Notlar

LK banner 2016

05:31:27
 28/04/2024

Bu konuya pratik açıdan bir bakalım. Dünya hayatının amacı, yüksek planlar tarafından verilen son bilgilerden sonra net olarak açıklığa kavuşmuştur. Bu son bilgileri doğru dürüst incelemiş olanlar, bu bilgilerin ne kadar çok yüksek değerlere sahip olduklarını fark etmişler ve bu gerçeğin sezgilerini kazanmaya başlamışlardır. Dünya hayatının öncesini, sonrasını ve amacını açıkça ifade etmiş olan bu bilgiler, her varlığın er veya geç mutlaka fark edip sezgisine varacağı bilgiler olacaktır. 


Dünyada ihtiyaç duyulan her bilgi, yerinde ve zamanında verilmektedir. Bu bilgilere uzak kalmış olmak veya henüz karşılaşmamış olmak, öz varlıkların ihtiyaç duyduğu öz bilgi materyallerinin henüz tamamlanmamış olmasından kaynaklanmaktadır. Öz bilgi materyallerinin dünyadaki birikintisi, çeşitli realiteleri meydana gelmekte ve varlıklar da bu realitelerle gelişebilmektedir.

 

Bir insanın yüksek bir realiteye geçebilmesi için, mevcut realitesini meydana getiren bilgilerde bir doyuma ulaşabilmesi gerekir. Onun için, mevcut realitenin bilgileri hazmedildikten sonra bir eksiklik veya tatminsizlik duygusu hissedilmektedir. Çünkü, artık ihtiyaç duyulmayan bir realiteye bağlı kalmak veya ondan bir fayda beklemeye çalışmak, realitelerle gelişen varlığın sürekli olan gelişimine bir engel teşkil etmeye başlamaktadır. Tatminsizlik duygusunun sebebi de bilgisi alınmış realitenin verimsizliğidir.


Varlığın bu engeli aşabilmesi, bağlı olduğu bedene ait özgür idrak ve iradesiyle, yani insanın kendi idrak ve iradesiyle, eski realitesine bağlılığını gevşetip yüksek realitelere doğru yönelmesiyle mümkün olur. Fakat, bu da realitelerin ne işe yaradığının bilinmesi ve idrak edilmesiyle mümkün olmaktadır. 
İster bitkiler aleminde olsun, ister hayvanlar aleminde olsun, isterse insanlık aleminde olsun, veya yüksek alemlerde olsun, her alanda büyüme ve gelişme olayı asla değişmeyen büyük bir kanun ve kuraldır. Bu kanun ve kuralların ne ifade ettiğini öğrenip sezgilerinin kazanılması, eski realiteleri geride bırakıp yüksek realitelere doğru yürümenin yollarını açacaktır. 


Ruhları temsil eden öz varlıkları ve dolaylı yoldan onları temsil eden dünya insanları, hiçbir zaman yardımsız ve başı boş bırakılmamıştır. İnsanların bir gün daha yüksek realitelere ihtiyaç duyacağını çok önceden bilen çok yüksek planlara mensup vazifeli varlıklar, bu ihtiyacı karşılamak için dünyanın ulaşacağı son realiteye ait bilgileri çok önceden vermişler, ve bu ihtiyaç doğunca da şu anda bahsetmeye çalıştığımız bu bilgilerin çıkmasına izin vermişlerdir. Bunlar insanlığın hak ettiği bilgilerdir. Anlatmaya çalıştığımız bu bilgilerin orijinallerini, ihtiyaç duyan herkes rahatlıkla bulabilir. 


Öz varlıkların dünyadan bilgi toplama konularına geçmeden önce, bu varlıkların ruhla ve bedenle ilişkileri hakkında verilen bazı bilgileri kısaca hatırlatarak devam edelim. 


Kainat veya kainatlar, ruhların hizmetinde bulunmaktadır. Bu kainatın tüm hareketleri, zaman ve mekanları, içinde meydana gelen olayları, ruhların kainatla bağlantısından sonra ortaya çıkmış ve bir akış halinde ruhlara hizmet etmeye devam etmektedir. Kainatın içinde her ne varsa ve her ne oluyorsa, var olan her şeyin arkasında ruhlar bulunmaktadır. Kainatın maddi yapısını oluşturan öz maddenin özellikleri hatırlanacak olursa, tüm kainat unsurlarının arka planlarında ruhların bulunmadığı hiçbir şeyin mevcut olamayacağı kolayca anlaşılacaktır. 


İnsanlar için meçhul durumda olan ruh, şuurludur. Kainatla olan bağlantısını ve tekamül etmesi gereken taraflarını bilmektedir. Bir ruhun tekamülü, bu kainatta tekamül mekanizmalarıyla ve prensiplerle sağlanmaktadır. Bu konunun bilgileri ayrıntılı olarak anlatılmıştır. 


Ruh, yüksek titreşimli bir madde parçasına bağlandığı zaman, o madde parçası o ruhun bu kainatta bir varlığı olmaktadır. Bu varlık, eğer dünyada bir bedene bağlanmış durumda ise, bu prensip ve mekanizmaları, bağlı olduğu bedeniyle birlikte kullanmaktadır. 


Varlık, neticede bir maddedir ve onda görünen her hareketin, ona hakim olan ruha ait olduğunu unutmamak gerekir. Yani varlıkta görünen şuur ve idrakin aslı ruhta bulunmaktadır. Ruh, bu varlığa tesirleriyle sımsıkı bağlanmıştır. Bu varlığın maddesine bağlı bir zaman ve mekan bulunduğu gibi, dünya maddelerinden meydana gelmiş bir insan idrakine bağlı ayrı bir zaman ve mekan da bulunmaktadır. İki farklı zaman ve mekan arasındaki bağlantılar da yine varlığın gönderdiği tesirlerle sağlanmaktadır. 


Kısaca ruh, yüksek vazifeli varlıkların yardımlarıyla bir varlığa tam olarak hakim olur. Bu varlık da dünyadaki bir bedene tam olarak hakim olur. Varlığın şuur ve idrakiyle, hakim olduğu bedenin şuur ve idraki birbirinden farklıdır. Varlık, dünyadaki bedeni, kendisinde bulunan şuur ve idrakiyle kontrol etmektedir, Fakat dünyadan bilgilerin toplanması, bedende bulunan şuur ve idrakle gerçekleşmektedir. Bunun için de insana bir takım özgürlükler tanınmıştır. 


İnsan bedeninde, daha doğrusu beyninde, şuur ve idrakin nasıl meydana geldiği daha evvel anlatılmıştı. Bu şuur ve idrakin meydana getirilmesinden maksat, bu şuur ve idrakle dünyadan bilgilerin toplanması, toplanan bu bilgilerin öz bilgilere çevrilip varlığa mal edilmesi, varlığın da bu öz bilgileri kendi idrakiyle bağlı olan  ruhuna yansıtıp o ruhun tekamülünü sağlamasıdır. Böylece bir insanın dünya hayatı, başından sonuna kadar dolaylı yoldan bir ruha hizmet etmiş olmaktadır. Varlığın dünya hayatından nasıl faydalanıp idrakini geliştirdiği konularına farklı açılardan bir bakalım. 


İnsandaki idraki geliştiren, vicdanıdır. Vicdan gibi çok önemli bir tekamül mekanizmasıyla, bu mekanizmaya yardım eden sevgi gibi yardımcı mekanizmaların nasıl çalıştığını ve bedenle ilişkilerini çok iyi kavramak gerekir. Zira varlık, bir bedene sıkıca bağlanınca bu mekanizmaları bedeniyle birlikte kullanarak çevresinden öz bilgi materyallerini toplamaktadır. 


Dolayısıyla bir insan, bu mekanizmayı, yani vicdanı kendi içinde sanki kendisine yapışmış bir duygu olarak hissetmekte ve kendisini vicdanından ayrı görememektedir. Aynı şekilde, bir titreşim uyumunu veya uyumsuzluğunu ayarlayarak dolaylı yoldan varlığa hizmet eden ve bir yardımcı mekanizma olan sevgiyi veya nefreti de insan içinde bir duygu olarak hissetmekte, ve onu da kendisinden ayrı görememektedir. 


İdraki geliştiren vicdandır. Fakat her insanın vicdan denge seviyesi, idrak genişliğine göre ayarlanmıştır. Her insanın idraki farklı olunca, doğal olarak vicdan denge seviyeleri farklı olup unsurları da zıt durumlar alacaktır. Her şeye prensip ve mekanizmalar hakim olduğu için, vicdanlar arasındaki zıtlıklarda da düalite prensibinin mevcudiyetini görmek mümkün olur. Yani her insanın farklı dengelere sahip birer vicdanları bulunduğu gibi, farklı dengelere sahip toplum vicdanları da bulunmaktadır. Vicdan denge seviyesini idrak belirlediğine göre, buradan farklı toplumsal idrak seviyelerinin de ortaya çıkması gerekir. Fakat idraklerin gelişmişliği her ne kadar farklı olsa da, vicdan gibi büyük ayrılıklarla ortaya çıkmayıp yine de birbirine yakın bulunmaktadır. 


Vicdan mekanizması yükseltici bir özelliğe sahiptir, fakat tersine de çalışmaktadır. Hangi tarafın çalıştırılacağı insanın özgür iradesine bırakılmıştır. İrade istek demektir. Dolayısıyla bir insanın kendi idrakinin gelişmesinden veya geri kalmasından kendi özgür iradesi sorumlu tutulmaktadır. İdraki geliştiren vicdanın geneli üzerinde biraz duralım. 


Vicdan, idraki geliştirmektedir. Fakat, o vicdanın denge seviyesini de idrak belirlemektedir. Bunu biraz açalım, dünyadan toplanan bilgiler insandaki vicdanla kabaca değerlendirilip geçici olarak şuur dışında toplanmaktadır. Bu bilgilere insanın kıyas bilgileri denmiştir. Şuur dışı, varlıkla insanın ortak kullanabileceği bir manyetik alandır. Bu manyetik alan varlığın kontrolü altında bulunmaktadır. Bu kıyas bilgileri orada, şuur dışında bir ömür boyu toplanmaya devam eder. Zamanı gelince varlık bedenini bırakır. Şuur dışındaki dünya bilgilerinin tamamını, serbest çalışan vicdan mekanizmasıyla alıp, yani tekrar yaşayarak, mevcut değerlerini yükseltir. Bu arada vicdan azabı, ıstırabı, yada huzuru gibi durumlar da meydana gelir. Değerleri yükseltilmiş olan bu bilgiler, eski özelliklerini kaybederler ve anlamları değişikliğe uğrar. Yani dünya insanlarının anlayabileceği durumlarından uzaklaşmış bulunurlar. Bu bilgilere öz bilgi denmiştir. 


Varlık, şuur dışındaki dünya bilgilerini serbest çalışan vicdan mekanizmasıyla yükseltirken, bunun kıyasını, daha evvel kendi şuur altında toplanmış olan öz bilgileriyle yapmaktadır. Yani serbest çalışan vicdan terazisinin bir kefesinde kıyas bilgileri, diğer kefesinde ise öz bilgiler bulunmaktadır. Halbuki daha evvel orada, şuur altında birikmiş olan bu öz bilgiler, o varlığın idrak genişliğini belirlemiştir. 


Bir ömür boyu toplanan dünya bilgileri, dünyada kıyas bilgilerine çevrilip daha sonra öz bilgilere dönüşünce, bunlar evvelki öz bilgilerin üzerine eklenmektedir. Dolayısıyla öz varlığın öz bilgi miktarı biraz artınca, öz varlığın idraki de biraz artmış bulunmaktadır. Bu öz bilgileri kendi idrakiyle ruha aktaran bu öz varlığın, kendi idrak faaliyetlerine öz idrak denmiştir. 


Bu varlığın dünya hayatında bir amacı ve hedefi vardır. Bu da, vazife planına geçecek kadar öz bilgi miktarını artırmaktır. Bu yeterli değil ise, öz bilgilerini artırmak için yardımcı varlıkların yardımlarıyla bir dünya hayat planı daha hazırlayıp dünyada bir bedene bağlanır. 


Öz bilgiler çeşitli materyallerden, yani çeşitli realitelerin bilgilerinden toplandığı için, yüzlerce kez plan yaparak, yüzlerce kez dünyanın farklı yer ve zamanlarında, yüzlerce kez farklı bedenlere bağlanmak zorundadır. Her seferinde de dünya idraki ve realiteleriyle biriktirmiş olduğu kıyas bilgilerini çekip alabilmesi için, bedeni bırakmak zorundadır. Yani dünyada her doğan beden ölmek zorundadır ve varlık, bunun semeresini alacağı için de bu olay her varlık için mutlu bir son olmaktadır. Eğer dünya hayatında bir insan hep vicdan sesini dinlemiş ve idrakini geliştirmiş ise, bedeni bırakmak o insan için de mutlu bir son olmaktadır. 


Bu varlığın idrak seviyesini, mevcut öz bilgi miktarı belirlemişti. Bu öz bilgileri, o ana kadar dünyada yaşamış olduğu çeşitli realitelerden elde etmişti. Realiteler en gerisinden en ilerisine doğru bir sıra takip ederler. Vicdan mekanizması, en geri realitelerde çalıştığı gibi en ileri realitelerde de çalışmaktadır. Bu mekanizma, en geri realitelerin altına inmesi durumunda başka bir safhaya dahil olup tekamül mekanizması adını almaktadır. İnsanlıkta ortaya çıkan ve vicdan adını alan bu tekamül mekanizması, kendisine gönderilen tesirlerle çalışmaktadır. Yani sürekli değerler alarak tekrar tekrar kurulan denge seviyelerinin yükselmesiyle, bu mekanizmaya hakim olan varlığın idraki yükselmektedir. 


Bir evvelki hayatın vicdan denge seviyesini belirleyen idrak, geliştikten sonra ikinci hayatında o vicdan denge seviyesinin üzerinden devam etmektedir. Yani bir hayatın realiteleri, ikinci hayatta bir üst realiteden devam etmektedir. Şuurun ihtiyaç duyup karşılaşacağı olayların türü ve durumları da ikinci hayat planında yükseltilmiş olmaktadır. Burada idrak, vicdan mekanizmasının denge seviyesini hem kendisi kurmakta, hem kendisi yükseltmekte, hem de kendi kendini geliştirmiş olmaktadır. Yani kendi kendine müdahale etmiş olmaktadır. Doğuştan gelen vicdan denge seviyelerinin farklılığını ve her geçen gün nasıl yükselmekte olduğunu yeni nesil çocuklarda görmek mümkündür. 


Şimdi, varlığın dünyadan bilgi toplama yöntemlerini, günlük hayatın ayrıntılarında görmeye çalışalım. Yalnız, görünen maddelerin esaslarını, varlık sebeplerini, fikir ve düşünce gibi daha ince hallerini varlığa hizmet eden bir takım hareketler olduğunu unutmamak gerekir. Dünyada her ne yaşanırsa yaşansın, nasıl bir yoldan gidilirse gidilsin, dünya hayatının amacı ve hedefi vazife bilgisi ve sezgisine ulaşmaktır. 


Dünyanın her yerinde, o yerin doğal şartlarına uyum sağlamış insanlar bulunmaktadır. Birbirinden farklı bu insanların öz varlıkları, ruhlarının tekamül ihtiyaçlarının derecelerine göre, her birini ayrı ayrı en uygun zaman ve mekan içerisinde bulundurmaktadır. Birbirinden farklı olan bu insanların yemeleri, içmeleri, giyim kuşamları, davranış şekilleri de birbirinden farklıdır. 


Bu insanlar, her gün bir takım olaylarla karşılaşmaktadır. Hepsi de hayatın çeşitli derecelerde zor veya kolay şartları içinde bulunmaktadır. Hepsinin de umutları vardır, hedefleri vardır, amaçları vardır, sevgileri vardır, varlıkları vardır, en önemlisi de hepsinin birer kutsal ruhları bulunmaktadır. 


Bu insanların birbiriyle olan ilişkilerine, karşılaşmalarına, yüksek bir idrak açısından bakılacak olursa, ruhlara nasıl hizmet ettiklerini sezmek mümkün olur. Biraz yakından bakalım, bir insan diğer bir insanla karşılaştığı zaman, birbirinin dış görünüşüne bakarak, birbirinden farklı ruh halleri içine girdikleri rahatlıkla görülebilmektedir. Veya, beş yaşındaki bir insanla, elli beş yaşındaki bir insana karşı, içine girilen ruh hali farklıdır. Yada, bir düğün merasiminde insanları içinde bulunduran ruh haliyle cenaze merasiminde içinde bulunduran ruh halleri farklıdır. 


Fakat, “O anda neden öyle davrandım” veya “bu sözleri söyledim, fakat bunlar benim normalde yapmadığım şeylerdir” diyerek, insanların veya toplulukların ruh halleriyle nasıl kontrol edildiğini bazı kimseler fark edip sezmektedir. Takınılan ifadelerin mevcut durumu nasıl yansıttığını herkes fark etmektedir, fakat bu ifadeler neden gereklidir? 


Bunlar, yani ruh halleri, olaylardan öz bilgi materyallerinin uygun bir şekilde toplanabilmesi için, doğal ve samimi olarak içinde bulunulması gereken hallerin birer ifadeleridir. Fakat, gözlem yaparken bu ruh hallerinin dışında kalarak bilgiyle gözlem yapmak gerekir. Bir insanın toplumsal tekamülden faydalanabilmesi için, onların arasına karışıp otomatik olarak onların ruh hallerini paylaşması gerekir. Aksi bir ruh haliyle aralarında bulunmak, dikkat çekip uyumsuzluğu ortaya çıkartacaktır, yani insanlar için tuhaf kaçacaktır.


Şimdi, bir öz bilginin elde edilmesi için olayların tıpatıp aynı şekilde meydana gelmesi gerekmez. Galaksinin uzak köşelerindeki varlıklar da aynı öz bilgiyi elde etmektedirler. O varlıkların bedenleri insan bedenlerinden farklı olduğu gibi, muhtemelen orada meydana gelen olaylar da farklıdır. 


Dünyada ise, öz bilgi seviyeleri birbirine yakın olan iki varlığın ihtiyaç duyduğu olaylar, olayları meydana getiren şartların değişik olmasından dolayı yine aynı şekilde meydana gelmemektedir. Fakat, bu varlıkların dünya hayatlarında yaşadıkları olaylar daima birbirine benzemektedir. Yani, idrak seviyeleri birbirine yakın bulunan varlıkların, ihtiyaç duydukları olaylarda bazı benzerlikler bulunmaktadır. 


Bu olayların benzerliği, idrak titreşimlerinin ve ihtiyaçlarının yakın olmasından kaynaklanır. Bu yakınlık, diğer varlıkların bu olaylarla kolayca bir sempati kurup faydalanmalarını sağlar. Yani Çin’de yaşayan bir insanın ilham alarak ortaya çıkardığı bir şarkı, Amerika’da yaşayan bir insanı çok derinden etkileyebilir ve onu benimseyebilir. Veya tam tersi meydana gelebilir. Yabancı müziğe duyulan özentinin ve sempatinin artış sebeplerini ayrıca düşünmek gerekir. 


Dünyada meydana gelen veya getirilen olaylarla karşılaşan insan şuuru, idrakini iki yoldan geliştirebilmektedir. Birincisi, bir olayı şahsi olarak yaşayıp idrakini direkt olarak geliştirmekte, ikincisi, aynı olayı bir başkası yaşadığında ondan faydalanarak geliştirmektedir. Birincisinden hızlı ve tam sonuç alınırken ikincisinden daha yavaş ve az sonuçlar alınmaktadır. 


En direkt yoldan gelişen idrakin faaliyetleri üzerinde biraz duralım. Fakat, her şeyden önce dışarıda meydana gelen veya getirilen olayların değerlendirilmesi dünya hayatının amacı unutulmadan yapılmalıdır. Çünkü her olay, vazifeli varlıkların kontrolü altında meydana gelen veya getirilen bir istek ve ihtiyacın sonucudur. Olaylar ve olaylarla karşı karşıya getirilmenin imkanları sonsuzdur. Tüm olaylar, sebep sonuç kanununa uygun olarak, çeşitli derecelerdeki idraklerin çeşitli derecelerdeki ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde sıralanıp gitmektedir. Yani işe yaramayan bir olay meydana gelmez. 


Her an bir sürü olay meydana gelmektedir. Aslında varlık, her olayın içinde bulunmak ister. Fakat hakim olduğu beden, her meydana gelen olayın içinde direkt bulunamaz. Onun için, mümkün olduğu kadar, dışarıda meydana gelen olaylardan faydalanmaya çalışır. Dışarıda meydana gelen olaylardan varlıkların nasıl faydalandığını görebilmek için, yüksekten bakabilmeyi veya küresel bir bakış açısını az çok geliştirmiş olmak gerekir. 


Bu bakış açısıyla sadece çevrenize baktığınız zaman, kimisi alış veriş yapmakta, kimisi haber dinlemekte, kimisi kendisiyle veya başkalarıyla uğraşmakta, kimisi de sorumlu olduğu kişilerin geçimini sağlamaya çalışmaktadır. Dışarıda meydana gelen bu olaylardan faydalanan şuur, fırsat buldukça sanal olaylardan da faydalanmaktadır. Onun için, kimisi film izlemekte, kimisi dizi izlemekte, veya kimisi tiyatroya gitmekte yada yeni senaryolar hazırlamaktadır. 


Dünya olaylarının her türlüsünden faydalanmak isteyen şuur, bulduğu her imkanı ve fırsatı değerlendirmek ister. Onun için, diğer şuurların faaliyetlerinden de faydalanır. Yani diğer insanları da merak eder ve onların yaşadığı olaylardan da faydalanıp idrakini geliştirmek ister. Kim ne yapmış, ne etmiş, merak ettiği kimseleri arkadaşlarına sorar. Tanıyorlar mı, tanımıyorlar mı, hakkında ne biliyorlar o da öğrenmeye çalışır.  


Onlar da, daha evvel bir yerlerde görmüşler veya haklarında bir şeyler duymuşlar ise bildikleri kadar anlatırlar. Bu arada bilgi eksikliği varsa tamamlamak için kendi kıyas bilgilerinden de eklemeler yaparlar, ve bilgiyi olduğundan farklı nakledebilirler. Veya kendileri diğer insanlar tarafından merak edilir ve onlar da bunların hakkında doğru veya yanlış konuşabilirler. Olaylara eklemeler yaparak olduğundan farklı yansıtan insanların kıyas bilgilerinin, o insanların realitelerini meydana getirmiş olduğunu unutmamak gerekir. 


Burada, birileri hakkında konuşurken veya dinlerken bilgili ve uyanık olmak gerekir. Zira söylenen sözler iyi veya kötü tesirler taşımakta, ve bu tesirler bir takım olayların sebebi olup çeşitli sonuçlar doğurmaktadır. Tesir taşıyan bu sözler, idrak seviyesine göre diğer bir insanı kıskandırabilir, üzebilir, sevindirebilir veya şaşırtabilir. Bu, olumsuz duygular uyandıran tesirlerin olumlu tarafı, ortaya çıkardığı duygu hallerinden o insanın vicdan ve idrak seviyesi hakkında kendisine ipuçları verip bilgi sahibi olmasıdır. Fazla alınan alkol de aynı vazifeyi yapmaktadır. Normalde görünür olmayan kabadayılık, küstahlık, saygısızlık, gibi olumsuz duygu ve hareketleri ortaya çıkartıp, insanın gizli kalmış geri taraflarını görmesini ve geliştirip telafi etmesini sağlar. 


Sadece konuşarak, gerçek veya sanal birtakım olaylarla karşılaşan insan şuuru, bu olaylardan bir takım sonuçlar çıkarmaktadır. Bu sonuçlar, vicdan terazisinin olumlu tarafına yüklenip dengelendiği zaman, o vicdan sahibi insan bir rahatlık ve huzur duymaktadır. Yani birileri hakkında konuşmak ve olayı olumlu bir sonuca bağlamak, otomatik olarak rahatlık veren bir alışkanlık haline gelmektedir. 


Konuşarak nakledilen bilgilerin zıt unsurları olan tesirler ve değerler taşıdığını bilmek ve ona göre bir taraf seçmek, insanın idrak ve irade hürriyetine bırakılmıştır. İdrak, doğru bilginin zıddı olan yalan yanlış bilgi ve iftirayla da gelişir. Fakat, bu bilginin tesirleri vicdan terazisinin olumsuz tarafında yer alıp dengelendiği zaman, vicdan denge seviyesini otomatik olarak düşürmekte ve huzurun zıddı olan huzursuzluk ve sıkıntılar uyandırmaktadır. Bunun telafisinin ancak büyük bir ıstırap ve vicdan azabıyla mümkün olduğu açıkça izah edilmiştir. 


Kısaca, insan özgür iradesini kullanarak büyük bir huzur ve mutluluğu kendi eliyle hazırlayabildiği gibi, büyük bir ıstırap ve azabı da kendi eliyle hazırlayabilmektedir. Varlığın gelişimine engel olma hakkına sahip özgür iradeye, varlığı zor durumda bırakıncaya kadar, yani tekamül prensiplerine aykırı durumlar meydana getirinceye kadar hiç bir yardımcı varlık müdahale etmez. 


Dışarıda meydana gelen veya getirilen olaylar, zor veya kolay yoldan insan idrakini geliştiren ve varlıkların en direkt olarak faydalandıkları olaylardır. İnsan, bilgisi kadar olaylardan faydalanır ve bu bilgisinin artışı oranında da idraki genişler.

 

Free Hit Counter (01.01.2016)

Copyright © 2016. The Last Knowledge.
Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.