Vurgulanması gereken bazı bilgiler var. Bunlardan birisi ruh diğeri kainat. İkisinin de sayısı sonsuz. Çok önemli bilgilerin özellikle vurgulanması gerekiyor. Ruhla kainat karşılaştırılıyor. Diğer bir şey isimler. Nelerden bahsetmek istiyorsanız ona isimler verirsiniz. Bir yer, bir çiçek, bir kedi, bir köpek, bir kuş. Bir kuş insanların kendisine kuş dediğini bilmez, o, kendisini nasıl biliyorsa o öyledir. Fakat insan, kendisine takılan ismi bilir, karışıklık olmasın diye numarası da vardır, hatta bölgesel yerlerde lakabı da vardır. Her ne olursa olsun her şeye bir isim vermeniz gerekir.
Her hangi bir şeye verdiğiniz isimler dünyanın her yerinde farklı olabilir, fakat isminin çok ve farklı oluşu onu değiştirmez. Bu dünyanın dışında, hatta kainat üstünde olsa dahi, onu kastetmek için yine bir isim vermeniz gerekir. Verdiğiniz isim onun aslını değiştirmez. Fakat kainat üstünde olan, insanın kendi ismini bildiği gibi bilmez, daha derinini, ismin arkasındaki niyeti bilir. Zaten onun aslına da asli prensip denmiştir.
Bir ruh ve bir kainat asli prensip tarafından karşılaştırılmıştır, her ikisine de gönderdiği tesirlerle ruhu ve kainatı birbirine yansıtarak ruhun tekamülünü sağlamıştır. Bu, her ikisine de gönderdiği tesirler hakkında teorik bilgileriniz vardır, bunlar açık açık izah edilmiştir. İlk karşılaştırmadan sonra, tesirlerle başlatılan ruhla kainatın birbirine yansıtılma yolculuğunun nasıl geliştiğini biliyorsunuz, ayrıntılarına girmeden bu safhaları hızla geçelim.
Uzak, çok uzak bir zaman sonra, bir varlık meydana getirilip kendisine teslim edilmiş ve sonra bu varlığı kullanarak ilk defa bu alemin maddeleriyle iş yapmaya başlamıştır. Bu andan itibaren, kat ettiği tüm safhalarının en son safhası da insanlık safhası olmuştur. Bu, şu anda içinde bulunduğumuz safhadır ve hele şükür bu safhanın da sonlarına gelmiş bulunuyoruz.
Ruhun amacı tekamül etmekti, kendisini kainatla karşılaştıran asli prensibin prensipleriyle, kurallarıyla, insanlık safhasının sonlarına gelmiş olanlara bu gerçek anlatılmıştır.
Fakat insan, ruhunun da, ruhunun tekamülünün de değerini anlaması veya kendisinin var olma sebebini açıkça bilmesi neredeyse imkansızdır. Bu bilgilerin verilişinden sonra bazıları bu gerçekleri sezecektir.
Zaten bu bilgilerin veriliş amaçlarından birisinin de bu gerçeği sezdirmek olduğu ve ayrıca ilerde karşısına çıkacak olan diğer safhalar hakkında da nasıl bir hazırlık yapılması gerektiği özellikle belirtilmiştir.
Şu anda biz dünyada, bir ruhun hizmetinde olan varlığın ve onun da hizmetinde olan insanlarız. Varlığın büyük bir kısmı bedene ayrılmış olduğu halde kutsal olana hizmetin gerçek anlamını bu insan halimizle bilebilir miyiz! Bu hizmeti şuurlu olarak yerine getirebilir miyiz! Her neyi incelerseniz arkasından bir varlık ve onun da arkasından ruh çıkıyor, her şey yüce bir amaç için bulunuyor. Her şeyin sorumluluğunu, ama gördüğümüz her şeyin sorumluluğunu üzerimize almak gibi bir mantalitemiz var mı! Her şeye karşı böyle bir sorumluluğu gerçekten hissedebilir miyiz! Cevabımız hayır ise sevgi planı bizim için vardır.
Dikkat ederseniz herhangi bir safhada sonsuza dek takılı kalmış varlıklar bulunmamaktadır. Varlık, içinde bulunduğumuz dünyanın insanlık safhasını da bitirdikten sonra yoluna devam eder, sevgi planı denilen huzur ortamına geçer. Orada ilahi yasaların ve kuralların gerçek amacını anlar ve insanlık safhasından da çıkar. Bu bilginin de özellikle vurgulaması gerekiyor çünkü insanlık safhasından çıkınca artık o insan gibi davranmaz. Şu anda sahip olduğumuz gibi bir insan mantalitesi de bulunmaz. Maddenin aslında ne olduğu ve neye hizmet ettiği konusunda açık bilgiye ve şuura sahiptir. Kısaca, kutsal bir amaca gerçekten hizmet etmeye hazır insan üstü bir varlık haline gelmiş olur.
Bu alemin tüm safhalarını bitirmesi ona kutsal olana gerçekten hizmet etme yetkisini kazandırmıştır. Bu da demektir ki tüm bu safhalar varlık bu yetkiyi kazansın diye vardır. Ve, bu safhaların en sonuncusu da şu içinde bulunduğumuz insanlık safhasıdır, yine bu da demektir ki insanlığın bir sonraki safhayı hazırlayıcı bir özelliği var demektir.
Varlık, insanlık safhasını bitirip insan üstü bir seviyeye ulaşmış olduğu halde bile hala çok uzun bir yol onu bekliyor olur. Çünkü ruhun tekamülü basit olay değildir. Dünyaların, galaksilerin, nebülözlerin, evrenlerin, dahi geride bırakılması gerekir. Onun için, yola koyulduktan sonra hizmet ettiği her safha, kat ettiği her safha onun hakimiyeti altına girer. Ve bu o kadar büyür ki, sonunda onun bu hakim olduğu alan kainatı kapsar.
Ruhun amacı tekamül etmekti, o zaman kutsal bir görev yerine getirilmiş ve ruh tekamül etmiş olur. Fakat, sadece sonsuz kainatların bir tanesinde tekamül etmiş olur.
Kainatı kapsayan varlık, bu kainata ait olduğu için, ilk nasıl meydana getirildiğini biliyorsunuz, bu kainatta meydana getirilmiş olduğu için, tekamülünü tamamlayan ruh bu varlığını da bırakır. Ve bu kainattan aldığı kendisine özel tecrübesiyle yoluna devam eder. Varlık da dağılır.
Fakat ruh, kainatla ilk karşılaştırıldığı andan itibaren terk edeceği ana kadar, kendisini karşılaştıran asli prensibe ait kainat prensipleri ve kanunları toplu gelişmeyi zorunlu kılar. Hiçbir zaman yalnız kalmaz.
Şimdi, insanlık safhasının sonlarına yaklaşırken yukarıdan verilen son bilgilerle bu safhaların neden var olduğu ve sebepleri ayrıntılarıyla anlatılmıştır. Bunlar her insanın bilmesi gereken rehber bilgilerdir.
Fakat, bu yol değişmez, (gelişme) mola yerleri değişmez, (safhalar) hedef bellidir, (ünite) amaç bellidir, (tekamül). Kısaca kainat kanunları bellidir ve asla değişmez. Değişen sadece yolcudur, (ruhlar) Bu konuda şimdiye kadar dünyaya verilen bilgiler her ne kadar farklı görünse de hepsi ruhun kainattaki hayatı hakkındadır. Dolayısıyla bu bilgilerin birbirine uzak veya yakın bağları olacak veya birbirini tamamlayacaktır.
Eğer, bu bilgilerin tümünü kafanızda bir toparlayacak olursanız tek bir şey elde edersiniz. Daha doğrusu, ruhların davranışları, varlıklar ve kainat kanunları hakkında eğer bir tek şey sezerseniz, o zaman bu bilgilerin veriliş amacı yerini bulmuş olur. Ve asla yalnız olmadığınızı bilirsiniz.