İnsanlıktan evvelki safhaların bedenleri doğrudan doğruya varlığın sahip olduğu idrak ve irade ile yönetilmekteydi. Dolayısıyla bu safhanın bedenleri dünyada yaşarken hiçbir hareketlerinden sorumlu değildiler. Otomatik yaşadıkları bu dünya hayatında bir sorumluluk yüklenmeyen bedene ait iradeler bir sonraki safha olan insanlık safhasında sorumluluk yüklenme hakkına sahip olmaktadır.    

Yani daha önceki safhada varlığa ait idrak ve irade hürriyetinin bir kısmı insanlık safhasında hakim olduğu bedenin idrak ve iradesine teslim edilmektedir. Fakat, bu irade hürriyetinin herhangi bir şeyi arzu etmek hürriyeti olmadığının da bilinmesi gerekir. Yani doğrudan doğruya bir şeyi istemekle o şeye karşı eğilimli olmayı ifade eden arzulamak birbirinden farklıdır. İdrak ise bir anlama yeteneğidir.

Bir insanın idrak ve irade hürriyeti, onun öz varlığı tarafından kendisine teslim edilince, o insan dünyada kendi öz varlığının temsilcisi haline gelip kendisine varlığı tarafından bağışlanan idrak ve irade hürriyetinden tamamen kendisi sorumlu tutulmaktadır. Sorumluluk liyakatini, dünyadaki bedene ait idrak ve irade hürriyeti ile kazanmanın hazırlığını yapan varlıkların, bu hazırlığın sonunda bu kazançlarıyla kime nasıl hizmet ettikleri veya edecekleri daha evvel anlatılmıştı. Bu kadar çok yüksek değerlere sahip insanların idrak ve irade hürriyetleri çok yüksek vazifeli varlıkların kontrolü altında bulunmaktadır. Bu varlıkların gerekli görüp izin verdikleri bir takım obsesif olayların dışında, hiçbir varlığın müdahale etmesine izin verilmemektedir.

İnsanlar tarafından yapılan ve müdahale olarak değerlendirilebilecek hipnotik etkiler ise, varlığın bedene olan hakimiyetinin belirli seviyelerinin altında kalmaktadır. Yani hipnotizmayla veya başka yollarla bir insan diğer bir insan varlığının idrak ve iradesine hakim olup tehdit yaratamamaktadır.

Onun için, bir insanın kendi bedeninde ortaya çıkan idrakin, şuurun, hürriyetin, onun öz varlığıyla olan bağlantı şekilleriyle veya ilişkileriyle ilgili bilgi ve sezgilerin ne kadar çok önemli olduğu bir kez daha öne çıkmaktadır.

Kısaca insan, dünya hayatında kendisinde var olan idrak ve irade hürriyetini kullanarak, sorumluluk sezgilerini geliştirmekte ve dolayısı ile daha büyük bir takım işlerin hazırlığını yapmaktadır. Fakat, her şeyden önce bir insanın, idrak ve irade hürriyetine ne maksatla sahip olduğunun sezgilerini kazanmış olması gerekir.  Bu konuda ihtiyaç duyulabilecek tüm bilgiler verilmiştir.