Notlar

LK banner 2016

00:06:43
 5/05/2024

          Bu gün, bütün insanlarda çeşitli derecelerde gelişmiş olan sorumluluk duygularının dünyada ilk defa nasıl ortaya çıktığını kısaca ve basitçe izah etmeye çalışalım. Fakat, bu sorumluluk duygularıyla birlikte gelişmiş olan vicdanlar, idrakler, sevgiler, merhamet duyguları gibi, diğer bütün bu unsurlar gerçekte ilk defa ortaya çıkmayıp, dünyanın sürekli açılan ve kapanan büyük devreleriyle birlikte tekrar yeşermektedirler.  

          Yani, dünyanın bütün mevcut kıtaları da dahil, insanların fiziki bedenleri, medeniyetleri, maddi manevi bütün kabiliyetleri, alışkanlıkları, kısaca her şeyi, sınırları belirlenmiş bir zaman içinde sona erdirilmekte ve yerini bu unsurlara ihtiyaç duyan yeni varlıklara terk etmektedirler.

          Dünyaya gelen yeni varlıklar da, hiçbir medeniyetin bulunmadığı yeni kıtalara sahip yeni bir dünyayla, insan neslinin devamı için az sayıda bırakılmış ve bu günkü dünyaya ait bilgisi, görgüsü, tecrübesi, her şeyini kaybetmiş insan bedenleri sayesinde bu unsurları tekrar yaşamaya ve gelişmeye başlamaktadırlar. Onun için, sorumluluk duygularının ortaya çıkışı dünyada bir ilk olmayıp yaklaşık her yetmiş bin yılda bir tekrar meydana gelmektedir.  

          İnsanların sorumluluk duyguları her yeni kurulan dünya zamanının başlarında meydana gelmektedir. Fakat önce, her devre sonunda olduğu gibi, sağ kalan insanların yeni dünyadaki ilk durumları hakkında verilmiş olan bilgileri kısaca hatırlatalım.

          Akıl, zeka, bilgi, görgü, isim, meslek, hayat tecrübeleri, konuşma dili, selam veren yada yol gösteren el işaretleri veya kaş göz hareketleri, her şeyini unutmuş ve kaybetmiş olan bu insanlar, yüksek dağların tepelerine sığınarak sadece iç güdüleriyle ve bir korku içinde yaşamaya başlamaktadırlar.

          Yeni dünyaya sağ geçen bu insanların böyle bir durum içinde bulunmaları, dünyaya yeni gelecek olan varlıklar için hazırlanmış bir imkanlar ortamı olmaktadır. Bu sağ kalanların canlarını tesadüfen kurtarmadıklarını, ilahi bir amaç için her dünya devresinin sonunda büyük bir plan ve program sonucu özellikle sağ bırakıldıklarını da hatırlatırız. Bu büyük plana insanlarla birlikte canlarını kurtaran hayvanlar da dahildir.  

          Çok zor şartlar altında iç güdüleriyle yaşamaya başlayan bu insanlar, çevre şartlarına mecburen uyum sağlamak zorunda kalmakta ve kısa sürede vahşileşmektedirler. Bu vahşi insanlar sayesinde insanlık alemine ilk defa katılarak doğan varlıklar da, daha geri safhalardan geldikleri için doğal olarak  onlar da vahşi doğmaktadırlar. Dolayısıyla dünyaya yeni gelen bu varlıklar insanlık alemine rahatça katılmanın imkan ve ortamlarına kavuşmuş ve aradıkları desteği de bulmuş olmaktadırlar.

          Bu ilkel insanlar yüzyıllar içinde vahşi hayata uyum sağlamakta, beden şekilleri değişmekte, sağ kalanlar sayesinde dünyaya gelen yeniler daha yenilerini getirmekte, ve nüfusları artmış olarak dünyadaki hayat zor şartlar altında yeniden başlayıp devam etmektedir.

          Dünyaya gelen bu yeni varlıklar, daha geri safhalardan geldikleri için eski alışkanlıklarını da birlikte getirmektedirler. Çünkü bu alışkanlıklar o varlıkların o zamana kadar kazanmış oldukları tecrübeleri olmaktadır. Bu gün, dünyada bir insan doğduğu zaman bir önceki hayatının kazancıyla doğmaktadır. Halbuki bu varlıklar insanlık safhasına ilk defa adımlarını atmaktadırlar.

          Onun için, onların kazancı daha geri safhaların en yüksek değerlerine sahip olacak ve doğal olarak o değerlerle dünyaya gelecektir. Bu varlıklar nasıl geri safhalarda tecrübeler kazanıp da insanlık safhasına kadar yükselip insan bedenleriyle dünyaya doğmayı hak etmektedirler?

          Bu günkü dünya insanlarında bulunan idrak, irade, vicdan, gibi unsurlar çok ilkel ve basit halleriyle küçük büyük tüm hayvanlarda hatta çiçeklerde ve ağaçlarda da bulunmaktadır. Bu konuyu biraz açalım.

          İdrak, varlığın meydana getirilmesiyle birlikte ortaya çıkan ruha ait bir kabiliyettir. Varlığı varlık yapan bu idraktir. Dolayısıyla varlıktaki ruha ait olan bu kabiliyet, yani idrak, varlıkla eş tutulmaktadır. Onun için varlığın gelişmesi demek bu idrakin gelişmesi demek olmaktadır.

          İdrak, vicdan mekanizmasıyla gelişmektedir. Vicdan mekanizması ise düalite prensibine göre çalışmaktadır. Yani vicdanın da artı eksi kutupları bulunmaktadır. Olaylar da bu artı eksi kutuplarda yer alıp aldığı değere göre değer farklanması mekanizmasıyla idraki, yani varlığı geliştirmekte veya gelişmesine engel olmaktadır.

          Bu durumda, varlığın gelişmesi ancak düalitelere sahip vicdan mekanizmasının artı yönlerine değerler eklenmesiyle mümkün olmaktadır. Fakat bu düalitelere sahip vicdan mekanizması insandaki vicdan gibi olmamakla birlikte, bitki ve hayvanlarda da bulunmaktadır. Bu mekanizma, insanlık safhasına kadar olan bütün safhalarda otomatik olarak çalışmaktadır.

          Dünyanın yeni devresinde ilk defa insanlık alemine katılan varlıkların vicdan mekanizmaları da otomatik olarak çalışmaktadır. O zamanın insanları da önceleri bir otomatizma içinde bulunmaktadır. Şimdiki insanlar gibi idrak ve iradeleriyle doğruyu yanlıştan ayırıp vicdanlarına istedikleri gibi değerler ekleyecek kadar gelişmiş değildiler.

          Fakat, hayvanlık alemini tamamlayan varlıklar hemen insanlık alemine geçememektedirler. Bu varlıklar hayvanlık alemini tamamladıktan sonra, bir de onları üst safhaya hazırlayan ve o safhaya özel ara alemlerde uzun hazırlıklar yapmaktadırlar. Bu hazırlıkları da tamamladıktan sonra ancak biraz daha özgürce hareket etme hakkını kazanmış olarak bir insan halinde dünyaya  gelebilmektedirler.

          Dolayısıyla insan olarak yeni gelmiş bu varlıkların otomatizmasıyla hayvanlardaki otomatizma birbirinden ayrılmış, ve daha gelişmiş olan insan otomatizmasında hürriyet hali ortaya çıkmıştır. Bu hürriyet halinin ortaya çıkması ise hayat ilerledikçe hayvanlarda bulunmayan sorumluluk duygularının çok az da olsa insanlarda ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

          Bu ilkel insanların vicdanları da idraklerine göre ayarlanmış seviyelerde bulunmaktadır. Yani idrakler dar olduğu için doğal olarak ona uygun vicdan dengelerini meydana getiren unsurlar da o kadar geri ve basit durumlarda bulunmaktadır.

          Fakat, o zamanın vicdan unsurlarının şuurlarda meydana getirdiği basit insan realiteleri, öz varlığın o zamanlar için ihtiyaç duyduğu basit fakat kıymetli insan realiteleri olmaktadır. Tüm bu durumların vazifeli yardımcı varlıkların yardımlarıyla gerçekleştirildiğini de unutmamak gerekir. Bu vazifeli yardımcı varlık hakkında da kısaca bilgi verelim.

          Bu vazifeli yardımcı varlık da, yine dünyada bütün hazırlık safhalarını geçip insanlık safhasına ulaşmış, on binlerce yıl insan olarak dünyada yaşamış, o zamanın devre sonlarında dünya okulunu tamamlamış, sevgi alemi denilen ara bir aleme geçerek orada da uzun zamanlar yaşamış, vazife planları için gerekli şartları orada da yerine getirmiş, sevgi aleminde kendi idrak seviyesine uygun bir kaç varlıkla birleşip vazife safhasına geçmiş, ruhların varlıklarla ve bu varlıkların bedenleriyle gösterdikleri gayretlerin arkasındaki büyük kudreti ve ilahi desteği açık olarak idrak etmiş, ve bu ilahi düzenin sorumluluğunu benimseyip kendi istek ve arzusuyla vazife talebinde bulunmuş, daha yüksek vazifeli varlıklar da bunların yerine getirebileceği ilk vazifelerini vermiş, ve bu varlıklar da huzur ve mutluluk içinde kendilerine verilen ilk vazifelerini kabul ederek vazife planlarına katılmış vazifeli varlık olurlar.

          İşte dünyaya ilk defa insan olarak gelen bir varlığın yardımcı varlığı, birkaç varlıkla birleşik, yani vahdet hali içine girmiş birkaç varlıktan oluşan vazifeli bir yardımcı varlıktır. Sonsuz sayıda vazife planlarının ve onlara bağlı sayısız varlıkların desteğini de arkasına alan bu yardımcı varlık, artık sorumlu olduğu insan varlığı insanlık alemini tamamlayana kadar bir an için bile olsa onun yanından ayrılmayan en yakın yardımcısı olacaktır.    

Free Hit Counter (01.01.2016)

Copyright © 2016. The Last Knowledge.
Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.