapmaktadırlar. Yani farklı seviyelerde bulunan varlıkların ara alemleri kendilerine özeldir ve diğerlerinden farklıdır