Dünyaya bir hediye olarak verilen son bilgilerde, bu gün dünya hayatında yaşadığımız her türlü ruh halleri için ‘dünyanın en seyyal maddi imkanlarının tezahürlerinden başka bir şey değildir’ ifadesi kullanılmıştır. Yani bu dünyanın ince ve akışkan maddeleriyle yaşanan ruh hallerinin aslı yukarıya dayanmakta veya arka planda kalmaktadır.

         Yaşanan bu hal ve durumlarla birlikte, birbirinden farklı ruh halleri içerisinde bulunan bütün insanlar, yine birbirinden farklı bir bilgi, bir idrak ve bir vicdan denge seviyesi içerisinde bulunmaktadırlar.

         İki dünya arasında bir taraf tutmak ise yani hiçbir korku ve endişe taşımadan bir taraftan yana olmak veya bir tarafa doğru çekilmek ise, hem bu dünya hayatıyla ilgili hem de bu dünyadan sonra daha yüksek alemlerde sürüp gidecek olan hayatlar ile ilgili bilgi ve sezgilerin gerçekten kazanılıp benimsenmesiyle ortaya çıkmaktadır.

         Çünkü, bu dünyada neden yaşadığının bilgi ve sezgilerine sahip bir insanın dünya olayları karşısındaki tutumuyla, tüm bu unsurlardan yoksun veya eksik yaşayan bir insanın aynı olaylar karşısındaki tutumu birbirinden farklı olmakta ve hatta zıtlık oluşturmaktadır.

         İnsanların, bu dünyada yaşamalarının çok derin ve çok büyük bir sebebi bulunmaktadır, ve bu sebep de bütün insanlığa açık olarak bildirilmiştir. Hiç kimsenin bu dünyada sonsuza dek yaşayamayacağı ortadadır. Yüksek alemler için bir hazırlık niteliği taşıyan dünya hayatında insanların hazırlıklarını başarıyla tamamlayıp bu dünyadan ayrılabilmeleri için, kendi idrak ve irade hürriyetleriyle yüksek alemlerin realitelerine yaklaşan bir vicdan denge seviyesine ve bir idrak genişliğine ulaşmaları gerekmektedir. Vicdan denge seviyelerinin nasıl yükseldiği ve idraklerin nasıl genişlediği de ayrıntılarıyla izah edilmiştir.

         Bu dünya hayatında gördüğümüz, karşılaştığımız, yaşadığımız, her şeyin var oluşuyla ilgili bilgilerin sezgilerini gerçekten kazanmış ve idraki bu bilgi ve sezgilerle genişlemiş olan olgun bir insan, vicdani bir kararla karşı karşıya kaldığı zaman, ki bu durumlar da vazifeli yardımcı varlıklar tarafından özellikle ve planlı bir şekilde maksatlı olarak onun karşısına çıkartılmaktadır, o insanın bilgisi ve sezgisi bu vicdani kararının rehberi olmakta ve bu rehberin kuvveti derecesinde irade hürriyetini kullanarak vicdanın olumlu tarafına yönelebilmekte ve doğru olan bir karar verebilmektedir.

         Fakat, vicdanın olumlu tarafına yönelerek kararlar vermek bazen çok büyük fedakarlıklarda bulunmayı da gerektirmektedir. Bu büyük fedakarlıklar dünya hayatının neye hizmet ettiği ile ilgili bilgi ve sezgilerden mahrum bir insan için şaşırtıcı olmakta ve hatta büyük bir kayıp olarak değerlendirilmektedir.

         Dolayısı ile, iki dünya arasında bir taraf tutmak, yani yüksek alemlerde devam edecek olan huzur dolu gelecek hayatları düşünerek bu dünya hayatında her ne pahasına olursa olsun vicdan mekanizmasının üst taraflarına zorla değil bilgiyle ve irade hürriyetiyle yönelmek, bu dünyanın insanlarına bir hediye olarak verilen bilgi ve sezgilerin gerçekten kazanılıp benimsenmesiyle ortaya çıkmakta ve hatta dünya hayatına pozitif bir yön vermektedir.

         İnsanların, yani bedenli varlıkların yüksek alemlere yönelik hazırlıkları iyi veya kötü bir takım dünya olayları içinde yaşanarak gerçekleşmektedir. Bu olaylar içinde yaşarken vicdan sesine kulak vermenin ve kaybetmek gibi görünen bir takım fedakarlıklarda bulunmanın bir zayıflığın değil tam tersine bir olgunluğun işareti olduğunu da unutmamak gerekir.