Özel Notlar

LK banner 2016

09:34:42
 2/05/2024

Her şeyden önce kastettiğimiz bilgi insanın gerçekte ne olduğu veya niçin yaşadığıyla ilgili olan gerçek bilgilerdir. Bilginin gerçeği ile yaşamaya alışmadan önce, doğrusunu isterseniz, bir anda yeni bilgilerle karşılaşıp onun gerçeği ile yaşamak hiçte kolay görünmemektedir. Çünkü her yeniliğe veya değişikliğe insanın birdenbire uyum sağlayamayacağını, her ne olursa olsun zaman içinde yavaş yavaş alışması gerektiğini biliyorsunuz.

Fakat, bir insanın dünya hayatında yapabileceği en son ve en büyük iş, kendisinin ne olduğu ile ilgili gerçek bilgileri kavraması, bu bilgileri benimsemesi, bu bilgilerin şuur ve farkındalığı içerisinde işaret ettiği prensip ve kurallara uyarak yaşamasıdır. Yani bu bilgileri bir insanın hayatına geçirmesi, dünya hayatında yapabileceği en son ve en büyük iştir. Çünkü bu bilgiler, o insana bulunduğu yolda büyük adımlar atmasını ve açık olarak göremediği hedefine hızla yaklaşmasını sağlayacak olan, kendisini kendisine anlatan bilgilerdir. Onun için de bu bilgilerin gerçeği ile yaşamak dünyanın son realitesi olmaktadır. İnsanlık yanlış yolda değildir, fakat hedefe giden yolun uzunu vardır kısası vardır, ikisinden birini seçmek insanın gönlüne kalmıştır.

 

Bilgilerin şuur ve farkındalığı içerisinde yaşamak dedik, bilgilerin şuuru içerisinde olmak için önce şuurun ne olduğunu az çok sezmek gerekir. Önce insandaki şuurun ne olduğunu sezdirecek olan bazı bilgileri genel olarak ifade etmeye çalışalım, ve devam edelim.

 

İnsanın, başlı başına bir öz varlık olmadığı gibi, bir bedenden ibaret olmadığını da biliyorsunuz. Öz varlığın ne olduğu hakkındaki bilgiler yukarıdan verilen bilgilerle açıklığa kavuşmuştur. Beden hakkındaki bilgiler ise yaygın olduğu için bunları bulmak çok kolaydır. Fakat, beden hakkındaki verilen bilgilerin de aslında ne olduklarının gerçek bilgisine ayrıca sahip olmak gerekir. Sonuçta, bedende, öz varlıkta, ayrı ayrı zaman ve mekanlara sahip kendi ortamlarında bulunan maddi topluluklardır, gerçeğine ulaşmış olmak gerekir.

 

Hücrelerin, bitki hayvan ve insan bedenlerinde çeşitleri, ve çeşitlerine göre de yaptıkları işler vardır. Tek bir hücrenin dahi maddi bir topluluk olduğunu unutmamak gerekir. Ayrıca, daha önce öğrendiğiniz her maddenin bir manyetik alanı vardır, bilgisinden hücrelerin de birer manyetik alanı olduğu bilgisini hatırlamak gerekir.

 

Şimdi, insan bedeninin her yerinde çeşitli hücrelerin olduğunu biliyorsunuz. Bunların arasında titreşimi en yüksek ve en karmaşık olanlar beyin hücreleridir. Beyinde yer alan hücrelerin titreşimleri de, beynin bölümlerine göre yine farklıdır. Sadece küçük bir bölümün titreşimleri hepsinden fazladır, kısaca orada meydana gelen molekül hareketleri daha hızlıdır. Burası beynin merkezi olur. Bu merkez, beynin diğer bölümlerine sinyal gönderir, onlarda kendilerine bağlı olan küçük merkezlere iletir. Bu merkezin bedeni yönetmesi büyük bir dağıtım şirketinin çalışma sistemine benzer, bunu örnek olarak verelim.

 

Büyük bir dağıtım şirketinin ana merkezine bir paket gelir. Gelen paketin üzerinde gideceği adres yazılıdır. Pakette bir talimat var. Paketin alıcısı bu talimatı yerine getirmelidir. Ana merkez bir tanedir. Bu paketin adresi hangi şehirde bulunuyorsa ana merkezden çıkar o şehre gönderilir. Ana merkeze bağlı yüz şehir ve yüzünde de dağıtım merkezi vardır. Şehrin dağıtım merkezinde adrese bakarlar, o şehrin hangi bölgesinde ise paket o bölgenin dağıtım merkezine gider. Tüm şehirlerde bulunan bölgesel dağıtım merkezlerinin toplamı ise bin tanedir. Paket, bölgesel dağıtım merkezinden alıcısına ulaştırılır. Paketin alıcısı paketi alır talimatı uygular, bu bir harekettir, paketi aldığına ve talimatı uyguladığına dair imzasını atar. Paketi getiren bu belgeyi alır, geri dönerek küçük dağıtım merkezine getirir. Yollar çift şeritlidir paket getirenler ayrı, belge götürenler ayrı yolu takip eder. Küçük dağıtım merkezi de bu belgeyi alıp şehrin dağıtım merkezine gönderir. Bu belgeyi alan şehrin dağıtım merkezi ise ana merkeze gönderir. Ana merkez bu gelen belgeden paketin yerine ulaşmış olduğunu bilir ve paketi verene karşı görevini yapmış olur.

 

İnsan beyninin merkezindeki hücrelerin bedeni yönetme sistemi buna benzer. Bu benzetmeye göre, beynin merkezi, şirketin ana merkezini, beynin bölümleri, şehirlerin dağım merkezini, şehirlerdeki bölgesel dağıtım merkezleri, bedendeki sinir sistemi merkezlerini, çift şeritli yollar da, sempatik-parasempatik sinir yollarını temsil eder. Merkeze gelen paketin alıcısına gönderilmesi, talimatın uygulandığına dair imzanın geri gelmesi saniyeden kısa sürer.

 

Her bir hücrenin bir manyetik alanı var demiştik, her manyetik alanında bir kutbu vardır. Merkezde bir arada bulunan hücrelerin tek tek manyetik alanları birbiriyle uyum sağlayarak büyük bir manyetik alan topluluğu meydana getirirler. Yani küçük manyetik alanların sentezinden büyük bir manyetik alan meydana gelir ve bunun da gene iki kutbu bulunur. Aynen, dünya maddelerinin manyetik alanlarının dünyanın iki manyetik kutbunu meydana getirmesi gibidir.

 

Maddeler manyetik alanlarından kontrol edildiği için, hücreler de manyetik alanlarından kontrol edilir. Dolayısıyla hücre toplulukları da meydana getirmiş oldukları manyetik alan topluluğundan idare edileceklerdir. Şimdi, insan bedeniyle ilgili buraya kadar anlatılan olayların hiçbirinde yer almıyorsunuz. Beyin dahil, bedenin hiçbir tarafında bulunmuyorsunuz. Hiç bir zaman da bulunmadınız. Burada bahsedilen insan bedeni, kusursuz çalışan bir sisteme sahip hassas bir cihaz, veya hassas bir alettir.

 

Şimdi, bir cihaz veya alet olmadığınızı, yani bir beden olmadığınızı basitçe anlatmaya çalışalım. Öz varlık hakkında daha önce bazı bilgiler öğrenmiştiniz. Onu, kendi zaman ve mekanı içerisinde bulunan bir enerji topluluğu olarak biliyorsunuz. Bu enerji topluluğu yani öz varlık, diğer varlıklarla alışverişlerde bulunabilir, tesir gönderip tesir alabilirler. Birbirlerine tesir gönderip tesir alırken herhangi bir araç kullanmazlar. Yani siz karşınızda duran bir kişiyle konuşmak için telefonlarınızı kullanmaya ihtiyaç duymazsınız. Aynı ortamda bulunan varlıklar da birbiriyle iletişim kurmak için alet kullanmazlar.

 

Bununla birlikte, hidrojen alemiyle meşgul bir varlığın vazifesinin ne olduğunu da biliyorsunuz. Kendine bağlı ruhun tekamülünü sağlamak için öz bilgi elde etmesi onun vazifesi idi. Öz bilgi kaynakları da hidrojen aleminde, yani bu alemde, yani dünyada bulunmaktadır. Dünya, öz bilgi elde etmek için kaynaklarla doludur fakat, bir enerji topluluğu olan öz varlığın bu kaynaklara direkt ulaşması veya bir temasta bulunması imkansızdır. İşte burada o varlık, bu vazifesini yapsın diye, hassas bir cihaz veya alet geçici olarak kendisine tahsis edilir, yani hizmetine verilir. Bu cihazın nasıl çalıştığını az önce anlattık, kusursuz çalışan bir sisteme sahip bir hücreler topluluğu idi. Bunun karşısında öz varlık ise, direkt ruha bağlı apayrı bir enerji topluluğudur ve şuurludur. Siz hala ortada yoksunuz, ne o, ne o, yerinizi bulmuş olsaydınız bunu sezerdiniz.

 

Beyin merkezindeki hücrelerin tek tek manyetik alanları vardı, her bir hücrenin bir manyetik alanı ve o manyetik alanı kullanarak o hücreyi kontrol eden bir de öz varlığı vardır. Öz varlıklar aynı zaman ve mekan içerisinde bulunurlar. Hücrelerin manyetik alanları bir manyetik alan topluluğu oluşturmaktaydı. Bu demektir ki, hücrelere bağlı bir öz varlıklar topluluğu takım çalışarak meydana getirdikleri hücre topluluğunun tüm hareketlerini kontrol etmektedir. Bu hareketleri kontrol ederken, kendilerine verilecek bir görevde, hangi hücreyle hangi hücrenin birlikte iş yapması gerektiğinin bilgisini tüm hücre varlıkları bilmektedir, ve bunu kusursuz olarak yerine getirirler.  

 

Görev, tesir olarak verilir. Görev taşıyan bir tesirin neye benzediğini sezmek için dünya hayatından basit bir örnek verelim. Davet edilmediğiniz bir toplantıya katıldınız. Yönetici sizin yanınıza gelir ve gülümser, o zaman kabul edildiniz demektir. Eğer, yöneticinin yüzü kızararak size bakarsa, bu ifade kabul edilmediniz çık git demektir. Siz de çıkıp gidersiniz. Bu kadar basit. Bu olayda, yönetici ne ağzını açıp size bir şey söylemiştir, ne de kolunuzdan tutup dışarıya atmıştır. Fakat, yöneticinin şiddetli bir arzusu vardır ve bunun yerine getirilmesini istemektedir. Arzu yerine getirilmez ise kolunuzdan tutup dışarı atacağı kesindir, çünkü hiddetten yüzü kızarmış ve kötü bakıyor, siz kararlı olduğunu kesin hissedersiniz. Ve, yöneticinin bu tesiri altında kalarak onun arzusunu yerine getirmek zorunda kalırsınız. Yani uzaklaşma görevinin yapılması için bu görev yöneticiden gelen tesirin içinde açık olarak bulunmaktadır. Bu örnekten alınması gereken bilgi, görev, tesir olarak verilirken yapılması gereken iş ve arzu tesirle birlikte gelmektedir. Gerçekte tesir bir anda gelir fakat amacın yerine getirilmesi uzun sürer. Bunun sebebi de kaynakla hedefin bulundukları yerlerin farklı oluşlarındandır. Şimdi, beyin merkezindeki hücre topluluğuna dönelim.

 

İnsanın öz varlığı, bu varlıklar topluluğunu kendi etki alanı içerisine alır, yani hakimiyeti altına alır. Bu hakimiyeti sürdürürken toplam gücün veya potansiyelin, verilen bilgilere göre, sekizde yedisini onları kontrol etmek için kullanır. Yani öz varlığın büyük bir kısmı, beyin hücrelerinin öz varlıkları üzerine kaymıştır, ve onlar manyetik alanlarını kullanarak hücreleri kontrol ederken, insan varlığı da bu varlıklara ve manyetik alanlarının tamamına hakim olmuş vaziyette sürekli bir faaliyet içerisinde bulunmaktadır.

 

İşte insanın öz varlığı, beyin hücrelerinin varlıklarına ve manyetik alanlarına hakim olurken, bu hakimiyetten dışarıya yansıyan veya dışarıya taşan bir kısım manyetik alan insanın şuuru olmaktadır. İşte sizin ortaya çıktığınız yer burasıdır. Yani sizin şuurunuz, bir insanın bilinci, varlıkla beyin arasındaki sıkı bağlantıdan sızan bir manyetik alan olmaktadır.

 

Şimdi, beyin merkezindeki hücre topluluğu bedeni kontrol ediyordu, bunların çalışma düzenini bozacak şekilde maddelerin bedene alınması, yani alkol, eter, veya zehirleyici maddeler, yada beyin hücrelerine yapılacak fiziki bir darbe,hücrelerin manyetik alanlarının değişmesine, ve dolayısıyla insan şuurunun yerinden kaymasına sebep olabilir. Şuurun kaymasıyla beden ölmez, yapılan etki geçince eski yerini tekrar bulur.

 

Bir miktar alınan alkolün, beyin hücrelerinin manyetik alanlarını değiştirerek şuurun yerinden kaymasına nasıl sebep olduğunu, dünya problemlerinden uzaklaştırıp nasıl geçici bir rahatlık verdiğini, veya fazla alkol alındığında hücrelerin manyetik alanlarını daha fazla değiştirince, bedenin kontrolünün sizin şuurunuzun dışına nasıl çıktığını ve ciddi rahatsızlıklar verdiğini, insan şuurunun ortaya çıkışıyla ilgili bu mekanizmayı anladıktan sonra doğru bir değerlendirme yapmak yerinde olacaktır.

 

Zararı çok olsa da alkolün bir tek faydası vardır. Şuur yerinden biraz kayınca, insanın düzeltmesi gereken hal, hareket, veya davranışlar varsa ortaya çıkar, ve, kendisinin açıkça görmesini sağlar. Bu yolla ortaya çıkan yanlış davranışlar düzeltme yoluna gidilir. Tabi unutmayıp hatırlar veya hatırlatılırsa.

 

Şimdi, insan şuurunun olduğu yere geri dönelim. Öz varlık, kendi potansiyelinin sekizde yedisini beyin hücresi varlıklarını kontrol etmek için ayırmıştı. O geride kalan sekizde birlik bölümü, insan şuurunun ötesinde kaldığı için oraya şuur ötesi denmiştir. Varlığın o az tarafından ruh tutuyor, bu taraftan da varlık, dolaylı yollardan bir insan bedeni tutuyor.

 

Yalnız, burada bilinmesi gereken bir durum var. Varlığın zaman ve mekanıyla bedenin zaman ve mekanı farklıdır. Varlığın bilgisiyle bedenin bulunduğu yerdeki bilgi de farklıdır. Yani insanın dünyada öğrenmiş olduğu bilgileri varlık olduğu gibi alıp kendi ortamında kullanamaz. Direkt bir alış veriş olmaz. Fakat dünya bilgilerinin bir şekilde alınıp toplanması gerekir. İşte insanın dünyada öğrendiği bilgiler, insan şuuruyla şuur ötesi arasında bir bölgede geçici olarak toplanmaktadır. Burası dünya bilgilerinin toplandığı bir depodur. İnsan hatırlasa da hatırlamasa da dünyada yaşadığı her şeyin bilgisi burada otomatik olarak toplanmaktadır. Bu bilgilerin, insanın yaşadığı olayların, vicdani bir değerlendirme yaptıktan sonra burada biriken bilgiler olduğunu biliyorsunuz. Dünya hayatında yaşayan bir insan, buradaki bilgileri, karşısına çıkacak olan yeni olayların çözümünde kıyas bilgisi olarak kullanır. Ve, bu bilgi deposuna şuur dışı denmiştir.

 

Zamanı gelip de öz varlık hakim olduğu beyin hücrelerinin varlıklarını geri çekmeye başladığı zaman, hücre varlıklarının çekilme hızına bağlı olarak beden hareketleri yavaş yavaş kontrolden çıkar. Sizin öz varlığınız, tüm beyin merkezi hücresi varlıklarını geri çektiği zaman beden ölür. Bedenin diğer hücrelerinin varlıkları dağılır, fakat beyin hücresi varlıklarını kontrolü altında tutmaya devam eder. Beden öldükten sonra siz şuur olarak var olmaya devam edersiniz, şuur dışı fizik bedende olmadığı için şuur dışındaki bilgilere de sahip olursunuz. Şuur dışında birikmiş olan dünya bilgilerini öz varlık olduğu yerden alıp vicdan mekanizmasıyla kendi bilgi seviyesine yükseltir. Yani öz bilgiye çevirir. Bu yükseltme esnasında sizin şuurunuz da yükselir, dar bölgeden geniş bölgeye geçer. Tam burada, sizdeki şuur bir kısım şuur değil tam şuur olur. Kısaca hücre varlıklarını hakimiyeti altında tutan açık şuurlu bir varlık olursunuz.

 

Bu arada, beyin hücresi varlıkları insanın öz varlığından talimatlar alarak uzun süre bedeni yönettiği için, onlar da ayrıca bir tecrübe sahibi  olmuşlardır. İnsanın öz varlığı, bu hücre varlıkları her ne tecrübe elde etmişler ise, onlardaki bu tecrübeleri de alıp kendi öz bilgi deposuna yerleştirir. Öz varlığın öz bilgi deposu şuur ötesinde bulunur. Orası da ikiye ayrılıp birine şuuraltı denmiştir ve sadece öz bilgiler bulunur. Diğerine de şuur üstü denir ve öz varlığın ruha bağlı olduğu tarafıdır. Ayni zamanda diğer varlıklarla iletişim kurduğu tarafıdır. Öz varlığı böyle incelerken onun bir enerji topluluğu olduğunu, bir bedene hakim olsa da, olmasa da, her hal ve durumda bir bütün olduğunu, hiçbir zaman hiçbir şekilde bir parçasının ayrılamayacağı bilgisini unutmamak gerekir.

 

Sonuç olarak, her şeyden önce, her şeyin bir kader olduğunu ve kaderin de ne olduğunu bilmek gerekir. Dünya hayatının amacını bilerek bu bilgilerin şuuruyla yaşamaya başlayan bir insan dünyayı mutlaka kazanır. Ayrıca, bir insan dünya hayatında her ne yaparsa yapsın vicdanının müdahale etmesini gerektirecek hareketlerde bulunmadığı sürece doğru yoldadır.

 

Tüm bunların sonucunda, hayata geçirilmiş bir bilgi yükü ne kadar çok ve ağır olursa olsun, onun ağırlığı hayata geçtiğinden dolayı ağırlık değil hafiflik hissedilir. Bilginin gerçeği ile yaşamaya alışmak bundan sonra başlar.

Free Hit Counter (01.01.2016)

Copyright © 2016. The Last Knowledge.
Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.