Özel Notlar

LK banner 2016

21:31:29
 5/05/2024

Verilen bilgiler ve prensipler gösteriyor ki, kainatlar üzerinde bulunan ruhlar ve onların da üzerinde bulunan asli prensip hiçbir zaman hiçbir kainatta bulunmamıştır. Ruhların tekamüllerinin, asli prensibin tesirleriyle kainat maddelerinin kullanılarak sağlandığını biliyorsunuz. Bu durumda kainatta asli prensipten gelen tesirlerin dışında bir şey bulunmayacak ve bu da doğal olarak insanın kavrama gücünün üzerinde kalacaktır.

 

Kainatta her hareketin, her oluşumun, arkasında tekamül etmekte olan ruhlar  bulunmaktadır. Ruhlar, varlıklarını kullanarak diğer tüm bedenlerde olduğu gibi insan bedenlerine de tam olarak hakim durumdadırlar. Yani ruh, varlığı vasıtasıyla insan bedeninin tümünü elinin altında bulundurmaktadır, ona o kadar yakındır. Fakat gerçekte, ruhun da üzerinde bulunan asli prensip ise insana ruhundan çok daha yakın bulunmaktadır. Asli prensibin, insana nasıl ruhundan daha yakın bulunabileceğini basitçe izah edelim.

 

Daha önce verilen bilgilerin başlarına geri dönüp ne yazılmış olduğunun hatırlanması gerekir. Bu kainatta tekamüle ihtiyacı olan ruhların ihtiyaçlarını asli prensip tesirleriyle kainat maddelerine yansıtmaktaydı, ve ruh da bu tesirleriyle uzun bir zaman sonra bir parçasını yakalamaktaydı. Asli prensipten çıkan ayni tesirler bir başka yoldan kainata girerek ruhun yakalamış olduğu parçanın ortasına iniyor ve o parça iki yerinden yakalanmış oluyordu. İki yerinden yakalanmış olan bu parça meydana gelen ilk hidrojen atomudur. Bu parçaya inen iki tesir geldiği yere doğru takip edilirse kaynağı köken olarak asli prensibe dayanacaktır.

 

Tesirler, kainat içinde düalite prensibine bağlı değer farklanmaları mekanizmasıyla hareketleri meydana getirir. Kainatlar üstünde madde yoktur. Asli prensipten çıkan tesirlerin kainatlar üstünde maddesiz bir ortamda nasıl fonksiyon yaptığı bilinemez. Aslında, asli prensipten yayılan bu kudrete tesir demek de yerinde olmaz çünkü, bu kudret üniteye gelip orada değişikliğe uğradıktan sonra çeşitli tesirlere dönüşmekte ve oradan çıkıp kainatın her yerine yayılmaktadır. Fakat bu mekanizmayı anlatabilmek için asli prensipten yayılan kudrete asli prensibe ait tesirler denmektedir.

 

Asli prensipten üniteye gelip de oradan çıkan tesirlere de esasi tesirler denmekteydi. Bu esasi tesir, ruhun yakalamış olduğu parçanın ortasına indiği zaman, parça, kendisine gelen bu tesiri etrafına yansıtmakta ve bu da manyetik alan olmaktaydı. Bu manyetik alan da, kainat maddelerinin partiküllerini kendi üzerine çekerek programlı bir şekilde bu parçayı, yani ilk defa meydana gelmiş olan bir atomu zenginleştirmekteydi.

 

Esasi tesirler özünde maksat taşıyan tesirlerdir. Ruhtan yansıyan tesirler de ruhun ihtiyacını taşıyan tesirlerdir. Esasi tesirler ruhun tekamülünü hedef tuttuğu için atomu en üst düzeye kadar planlı bir şekilde yavaş yavaş geliştirir ve zenginleştirir. Zenginleşen atom etrafına partiküller saçmaya başlar, saçılan bu partiküller yarı süptil maddeler olur. Esasi tesirler yarı süptil maddelere de iner, onlardan da partiküller saçılır. Bu partiküller de süptil maddeler olur. Artık, bu maddelerin titreşimi o kadar çok yüksek ve o kadar incecik bir hale getirilmiş olur ki, bunlardan varlık kurmak ve ona hakim olmak artık ruh için çok kolay olur.

 

Atomun zenginleştirilmesi esnasında atomun hareketleri, atoma bağlı kalmış olan ruhta bazı kabiliyetleri de uyandırır. Ruhtaki bu kabiliyet kendi kendine uyanmıyor, yakalamış olduğu atomun hareketleri uyandırıyor. Bu hareketler, özünde maksat taşıyan esasi tesirler tarafından meydana getirilmekte ve yavaş yavaş hızlandırılmaktaydı.

 

Bu aşamadan sonra asli tesirler, dağınık halde bulunan süptil madde partiküllerini bir araya toplarlar. Ruhun atomla olan direkt bağlantısını keserler ve bir araya toplanmış bu süptil madde topluluğuna ruhun tesirlerini yansıtırlar. Bu süptil madde topluluğu artık çok hassas bir varlık olmuştur, ve daha önce bağlı olduğu atom hareketlerinin kendisinde uyandırdığı kabiliyet de bu varlığa yansıtılmış olarak bulunur.

 

Ruhun bundan sonraki tekamülü için yapacağı hareketler, varlığını kullanarak ve diğer varlıklardan yardım görerek sonuna kadar devam edecektir. Ruh, burada varlığını kullanarak çeşitli atomların manyetik alanlarına etki etmeye başlar. Onları toplar, birleştirir, dağıtır, sonsuz şekillerde hareketler meydana getirir. Meydana getirilmiş olan şey şu anda içinde bulunduğumuz fizik alemdir. Doğal olarak bu fizik alemin bir de yarı süptil alemi bulunacaktır. Daha ileri aşamalarda ruh, varlığını kullanarak atomlardan hücreler kurar, hücrelerden bedenler kurar, fakat atomların iç yapısı asli prensipten gelen tesirlerin hakimiyeti altında kalmıştır.

 

Ruh, varlığı vasıtasıyla insan bedeninin her şeyine hakim olmuştur, ona o kadar yakındır. Fakat, asli prensip de temelinde, yani atomik seviyede insana çok daha yakın bulunmaktadır. İnsana, insanın ruhu ne kadar gizli ise, asli prensip de ondan çok daha gizli ve derinlerde bulunmaktadır.

 

Bu bilgiye göre eğer, asli prensipten yayılan kudretin kainatta tesirlere dönüşüp atomları meydana getirmediğini farz edecek olursanız, kainatta her şey bir anda kaybolur, her şey silinir, en küçük bir eser dahi kalmaz. Çünkü bu bilgilerden kainatın, asli prensipten gelen tesirlerin meydana getirdiği temeller üzerine kurulmuş olduğu ortaya çıkmaktadır.

 

Bunun için asli prensibin minnetle anılması gerekir çünkü o, ne kadar derinlerde olursa olsun her yerde ve her şeydedir.

       

Free Hit Counter (01.01.2016)

Copyright © 2016. The Last Knowledge.
Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.