Notlar

LK banner 2016

10:49:34
 3/05/2024

          Dünyaya verilen son bilgilerin birinci bölümü eğer bir senteze tabi tutulacak olursa, irade hürriyetinin nasıl ve ne zaman doğduğu kendiliğinden bulunacaktır. İrade hürriyetinin nasıl ne zaman doğduğunu verilen son bilgilere göre basitçe izah etmeye çalışalım. Fakat önce, iradenin veya hürriyetin bulunmadığı pasif tekamül safhalarındaki durumlara dönelim.

          Kainatlar üzerinde bulunan ruhların tekamül ihtiyaçları, kainat maddelerinin temelini oluşturan amorf maddeler ortamına tesirler halinde yansıtılmıştır. Ruhlar, uzun bir süre sonra bu yansıtılan tesirleriyle küçük bir amorf madde parçasını yakalamıştır. Ayna zamanda, yakalanan bu madde parçasının ortasına üniteden de bir tesir inmektedir. Bu madde parçası, hem ruhtan hem de üniteden gönderilen iki ayrı tesir altında kalmış ve basit bir hidrojen atomu haline gelmiştir.

          Burası düalitenin doğduğu yerdir, ve bir birim düalitenin, yani iki zıddın bir araya getirildiği ve bulunduğu ilk yerdir. Fakat bu iki tesir, birbirine zıt olmakla birlikte esas kaynağında birleşmektedir.

          Üniteden gönderilen tesir, yakalanan bu madde parçasının ortasına inince etrafında dağılmakta ve bir manyetik alan haline gelmektedir. Bu manyetik alan da, etrafındaki parçaları üzerine çekerek atomu zenginleştirmeye başlamaktadır. Bu manyetik alanın etrafındaki parçaları üzerine çekmesiyle başlayan hareketler de, kainatta ilk defa meydana gelen hareketler olmaktadır.

          Fakat, bu atoma bir ruh tesirleriyle bağlı bulunmaktadır. Atomu zenginleştirmeye devam eden bu hareketler, ruhun bağlı olduğu tesir kanalından ruha geri yansımaktadır. Ruh, burada atomda meydana gelen hareketlere müdahale etmemektedir, sadece pasif olarak öylece bağlı bulunmaktadır. Bu pasif tekamül safhasında idrak, irade, hürriyet, hiçbir şey bulunmamaktadır.

          Üniteden gönderilen tesirlerle atomda meydana getirilen hareketler düzenli ve maksatlıdır. Bu hareketler ruhta bir içgüdüyü harekete geçirmekte ve ileri bir tekamül hazırlığına pasif olarak hazırlamaktadır. Bu basit atom, zenginleştirilmeye devam eder, etrafına partiküller saçar, bu partiküller yarı süptil ortamı meydana getirir. Atoma inen tesirler yarı süptil ortamın partiküllerine de iner, ve onları da geliştirir. Daha da ince ve hareketli partiküller meydana gelir. Fakat, bunlar artık madde özelliği taşımazlar ve bu partiküller de süptil ortamı meydana getirir.

          Atom, bu süptil ortamın partiküllerini yayacak duruma gelene kadar ruh bu atoma bağlı kalır. Bundan sonra, üniteden atoma inen tesirler süptil ortamın partiküllerine de iner. Oradaki bir kısım partikülleri kendi üzerine çeker ve bir topluluk meydana getirir. Bu topluluk meydana getirilince, üniteden gönderilen tesirlerle ruhun atomla olan bağı kopartılır, ve bu topluluğa bağlanır. Bu topluluk artık ruhun kainatta hakim olduğu bir varlık haline getirilmiş olur. Ruhun pasif tekamül safhası da bu noktada biter.

          Üniteden artık bu varlığa direkt bir tesir gelmez, onun yerine vazifeli varlıklardan tesirler gelmeye başlar. Bu topluluk, yani varlık, kendisine hakim olan ruhun davranışlarını tam olarak yansıtmaya başlar. Dolayısı ile hiçbir hareketi kendisinden kaynaklanamaz. İdrak, irade, hürriyet kavramları ise en basit ve ilkel halleriyle ilk defa bu varlıkta görünmeye başlar.

          Sonsuzluk kadar bir zaman içinde sonsuz sayı ve çeşitlerde bedenler kurar. Bu varlığın nasıl çeşitli bedenler kurduğu anlatılmıştır. İdrak ve irade hürriyeti yavaş yavaş gelişir ve bu günkü halini alır. Kısaca irade hürriyeti, varlığın meydana getirilmesiyle birlikte kainatta doğmuş olmaktadır.

Free Hit Counter (01.01.2016)

Copyright © 2016. The Last Knowledge.
Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.