Özel Notlar

LK banner 2016

01:52:00
 2/05/2024

Bilimin sınırları hakkında bir şey söylemeden önce, onun gerçekte ne olduğunu, nasıl ortaya çıktığını, neye hizmet ettiğini, veya var olma sebeplerini kavradıktan sonra onun sınırları hakkında bir şey söylemek yerinde olacaktır. Sürekli gelişen bir bilginin içerisinde gömülüyken o bilginin sınırları tayin edilemez. Şimdi, bilimin ne olduğunu kavramanıza yardımcı olacak bazı önemli bilgileri basitçe ifade etmeye çalışalım. Önce, bilimin gelişmesine yol açan arka plandaki görünmeyen sebeplerden başlayalım.

 

Her insanın bir varlığı vardır. Dünyada bedenli olarak yaşayan bir insanın tek bir hayatı, onu insan olarak yaşatan varlığın toplam hayatlarının binde biri veya üçü gibi bir kısmına tekabül eder. Bu kısım, bir insanın doğumundan ölümüne kadar dünyada yaşadığı tek bir hayatıdır.

 

Varlıkların, insan bedenlerini kontrol ederken beyinlerinin manyetik alanlarını kullanarak kontrol ettiklerini biliyorsunuz. Bu, varlığın bugün kurmuş olduğu insan beyninin gelişmiş idrak kabiliyetini, ilk kurduğu insan beyninin idrak kabiliyetini veya kavrama yetisini, kendi kabiliyeti oranında altı yedi yüz kez dünyaya doğarak artırmış olması demektir. Bunu biraz açalım.

 

Bir dünya devresi yetmiş bin yıl kadardır, ve her devre sonunda numuneler korunarak hayat yeniden başlatılır. Bir varlık, insan bedeni kullanmak amacıyla altmış yetmiş bin yıl kadar önce, beyin kurmak için ilk defa beyin hücreleri varlıklarını toplar. Beyin hücresi varlıkları da, bir çok tecrübeleri kazandıktan sonra insan beyni kurmak üzere ilk defa aynı devre içerisinde dünyaya gelirler. Varlık, ilk defa hakimiyeti altına aldığı beyin hücreleri varlıklarını kullanarak, ilk insan beyni kurmaları için teşvik eder. Onlar da insan beynini kurarlar ve bedenin geri kalan organlarını tamamlayarak hakimiyetleri altında tutarlar.

 

Bu başlangıçtan itibaren varlık, bir insan bedeni kullanmaya gerek duyulmayacak bir seviyeye gelene kadar hep aynı beyin hücresi varlıklarını kullanır. Varlık, beyin hücresi varlıklarının sürekli gelişen kabiliyetleriyle birlikte kendi kabiliyetini de geliştirmektedir. Beden vasıtasıyla dünya bilgilerinden yeterli oranda öz bilgilerini artırdıktan sonra varlığın insan bedeni kullanmasına gerek kalmaz. İnsan bedenine gerek kalmayınca bedeni kuran beyin hücreleri varlıklarının hakimiyet altında tutulmasına da gerek kalmaz, ve varlıklar dağılır. Bu olaylar bilimin inceleme alanı dışında meydana gelen olaylardır. Bu süre içerisinde o dağılan beyin hücreleri varlıklarının her biri, bir beyni olduğu gibi idare edebilecek tecrübeyi kazanırlar. Ve, bireysel hazırlıklarını tamamlamak üzere farklı boyutlarda yollarına devam ederler. İşte bu günün insan varlığı, çok çok devreler önce dağılmış olan o tecrübeli beyin hücresi varlıklarından bir tanesidir.

 

Bu demektir ki şu andaki beyin hücreleri varlıklarının her biri, uzak bir gelecekte insan varlığı olmak için ihtiyaçları olan tecrübeleri yapmaktadırlar. Beyin hücrelerinin sayısını düşündüğünüz zaman, onların her birinin bir varlığı olduğuna da düşünürsünüz. Bu kadar çok hücre varlığının tümünün birden kontrol edilmesi sadece insan beynini yönetmek için kullanılan bir yöntem değildir. Bu idare şekli, çevrenizdeki diğer farklı bedenlilerin idare şeklinde de aynıdır. Bu bilgi, varlıkların yığın yığın, dalga dalga, hep birlikte bedenlenerek gelişmekte olduklarının sezgisini ortaya çıkartır, ve gördüğünüz her şeyin sırlarını da aralar.

 

Varlığın yeterli oranda öz bilgilerini artırması demek, hidrojen kökenli madde aleminin, prensipler ve kanunlara bağlı olarak tatbikatlarının yapılması ve bunların öz bilgiye çevrilmiş olması demektir. Varlık, bu öz bilgi yekunuyla maddenin değişik varyasyonları içerisinde, insan bedeni gibi bir beden olmaksızın hayatına devam eder. Bu devam eden hayat konusunda bilgiye sahip olanlar, o varlıkların daha farklı kurallara bağlı ve idareci planlarda yer almış olduklarını bilirler. Varlıkla beyin arasındaki gelişmenin bu paralelliğini açıkladıktan sonra, herkesin anlayabileceği bir şekilde konuşmaya devam edelim.

 

Prensip ve yasalara bağlı olarak hareket eden ince veya kaba dünya maddelerinin hareketleri öz bilgi kaynaklarıdır, ve bunlar olaylardır. Bu olayların asılları henüz insan idrakinde yerleşmemiştir, bu yeni bilginin hazmedilebilmesi için üzerinde derin derin düşünülmesi gerekir. Varlığa göre bu hareketler, yani olaylar, yüksek bir prensibin maddi uygulamalarıdır veya ona benzer başka bir şeydir. Hatta şu anda yaşanan hayat dahi varlık için tamamen başka bir anlam ifade eder. Ruh için ise çok çok daha başka bir şey ifade eder.

 

Bilimin, idrakle birbirini karşılıklı olarak destekleyip yükselten bağları vardır. Yani idrakin, olay denen hareketlerin sebep sonuç bağlantılarına uyumu oranında bilgiler kurulur ve bu bilgiler idrakle birlikte gelişir, bunu  açalım.

 

Normal dünya hayatında bedenli bir varlık, bedenini kullanarak dışarıda meydana gelen hareketlerin, yani olayların bilgisini beynin idraki kanalıyla alır. Bu arada, bedene dolaylı yollardan hakim olduğu için bedenini kullanarak beden dışında mevcut olan hareketlere de etki eder. Bu etkiyi yaptığı zaman kendi dışında yeni bir hareketi başlatmış olur. Bu yeni hareketin bilgisini idrakiyle alır. Bu bilgiyle idraki biraz daha gelişir. Bu az gelişen idrakle beden dışındaki hareketlere tekrar etki eder, ve daha yeni bir hareketi başlatır. Bu bilgilerin alınması daima başka hareketlerin başlatılması için gelişmekte olan idrake motive edici etkiler yapar. Bu etkiler de daima yeni hareketlerin başlatılmasına sebep olur. Varlık, bu hareketlerin, yani olayların bilgisini ala ala öz bilgilerini artırır ve kendisi de gelişir.

 

İşte bu yeni yeni hareketlerin, olayların, tecrübelerin ortaya çıkışı idraki genişletir. İnsan beynine ait genişlemiş idrakin kabiliyeti, bu yeni hareketlerin meydana geliş şekillerinden, akış şekillerinden veya ortaya çıkış şekillerinden, daha yeni ve farklı hareket şekilleri meydana getirir, yani hareket şekilleri kurar. Bu hareketler, yani olaylar, ortaya çıkan yeni dünya bilgileri demektir. İdrak genişledikçe bu dünya bilgileri de aynı oranda artar. İşte devamlı artan bu dünya bilgileri bilimin dallarını veya kollarını meydana getirir.

 

Bedenli varlık, bilimin bu dallarındaki veya kollarındaki bilgiler içerisinde yaşayarak öz bilgilerini artırır, ve bağlı olduğu ruhun ihtiyaçlarını da dolaylı yoldan karşılamış olur. Sonuç olarak, dünyanın bu yeni bilgileri, genişleyen idrakin, ince veya kaba dünyaya ait madde hareketlerinin sebep sonuç bağlantılarından ortaya çıkardığı yeni hareketlerin sonuçlarıdır.

 

Bu durumda bilim, varlığa öz bilgi materyali sağlarken varlığın sürekli gelişen idraki de bilimin sınırlarını sürekli olarak genişletmektedir.

 

Burada bilinmesi gereken en önemli şey, bu varlıkların ne tür materyallerle gelişmesi gerektiğini kontrol eden, yani bilimi kontrol eden ve varlıkların ihtiyaç duydukları materyalleri zamanında ve yerinde karşılayan çok yüksek vazifeli varlıkların bulunuyor olmasıdır.

 

Varlıklar ihtiyaç duyduğu anda farklı bir hareket, farklı bir bilgi, tam zamanında ve yerinde verilir. Bu bir olay veya teknik bir bilgi ise, arayış içinde görünen insanlardan birisi bu teknik bilgiyi icat etmiş olarak ortaya çıkar. Ona da mucit denir.

 

Dünya insanı için tehlikeli olabilecek bilgilerin de bulunduğunu ve bunların daima kontrol edilmesi gerektiğini unutmamak gerekir.

 

Şimdi, varlığa ve dolaylı yollardan ruha hizmet eden bilimin, yaklaşan büyük değişime karşı neler yapabileceği üzerinde durarak  devam edelim. 

Free Hit Counter (01.01.2016)

Copyright © 2016. The Last Knowledge.
Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.