Her konuda tekrarlandığı gibi, her şeyden önce dünya hayatının amacı hakkındaki bilgilerin anlaşılmış ve benimsenmiş olması gerekir. Çünkü bu bilgilerin realitesinde yaşamak dünyanın en son ve en yüksek realitesinde yaşamaktır. Ayrıca, dünyaya has sevginin, saygının, vicdanın, gerçekte ne olduklarını, neye hizmet ettiklerini ve nasıl fonksiyon yaptıklarını da bilmek gerekir. Çünkü bu bilgilerin idrak edilmesi insanı otomatik olarak yaşanan pratik hayatın içinden farkında ve şuurlu olarak yaşanan bir hayata doğru kaydırır. Sonuçta insan, hayatta yapılması gereken doğruların neler olduğunu bilir ve her hangi bir olayla olay olmaz. Bu, şuurlu hayata doğru kayış ise, o insanın doğru yolda yürümesini ve hedefine kısa yoldan ulaşmasını sağlar. Bu yolda bir hedefe ulaşmak ise dünyada insan olmanın gereklerini yerine getirmiş olmak demektir.
Huzuru sağlayan unsurlar nelerdir? Ekonomi, güvenlik, sağlık, sevgi, saygı, huzur veren her şey yerli yerinde ise bir huzur sağlanmış olur. Bu huzur bir neticedir, fakat bunu sağlayan unsurlar uzun süre korunamamaktadır. Neden korunamayacağını basitçe izah edelim.
Şimdi, önce bu unsurların esaslarının ne olduğunu bir hatırlamak gerekir. Maddeyle irtibatların ayarlarını düzenleyen ekonomi, her şeyiyle düzgün çalışan bir bedenin sahip olduğu sağlık, bunların bozulması veya kaybedilmesi endişelerini ortadan kaldıran güvenlik, hayat amacının gerçek bilgisinden veya sezgisinden doğan ve her şeye karşı duyulan saygı, beyin frekansının yükseltilmesi veya azaltılması sonucu ortaya çıkan çekici veya itici manyetik alanlar, yani sempatiler veya antipatiler, ve bunlardan doğan sevgiler veya nefret unsurlarının esaslarının nasıl fonksiyon yaptıklarının hatırlanması gerekir.
Bunların bilinmemesi veya sezgisine varılamaması durumunda ise huzuru sağlayan bu unsurların herhangi birinin bozulması o insanın huzurunu da bozacaktır. Bu bozulmanın derecesine göre de az veya çok bir rahatsızlık ortaya çıkartacaktır. Bozulmanın ve rahatsızlığın artması durumunda ise bu rahatsızlık daha da ilerleyip bir vicdan azabına dönüşecektir. Ne oldu?
Bu vicdan azabı ortaya çıkmadan önce insanın vicdanı rahattı, yani dengedeydi ve huzurluydu. Fakat elinde olmayan bir takım sebeplerle bu huzuru sağlayan unsurlar bozulmaya başladı ve vicdanın dengesini de bozdu. Dolayısıyla, vicdanın dengeli oluşu ve bunun verdiği rahatlığın şuurda ortaya çıkarmış olduğu huzur halini de bozdu. Burada, dünya hayatının neye hizmet ettiği asla unutulmamalıdır.
Her insanın bir öz varlığı vardır ve bu öz varlığın bir ilerleme kaydedebilmesi için vicdan mekanizmasının çalışması şarttır. Vicdanın mekanizmasının denge seviyesinin sürekli yerinde kalması öz varlığın gelişmesine bir fayda sağlamaz. Varlık bu durumdan alacağını almıştır. Vicdan mekanizmasının denge seviyesinin yükseltilmesi şarttır. Vicdan mekanizması ise düalite prensibinin meydana getirmiş olduğu zıt değerlerin farklı hale getirilmesiyle çalışmaktadır. Burada paha biçilmez bir fırsat ortaya çıkıyor, bu fırsatı değerlendirmek ve bir seçim yapmak her insanın özgür iradesine bırakılmıştır.
Şimdi, vicdanın denge seviyesini yükselten olumlu değerlerin ne oldukları bilinmektedir. Denge seviyesini düşüren olumsuz değerlerin ne oldukları da bilinmektedir. Her iki halde de özgür iradeyle eklenecek değerlerin meydana getireceği sonuçlarıyla karşılaşmak ve bunları yaşamak zorunda kalmak bir kanundur. Ayrıca bir hazırlık dünyasında bulunan hiç kimseye başarısından dolayı bir yücelik sıfatı verilmez.
Bu bilgilerin idraki ve yüksekliği geniş olduğu için bir insanda doğal olarak alçak gönüllülüğü meydana getirir. Eğer, bu bilgilerin yüksek değeri bir insanda kendini büyük görme gibi bir takım duygular oluşturmuşsa, veya çevresindeki insanların ona vermiş olduğu değerler onun kendisini büyük görmesine sebep olmuşsa, o insanın kendisi veya çevresi tarafından yükseltilmiş olan bu duygularından, veya tam tersi bir durumdan, aynı zamanda vicdan denge seviyesinin de yükseltilmiş veya aşağıya çekilmiş olduğu sonucu çıkartılamaz. Bir liyakatin elde edilmesi için onun hak edilmiş olması şarttır.
Şimdi, insanın önüne çıkan bu fırsatta bozulan vicdan terazisinin olumlu tarafına bilerek, isteyerek, şuurlu olarak, pozitif değerler eklemesi ve tekrar dengeye getirmesi gerekir. Zaten düalite prensibinin meydana getirmiş olduğu zıt değerler daima denge halindedir, bozulursa tekrar dengeye gelmek için meyleder. Vicdan da zıt değerlere sahiptir ve bozulduğu zaman eklenen olumlu veya olumsuz değerlerin miktarına göre uzun veya kısa zamanda kendi dengesi otomatik olarak yerine gelecek ve almış olduğu değerlere göre de alçak veya yüksek bir denge seviyesinde kalacaktır.
Fakat vicdana olumlu değerlerin eklenmesi bir takım fedakarlıkları gerektirir. Bu değerler eklenirken acaba doğrumu yapıyorum diye insan bazen bir kararsızlık içerisinde kalabilir. Bunun nasıl yapılması gerektiği de söylenmiştir fakat gelişmiş bir vicdan bunun farkındadır. Yani bir insan her ne iş yaparsa yapsın, o yapılan iş ne o insanın kendisine nede başkalarına zarar vermemesi gerekir. Çünkü olaylar sebep sonuç yasalarına göre meydana geldiği için özgür iradeyle yaratılan olumsuz olayların sonuçlarıyla karşılaşmak kaçınılmaz olur.
Şimdi, vicdan bozulmadan önce bir dengeye sahipti ve o seviyeye uygun kazanılmış vicdani değerleri de vardı. Unutmamak gerekir ki vicdani değerler her insanda farklıdır. Vicdan dengesi bozulduktan sonra bir fırsat doğar ve siz, özgür iradenizle vicdanın eski değerleri üzerine olumlu yeni değerler ekliyorsunuz. Bu değerler eski değerlerin üzerine eklenirse ve vicdan otomatik olarak tekrar dengeye gelirse ne olur? denge seviyesi yükselmiş olur. Dikkat ederseniz bu fırsat hiç kimsenin hoşuna gitmeyecek olan vicdan azabı şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Şimdi, burada otomatik olarak tekrar yerine gelen vicdan dengesi, ve bu dengenin rahatlığından doğan ve insan şuurunda ortaya çıkan huzur hali, bir önceki bozulmamış huzur halinden kat kat yüksek olacaktır. Ayrıca, bir önceki huzur halini bozan sebeplerin de bir maksat taşıdığını ve yardımcı varlıkların düzenlediği veya düzenlettirdiği önemli ve büyük yardımlar olduğu da bu seviyeden sonra anlaşılacaktır.