Çalışma Notları

LK banner 2016

07:56:32
 26/04/2024

Bu konuyu basit bir dille anlatayım. Büyük dönüşümün öncü hareketleri her devre sonuna doğru aynı özellikleri gösteriyor. Bunlar sadece insan davranışlarına ait özellikler değil, doğa olaylarını da kapsamakta ve dünyanın genelini içine almaktadır. Olan biten herşey göz önünde olduğu için, herşeyin iyiye gitmesi gerekirken kötüye gitmesi doğal olarak her insanı üzüyor. Çünkü, insanlar geleceklerini düşünür, hayalleri var, sorumlulukları var, umutları var, bağlı oldukları birşeyleri var, kötüye giden herşeyi değiştirmeye güçleri de yetmez, ve

çaresizlik içinde ne yapacaklarını düşünürler. İşin aslını bilenler ise mutludur, çünkü ne olup bittiğinin farkındadır. Yalnız,  bu  işin  aslını bilenler, her işi  yolunda  gider  görünen zengin  insanlar değildir. Eğer, herşey kötüye gidiyor diye birinin üzülmesini birinin mutlu olmasını yanlış buluyorsanız, herşeyin aslını bilmek sizinde hakkınız olur, siz de bilmeyi hak ediyorsunuz demektir. O zaman siz de gerçeği öğrenip herşey kötüye giderken üzülmez ve mutlu olursunuz, değil mi?.

 

Mutlu olma isteği açık bir kapı olduğu için konuya buradan girip olan bitenlerin gerçekte ne olduğunu veya nereye doğru gittiğini kısaca hatırlatalım.

 

İnsanlara baktığınız zaman her birinin kendine ait bir realite içinde olduğunu, ve bu realitesinin gerçekliği içinde seçme haklarına sahip olarak, yani özgür iradesiyle yaşadıklarını görürsünüz. Başka özellikleri dikkatinizi çekmeden önce, aralarındaki bu gerçeklik farkını görmeye çalışmak gerekir, zaten biraz dikkat edince her birinin ayrı ayrı bir gerçeklik içinde ve kendi içdünyalarına has bir şekilde yaşadıklarını fark edersiniz. Sizin de bir realiteniz var ve aralarında yaşıyorsunuz, kendinizi ayrı tutamazsınız. Onlardaki bu farkı gördüğünüz zaman kendi gerçekliğinizle o insanların gerçekliğini kıyas edersiniz. Sonunda onlardan üstün bir durum ortaya çıkar, veya yakın seviyelerde olduğunuzu fark edersiniz. Eğer realite seviyesi size yakın ise o insanların herşeyi size sempatik gelecek ve daha yakın bir ilişki içinde bulunacaksınız. Diğerleri ise sizin için ya, yabancı kalacak veya ulaşılmaz olacaktır, fakat önce, kıyas için kendi gerçekliğinizi fark etmeniz gerekir. Eğer bir insan, bu kıyası yapabiliyor ise realitesinin oldukça yüksek seviyede olduğu ortaya çıkar, ve kendisinden daha geri seviyeler içinde bulunan realitelere de, otomatik olarak veya bilerek saygı duyar. İşin aslını öğrenmeye doğru götüren birinci adım bunu farketmektir, ve bu seviyeye gelmekte olan insanlar da oldukça fazladır.

 

İkincisini anlayabilmek biraz zor fakat daha önceden altyapı kurulmuş olduğu için fazla zorluk çekilmez. Bu altyapı da, bir ruhunuzun olduğuna inanmış olmanızdır. İşte bundan sonraki zorluk, ruhunuzla kendi aranızdaki bağın nasıl kurulmuş olduğunu anlayabildiğiniz oranda azalır. Anlayamadığınız oranda da zorluk çekersiniz. Bu bağ nasıl kurulmuştur, neden kurulmuştur, bu konuyla ilgilenip üzerine düşerseniz istediğiniz her türlü bilgiye ulaşırsınız, ve bu bilgiler vardır. Şimdi, bu konuda bilgili olduğunuzu varsayarak devam ediyorum.

 

Bu bilgilere sahip olanlar kendi bedenleriyle ruhlarının arasında bir yüksek benlikleri olduğunu iyi bilirler. Biraz daha ileri bilgilere sahip iseler, yüksek benliklerinin bedenle olan bağlantılarının ayrıntılarını da bilirler. Yani, bir insan beyninin en gelişmiş hücrelerinin manyetik alanlarına o insanın yüksek benliğinin nasıl bağlandığının ayrıntılarını da bilirler. Aynı zamanda, o yüksek benliğin diğer tarafından bir ruha nasıl ve niçin bağlı olduğunun ayrıntılarını da bilirler. Yüksek benliğin farklı bir zamanda, insanın farklı bir zamanda, ruhunun ise zamanın olmadığı farklı ve tarif edilemez bir yerde olduğunun bilgilerine de sahiptirler. Bunları bilmek için alim olmak gerekmez, isteyen herkes öğrenebilir. Şimdi, Bu bilgileri ve neleri ifade ettiklerini bildiğinizi varsayarak dünya hayatının fark edilmeyen gerçek taraflarına doğru gelelim.

 

Siz buradaki yazıları okurken aynı zamanda başka şeyler de düşünebiliyorsunuz. Belki çağrışım yaptırıyor, belki hatırlatıyordur bu önemli değil, önemli olan, düşünme esnasında faaliyet gösterenin ne olduğudur. Ki, düşünceyi fikirler meydana getirir, eğer dikkat ettiyseniz size gelen fikirlerin çok hızlı bir şekilde gelip gittiklerini fark edersiniz, aklınıza birsürü şeyler gelir ve gider. Bazende yapışıp kalır gitmezler, bunu da fark edersiniz. Bu gelip giden şeyler dünyaya ait olmayan çok ince maddelerin hareketleridir. O kadar ince ki, bunun bir madde olabileceği sizi şaşırtır. Halbuki her an her saniye bu maddeleri kullanıyorsunuz. İşte ikinci adım, Aklınıza herhangi bir şey geldiği zaman, bir durum, bir olay, her ne olursa olsun, o olayın akışına kapılmadan önce, veya o olayı cezbedecek bir duruma girmeden önce, o olayın ve diğer olayların bu ince maddelerden meydana gelen kurulumların hareketleri olduğunu, ve insanların bunların aslının ne olduğunu bilmeden paylaştıklarını fark etmeniz gerekir. Aynı zamanda, bu paylaşımla yüksek benliklerinin gelişimi için otomatik olarak büyük bir hizmeti yerine getirdiklerinin de farkına varmalısınız. Her aklınıza gelen şey size ait değildir, bu konuda uyanık olmak gerekir. Kısaca, İnsanlar dünya hayatında kendi gerçeklikleri içerisinde ve vicdanlarının gelişmişlik ölçüsüne göre bu olayları çokda farkına varmadan paylaşır, ve o in- sanların yüksek benlikleri de ihtiyacı olan tatbikatlarını yapmış olurlar. Bu ihtiyaçlar ise gerçekte ruha aittir, ve bu ihtiyaçların yerine getirilmesi için ruhun yüksek benliği araç olarak kullanması, yüksek benliğin de dünyada fizik bedeni araç olarak kullanması, bedenin de dünya maddelerini kendi iradesiyle araç olarak kullanması şarttır. Buradan, dünya hayatının dolaylı yollardan kime nasıl hizmet ettiği, özgür iradenin ne kadar önemli olduğu, ve hayatın saygıya değer kutsallığı ortaya çıkar. Bunları da bildiğinizi varsayarak devam edelim.

 

Bu seviyeye gelmiş iseniz zaten dünya hayatının yüksek vazifelere doğru giden bir hazırlık yeri olduğunu da bilirsiniz. Yüksek vazifeleri yüksek benlik yapar, onun için yüksek benliği biraz daha iyi tanımak gerekir. Yüksek benlik nasıl faaliyet gösteriyordu?. Yüksek benlik, dü nya zamanı içinde bulunan dünya bedeninde yaşadıklarını kendi zamanında kendi anlayış şekline göre değerlendiriyordu. O bu değerlendirmeleri farklı bir zamanda ve farklı bir anlayış içinde yaptığı için onun bu değerlendirmeleri insan anlayışına hitap etmiyordu. Bunun da sebebi insan anlayışının dünya zamanına bağlı olması ve her şeyi dünya zamanı içinde değerlendirmeye alışmış olmasından dolayı idi. Bu zaman içinde bulunan bir insan başka bir zaman içinde olan biten işleri anlayamaz, ve bu da çok doğal bir durumdur. Fakat bu durumun böyle olduğunu her insanın bilmesi gerekir.

 

Şimdi, yüksek benlik dünyada insan bedeniyle realiteler içinde yaşayarak insan anlayışına hitap etmeyen şekillerde bilgilerini biriktirdi. Dünyada realiteler içinde bilgi biriktirmek demek, dünyaya defalarca doğmak demektir. Her doğuşunda farklı bir realite içinde, yani her defasında farklı bir gerçeklik içinde yaşadı demektir. Her doğuşunda ne kadar gelişmiş ise, mesela bu hayatında vicdanı ne kadar gelişmiş ise, bir sonraki hayatına daha gelişmiş bir vicdan, ve hayatı daha geniş açıyla  görebilen bir gerçeklik  planı yaparak gelir. Onun  bu planından insanın haberi olmaz fakat, insan kendi vicdanını bir yokladığı zaman ne kadar gelişmiş olduğunun farkına varır. Sadece vicdanı değil, aklı, mantığı, idraki, bilgisi, sevgisi, her şeyi gelişmiştir, uyanıktır. Bu gelişmişlik eski hayatlarla kıyas bile edilemez. İşte, yüksek benlik, dünya realiteleriyle elde edilmesi gereken insanlık alemine ait bilgilerini ya tamamladı, yada tamamlamak üzeredir.

 

Tamamlamaya yaklaştığı zaman bu insana nasıl yansır veya insan bunu nasıl sezer?

 

İnsana mutluluk gelir. Hayatını mutlu olma yoluna doğru çevirir. Her işini mutlu olmak için yapmaya başlar, ve mutlu olmak hedef haline gelir. Dünyada mutlu olmak için yapmadığı iş kalmaz. Yüksek benlik bilgilerini tamamlamaya doğru giderken insana daha çok mutluluk gelmeye başlar, ve insan da bu mutluluğun peşine düşer. Eğer bu mutluluğun kaynağının yüksek benliğin insanlık alemini bitirmesinden dolayı geldiğini bilmiyorsa, ve birileri ona demişse, ki, mutluluğu zenginlik sağlar, çünkü o zaman her imkana sahip  olur ve mutlu olursun, o da zengin olmak ve mutlu olmak için çalışmaya başlar. İşte burası yol ayrımıdır çünkü o insan hissettiği ve aradığı mutluluğun kaynağını artık zenginlikte aramaya başlayacaktır. Şu anda çevrenize bakarsanız herkes zengin olmak ve mutlu olmak istiyor. İşte dünyadaki bozuk görünen bu durum, yüksek benliğin insanlık alemini bitirdiğinin öncü hareketlerinden birisidir. Her insan eninde sonunda aradığı mutluluğa mutlaka kavuşacaktır. Aklı, mantığı, sevgisi, bilgisi, idraki, gelişmiş bir insan bu gerçeği rahatlıkla görür ve idrak eder.

 

Yüksek benliği sonsuz mutluluğa kavuşturmasına aracılık eden bir insanın bedeni ve o bedendeki hücreleri, o insanın yüksek benliğinin içinde bulunduğu mutlu durumdan daha farklı değildir. Bedendeki hücrelerin de yüksek benlikleri var. İnsanın yüksek benliğinin gelişimine paralel olarak onlarda gelişiyor. Ayrıca hücrelerin bedende yapması gereken kendilerine ait görevleri var. Bu hücreler gelişip de daha yüksek ve daha farklı bir görev yapmak istedikleri zaman insan bedeni onlara bu imkanı vermez. Beden imkan vermeyince gelişim gösteren hücreler bedenin düzeni haricinde bir araya gelip farklı bir düzen kurmaya çalışırlar. Bu hücreler kendi düzenlerini insan bedeninin hangi organlarında kurmaya başlamışlarsa o orga- na kanser olmuş organ denir. Sinir sistemindeyse akli dengesini bozar. Bozuk görünen bu düzenler artacak ve doğal olarak tüm bedenin sağlığını tehdit edecektir. İşte, dünyadaki kanser hastalıklarının artışı, büyük dönüşümün öncü hareketlerinden birisidir.

 

Doğa olaylarına gelince, Dünyanın tüm varlıkları daha üstün bir hayata geçmek için hazırlıklarını yapıyor. Mevsimlerin değişmeye başladığını ve rahatsız edecek derecede daha fazla değişeceğini zaten biliyorsunuz. Aşırı sıcak ve soğuk havalarla birlikte depremler arttığı zaman dünya yaşanmaz hale gelecek. Bu bilgilere sahip değilseniz doğal afet manzaraları da korkutucu olacaktır. Tüm bu değişiklikler büyük dönüşümün öncü hareketleridir.

 

Eğer, herşeyin, meydana gelen her olayın, her hareketin, yüksek benliklerin ihtiyaçlarına göre ayarlanıp düzenlendiklerini bilir ve idrak ederseniz, herşey kötüye gidiyor diye üzülmezsiniz, tam tersine mutlu olursunuz.

 

Büyük dönüşümün öncü hareketlerini kısaca toparlayacak olursam, dere yatağında duruyorsunuz, sel geliyor, sel gelmeden önce kokusu gelir ve bu koku gelmiştir. Selin kokusunu alan güvenli bir yere geçer, hatta diğerlerini de uyarır. Bu güvenli yer ise, bir insanın yüksek benliğinin gerçek ihtiyaçlarının neler olduğunu bilerek idrak etmesi ve bu idrakinin ışığına kavuşmuş olmayı istemesidir.

 

Bu bilginin birçok ayrıntılarını ve daha birçoklarını, büyük vazife planının, dünya için vazifeli olan kısmının dünyaya bir hediyesi olan, İlahi Nizam ve Kainat, adlı kitapda bulabilirsiniz.

Free Hit Counter (01.01.2016)

Copyright © 2016. The Last Knowledge.
Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.