Özel Notlar

LK banner 2016

13:25:46
 2/05/2024

Eğer bir insan ruhsal temel bilgilere sahipse, olayların neden var olduğunu ve insanların bu olaylarla neden karşılaşıp yaşamak zorunda kaldıkları hakkında bir fikre de sahip olacaktır. Yaşadığımız olayları, geniş bir açıyla değerlendirme alışkanlığını kazanmamız gerekiyor. Bu alışkanlık ancak bilgiyle ve bilginin uygulamasıyla kazanılabilir.

 

İyi veya kötü yorumlanan ve bilinmeyen bir sebebin sonucu, uygun yer ve zamanda ortaya çıktığı zaman, eğer olumsuz olarak değerlendiriliyor ise, insan yanlış yerde ve yanlış zamanda bulunduğunu düşünecektir. Fakat olumlu olarak değerlendiriliyor ise bu defa da şanslı olduğunu, doğru yerde ve doğru zamanda bulunduğunu kabul edecektir. Her iki halde de, sebebin özelliğine göre, bir veya birden fazla sonucun meydana gelmesi ve bunlarla karşılaşılması uygun ortam ve şartların oluşmasına bağlıdır.

 

Bilindiği gibi, sebep ve sonuç kainatta işleyen bir kanun olduğu için, bu kanunlara bağlı olarak meydana gelen olayların şansla, tesadüfle, rasgele bir karşılaşmayla alakası yoktur. Ayrıca herhangi bir yerde tesadüf gibi meydana gelen karşılaşmaların, sebebi bilinmeden ortaya çıkan olayların ve dünyaya doğmanın zamanı dahi, şans olmayıp dakik olarak ayarlanmaktadır.

 

Elbette insan, dünyaya doğup büyüyünce asıl doğuş maksadını unutacak ve kendisine bir miras bırakılmamış ise şanssız olduğunu düşünüp şu kadar servete sahip olmalıydım, veya şu memlekette doğmalıydım gibi dünyasal arzularıyla ilgili hayaller kuracaktır. Böyle hayaller kurmanın kötü bir tarafı yok fakat varlık kendi planında hata yapmaz. Mademki hata yapmaz, bu durumda insanın dünya hayatında ve planında görünmeyen kusursuzluğu görmeye çalışması gerekir. Bu kusursuzluğu görme isteği de insanın arzusuna bırakılmıştır.

 

Herhangi bir insan, hatırladığı kadarıyla, kendi hayatı üzerinde eğer çok derin bir inceleme yapabilirse, hayatından memnun olmasa bile, dünya üzerinde bulunduğu yer ve zaman dahil her şeyiyle doğru yerde ve doğru zamanda bulunduğunu sezebilir. Aynı zamanda bir insan, hassasiyetine ve tekamül seviyesine bağlı olarak, bizzat yaşaması veya karşı karşıya kalması yakın olayları da sezebilir.

 

Bir insanın karşılaşmış olduğu tüm olaylar, yüzde yüze yakın bir ihtimalle varlığın ihtiyacıyla ilgili olaylardır. Uzak veya yakın, olayların tamamı varlık için öz bilgi kaynaklarıdır. Kısaca, varlığın dünya imkanlarından mahrum olması veya olmaması yada olaylarla karşılaşıp karşılaşmaması kendi gelişimiyle ilgili bir durumdur ve bir plan gereğidir.

 

Şimdi yanlış yer ve zamanda bulunduğumuzu düşündürten durumların sebeplerini ve olan bitenin aslında ne olduğunu basitçe ifade etmeye çalışalım. Önce insanın, dünyada ne diye yaşadığının bilgisine sahip olması gerekir. Bu konuyu özetleyerek kısaca tekrar edelim.

 

Kainat ruhların tekamül etmesi için vardır ve ruhların bu tekamülünü sağlayacak olan şey de öz bilgidir. Ruh bir varlığa hakim olur ve onun sayesinde öz bilgi elde eder. Fakat öz bilgiler ruhta değil varlıkta toplanarak  birikir. Ve bu birikim, varlık kainat idaresinde yer alana kadar büyür. Varlığın bir kainat maddesi olduğunu ve kendi kafasına göre bir iş yapamayacağını ve  her ne iş yaparsa yapsın, o işin yapılması için arkasında bir ruhun bulunduğunu biliyorsunuz. Yani her bir varlık, kainatta kendisine hakim olan bir ruhu temsil etmektedir. Ruhun hakim olduğu varlık, bu öz bilgileri belirli bir seviyeye kadar, bedenler kullanarak damla damla biriktirir. Her beden kullanımının sonunda da, beden sayesinde elde ettiği bilgilerin özünü alır; bu öz bilgidir. Ruh da bu öz bilgileri alarak kainatla ilgili tekamülünü tamamlamış olur. Ruhun, bu öz bilgilerle nasıl tekamül ettiği veya hangi kabiliyetini geliştirdiği veya ruhta bu öz bilgilerin nesinin kaldığı hakkındaki bilgiler, insan idraki dışında kalır.

 

Şimdi varlığın, kendisine hakim olan ruh için öz bilgi elde etmesi gerekir. Bunun için de öz bilgi materyalleri ve bu materyalleri toplamak için de bir araç gerekir. Araç dünyadaki insan bedeni, öz bilgi materyalleri ise dünyadaki her türlü olaylardır. Olayların aslı, sebep sonuç kanununa göre meydana gelen çok ince maddelerin hareketleri veya akışlarıdır. Ve bir hareket, kendi başına ortaya çıkmayıp doğrudan doğruya veya dolaylı olarak diğer hareketlerin sonucudur. Yani varlık, kullandığı insan bedeniyle bu öz bilgileri ancak olaylardan elde edebilecektir. Bunun için insan, bir olayın içinde ya bizzat yaşayacak veya bir olay onun yanı başında meydana gelecektir.

 

Bu kadar önemli bir maksat için meydana getirilecek bir olay, tesadüfe bırakılamaz. İhtiyaç duyulan öz bilgiyi elde etmek için, her hangi bir olay o insanın yardımcı varlığı tarafından düzenlenir veya yardımcı varlık, o insanın ihtiyacı olan bir olay çıkarmasına sebep olur. Eğer bir insan, bir olayın sebebini kavrayamayıp da bu bilgileri aldıktan sonra, sorunun sebebini yardımcı varlığa yüklemeye kalkışırsa çözüm çıkmaza girer ve bir sonuç elde edilemez.

 

Yanlış zamanda ve yanlış yerde karşımıza çıktığını zannettiğimiz bir olayla karşılaştığımızda, sebep sonuç kanununu aklımıza getirdiğimiz zaman, o olayın bir sonuç olduğunu hemen anlarız, ve bunun sebebinin ne olabileceğini düşünürüz. Bu düşünce faaliyeti elbette insanın daha önce biriken bilgilerinin kalitesine ve bunların geliştirdiği idrak genişliğine göre yapılacaktır. Bir insan, kıyas bilgileriyle bir olayın sonucunu sebebine bağlayabildiği oranda, öz bilgi için yapı malzemeleri olan bilgiler artacak ve o insanın idraki biraz daha genişleyecektir. Dolayısıyla bir insan, yanlış yerde ve yanlış zamanda karşısına çıktığını zannettiği, kendisine olumsuz görünen bir olayı başarılı bir şekilde değerlendirmiş, ve onun öz bilgisinin ön bilgisini alarak ilk hazırlığını yapmış olacaktır.  

 

İhtiyaç duyulmayan bir bilgi için, o bilgiyi meydana getirecek olan bir olay, bir insanın karşısına çıkmaz, hatta yanı başında meydana gelse dahi görmez. Fakat yaşanması gereken bir olay varsa, meydana gelecek olay, yerine zamanına veya içerisine insan otomatik olarak çekilir. Fikir gelir çekilir, ilham gelir çekilir, sıkıntı gelir çekilir, insanı olay yerine çekmek için sayısız sebepler  yaratmak yardımcı varlık için çok kolay olduğu gibi, meydana gelecek olayı o insana önceden sezdirmek veya sezdirmemek de kolaydır.

 

Eğer bir insan, idrakiyle kıyas bilgilerini kullanarak bir olayın gerçek sebep ve sonuçlarını birbirine bağlayamıyor ise, olaylar başından eksik olmayacak veya benzer olaylara şahit olmaya devam edecektir. Ayrıca olaylara şahit olmakta ikinci dereceden bilgi almak demektir. İhtiyaç duyulan bilgi alınana kadar o olaylar tekrar edip durur veya öyle görünür. Gerçekte hiçbir olay tıpatıp tekrar etmez, her defasında kullanılan madde ayrıdır fakat, yemek gibi su içmek gibi hareketlerin birbirine benzerliği yüzünden tekrar eden bir olaymış gibi görünür.

 

Kısaca, yanlış veya doğru yerde ve zamanda ortaya çıkıp yaşanan olaylar bir hak etmedir. İnsan ise idrakini kullanarak kıyas bilgileriyle bu olaylardan bir sonuç elde eder ve yeni bilgiler kazanır. Bu yeni bilgiler onun idrakini de genişletir. Bu sonuç ister başarılı olsun isterse başarısız olsun, kıyas bilgilerinin toplandığı şuur dışına kaydedilir ve beden yaşadığı sürece de orada kalır. Genişleyen idrak ise, insanı insan üstü bir safhanın değerlerine doğru yaklaştırır.

 

Sonuç olarak, her insan doğru yerde ve doğru zaman içerisinde bulunmaktadır. Ve bu bir kaderdir.

Free Hit Counter (01.01.2016)

Copyright © 2016. The Last Knowledge.
Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.