Çalışma Notları

LK banner 2016

01:41:05
 29/04/2024

Geniş bir açıyla şimdiki duruma kısaca bir bakalım.

 

Kainatın bir tane olmadığını, sonsuz kainatların olduğunu ve birbirine bağlı olduğunu biliyor- sunuz. Bizim kainatımızı oluşturan materyallerin aslının özelliği, durgun ve hareketsiz oluşlarıdır, üstelik görünmezler de. Bu kıymetli bir bilgidir, çünkü bu materyaller kendi kendine hareket edemezler. Eğer her şey hareket ediyorsa, ki ediyor, o zaman hareketli bir şeyin daha olması gerekir ki, durgun bir şeyi hareket ettirebilsin. Biri hareketli diğeri hareketsiz olursa özellik farklı olur, ve biri aktif diğeri pasif demektir. Kainat pasif diğeri aktif, işte bu aktif olan, kainat özelliklerini taşımadığı için kainata ait olamaz. Kainatlar içiçe olduğu için başka bir kainata da ait olamaz. Bu da kıymetli bir bilgidir. Bu durumda aktif olan şey, kainatlar üzerinde kalır, ki bu da onu ulaşılmaz bir şey yapar. Ulaşılmaz yapınca da hiçbir şeyine ulaşılamaz. İşte bu aktif olan şeyin adı ruhdur.

 

Ruh ve kainat ayrı ayrı şeyler olduğu için, hiçbir şeyleri benzemez. Dolayısıyla herhangi birinin bir parçası diğerinde bulunmaz. Hiçbir şekilde bir bağı bir teması olmaz. Hiçbir zaman da olmayacaktır. Tamamen farklı olduğu için o orda, bu burda sonsuza kadar ayrı kalacaklar.

 

Fakat ruh, yolu üzerinde gittiği sonsuz kabiliyetlerinden birisinin tatbikatını yapmaya mec- burdur. O kabiliyetin tatbikatı da bu kainatta yapılır. Bu faaliyete ruhun tekamülü veya ihtiyacı denir. Ruh kainat üstünde kaldığı için hiçbir şeyine ulaşılamaz idi, onun için, bu tekamül veya ihtiyaç kelimesi de sembolik olacaktır, çünkü aslı bilinemediği için başka türlü ifade edilemez.

 

Ruhun kainatla teması dolaylı yollardan sağlanmaktadır. Kainatlar nasıl ruhtan farklı ve ayrı ise, kainatlardan ve ruhlardan daha farklı ve ayrı olan bir şey daha vardır. Bunlar ilahi prensiplerdir. Bu prensipler kainatların ve ruhların üzerinde bulunur ve ikisini de kapsamı içine alır, ruhlar gibi ulaşılmazdır. Buna asli prensip denmiştir. Ruhlara ulaşılamaz idi, daha yukarıda bulunan asli prensibe ise, hiçmi hiç ulaşılamaz. Ruh da ulaşamaz. Yalnız bu, ilahi bir prensiptir, ruhlar gibi, ilahi olanların bir ismi olmaz. Bu isim, varlığını ifade edebilmek için kullanılmaktadır. Zaten düşünürken bu ismin kaybolduğunu fark edeceksiniz.

 

Asli prensipten çıkan ilahi bir ışık, bunun adına icap denmiştir, ruhun bu kainata ait olan ihtiyacını, kainatın asıl maddesi üzerine yansıtır. Bu maddeye amorf madde denmiştir. Ve bu yansıyan, ruhun ihtiyaç tesiri olur. Aynı ilahi ışık, kainata yansıyan ruhun tesirlerini, kainat maddelerinin gösterdiği tepkileriyle birlikte aynı yoldan tekrar ruha yansıtır. Ruhla kainatın ilk teması asli prensip tarafından  böylece sağlanmış olur. Asli prensibin ilahi ışığı, ruhlar ve kainatlar üzerinde kaldığı için özelliği de asla bilinemez. Şimdi kainatı yakına alalım.

 

Ruhların tekamüllerini sağlamak için asli prensipten gelen ilahi ışık, icap, kainata maksatlı girmektedir. Girince de, içeriğinde ilahi ışığın incelmiş özelliklerini taşıyan tesirlere dönüşmektedir, bu tesirlere asli tesirler denmiştir. Aslında, kainat üstünden gelip kainata giren her şey tesire dönüşmektedir. Buna bir örnek verelim. Çok, çok büyük bir baraj var ve sürekli su topluyor. Barajda toplanan sular  büyük kanallarla  istenen ayarda dağıtılıyor, kapaklar ayarlıdır. Bu baraj, ünite dediğimiz yüksek varlıklar topluluğudur. Barajda toplanan sular, kainat üstünden, asli prensipten ve ruhlardan gelenler. Su kanalları, tesir kanalları. Kanallar- dan akan sular, kainat içine akan tesirlerdir. Kanallardan akan sular barajda biriken sulardır fakat hareketlenip yürümeye başlamıştır, durgun değiller. Bu kanallar büyük kanallardır tarlaya bahçeye direkt verilirse sel olur ve zarar verir. Daha küçük kanallara ayrılması ve suyun azaltılması gerekir, ve o küçük kanallarında kapakları var. İşte suları istediği miktarda azaltan, ayırıp dağıtan bu ikinci sistem, vazife planı varlıklarıdır. Küçük kanallardan akan sular artık tali tesir olur, fakat orjinali asli tesirdir ve üniteden gelir. Bu küçük kanallardan akan sular yine tehlikelidir. Daha küçük kanallara ayrılması gerekir. İşte bu üçüncü sistem de vazife planı varlıklarıdır, bir kademe daha aşağıda bulunur. Bu kanallar ayrıla ayrıla devam eder gider. Şimdi, bizim ihtiyacımız olan su, şırınganın ucundan akan su kadardır. Barajdan çıkan sular, azaltılarak iğne kalınlığı haline gelene kadar akarlar, fakat saniyesinde akarlar, bir milisaniye bile gecikmeden. Bir anda, ve arkası kesilmeksizin sürekli akış halindedir. Bunlar tesirlerdir. Kaç kanala ayrılması gerekir, kaç vazife planı gerekir, Suların, yani tesirlerin kaç kez azaltıl- ması gerekir, tümünü birden düşünmek, tesirler mekanizması ve organizasyon sistemlerinin büyüklüğü ve hızı hakkında bir fikir verebilir. Kanallardan akan sular gibi, İçinde icap taşıyan tesirler, ruhların ihtiyaçlarına göre, asıl maddeyi harekete geçirip sonsuz çeşitlerini meydana getirirler. Meydana getirilen şeyler hareket çeşitleridir asıl madde görünmez. Bir kısım asli tesir, buna esasi tesir denmiştir, hareketsiz madde üzerine inince, indiği yeri hareketlendirir çünkü kendisi harekettir. O yerdeki maddeler kırpışınca bu tesir yansımaz etrafına dağılır, ve o maddenin manyetik alanı olur. Bu manyetik alan, çok uzun süren bir sürü faaliyetlerden sonra, maddeye tesirleriyle bağlı olan ruhun eline verilir. Ve ruh, bu manyetik alandan tutarak hareketlerin kontrolünü eline alır. Ruhtan gelen tesir ihtiyaç tesiri, asli prensipten maddeye gelen tesir ruhun bu ihtiyacını yerine getirme tesiri, birbirini tamamlayan iki farklı tesir, ve süreç başlar. Bu sürece kainat içinde bulunan diğer varlıklardan gelen tesirler de katılır, bunlara tali tesirler denmiştir. Ruh, ihtiyaçlarını yerine getirebilmek için maddenin her türlü çeşitlerinde tatbikat yapması gerekir, basamak atlayamaz. Fakat, elinde tuttuğu manyetik alanla bazı maddeler üzerinde tatbikat yapma imkanı olmaz. Her maddenin manyetik alanı vardır. Tali tesirlerin yardımıyla, tatbikat yapacağı gezegenlerde veya yerlerdeki maddelerin manyetik alanlarından tutup bir araya toplar, ve onlardan değişik özelliklere sahip bedenler kurar. Bu beden- ler sayesinde tatbikata uygun olmayan gezegenlere, yerlere ve maddelere uzanır, ve bu imkan sağlanmış olur.

 

Bu tatbikatlar esnasında genel durum nedir?. Ruhun hedefi, bu kainatta tekamülünü sağlamaktır. Bu ise, kainattaki tüm tatbikat alanları bitince sağlanır. Kainattaki tatbikat alanları, bu gezegen, güneş sistemi  veya galaksiyle  sınırlı  değildir.  Kainat kelimesini kullanırken büyüklüğünü görmüyoruz. Düşünce hızıyla, sonsuz galaksiler arasında, nebülözler arasında, içlerine girmeden, sadece etrafından bir tur atıp geri gelmek, kainatın büyüklüğü ve sonsuzluğu hakkında bir fikir verebilir. Ayrıca, galaksiler veya toplulukları madde hallerininin bir kısmından meydana gelenlerdir, bu madde halleri kademe kademe yükseldiği için bunların altına üstüne uzanan başka görünmeyen boyutları da var. Dünya gezegeninde, dünya maddelerinden bir beden kuran ruhun yolculuğu, kainattaki tatbikat alanlarına bakınca yeni başlar. Yani, tali yollarda, tali tesirlerle bedenler kurarak ana yola çıkmaya çalışıyor, ki ruh, dünyada kullandığı insan bedenleriyle anayolun kavşağına gelmiş durumdadır. Tali yollardan kasıt, bitki ve hayvan bedenleridir. Anayola çıkınca bu beden kullanılmaz, başka araçlar kullanır. Yani traktör, otomobil, uçak, gibi kullandığı araçların hızı artar. Anayol aynı zamanda vazife planları yoludur.

 

Dünyada beden sahibi olan bir insanın öz varlığı, anayola çıkmaya hazırlanırken, o insan dünyada nasıl görünür?. Para kazanmak için çalışıyor görünür. Hiç kimse, ruhumun ihtiyaçlarını yerine getirmek ve tekamülünü sağlamak için çalışıyorum, demez,  farkında bile değildir. Yaşamak için buradaki şartlar çalışmayı gerektirir. Bu varlıkların, insanları otomatik olarak yürüttüğü bir yoldur ve kalabalıktır. Para kazanmak için yaşanan iyi kötü her türlü olaylar, bir dostunuza duyduğunuz sevgiler, kıskançlıklar, hastalıklar, duygu hallerinin tümü, ve çevrenizde meydana gelen olayların tamamı, özenle planlanmış kurulumlardır. Bu olayların, insanların gözünde bir değeri vardır veya yoktur, fakat öz varlığı o insanın gördüğü gibi görmez. Siz sevgiyle hizmet edersiniz, yardım edersiniz veya seversiniz, bu olayı öz varlığınız değeri yükselmekte olan hareket kalıbı olarak görür ve öyle not alır. İşler ters gider başınız belaya girer, öz varlığınız değeri düşmekte olan ve titreşimi yavaşlamaya doğru giden hareket kalıbı olarak görür ve öyle not alır, çünkü bu raporu ruh ister. Ruhun istediği bu rapor, aynı zamanda, simetrik olarak kendi içindeki kabiliyetin dünya zamanı hızına ve dünya maddele- rinin hareket imkanlarına göre yansımış halidir. Bedeni yöneten beyin olduğu için beyin hücrelerinin kabiliyeti, bir madde olan bedenin imkanlarını tayin eder. Ruh da beden imkan- larına bağlı olduğu için faaliyetlerini bu imkanlar içerisinde sürdürür. Hatırlarsanız yazının başında ruh ve kainatın ayrı ayrı şeyler olduğu yazılıdır. Ruh, manyetik alanı vasıtasıyla, yani varlığı vasıtasıyla insan bedenine bağlanınca, bu bedenle, olay denen bu kurulumlara karışarak tekamülünü sağlamaya çalışır. Olaylar çok fazladır. Her İhtiyaç duyduğu olayı yaşayamaz, yan bilgi olarak medya da destek verir. Medya, yaptığı hizmetin bu açısını görmez.

 

Birçok olayı vazifeli varlıklar ayarlar ve insanın başına musallat ederler. İnsan için musallattır fakat öz varlığı için büyük bir yardımdır. İnsanda irade hürriyeti olmasaydı bu iş otomatik olarak halledilirdi ve insan da sorumlu olamazdı, fakat sorumluluk kazanılması gereken bir değerdir. Bir insanın bu dünyadaki görevi, her ne yaşarsa yaşasın, yüksek gelişim mekanizma- larını bilinçli olarak kullanmayı öğrenmektir. Bunlar, sevgi ve vicdan gibi yükseltici mekanizmalardır. Hangi tür olay olursa olsun, hangi seviyede olursa olsun vicdan mekanizması tümünde işler. Çünkü olaylar Düalite prensibi ve değer farklanması mekanizmalarıyla meydana getirilirler. Bir olayla karşı karşıya kaldığınız zaman, sizin özgür iradenizle yapmış olduğunuz seçiminiz, davranış şekliniz, sebep sonuç yasasına göre bir sonraki olayı, seçtiğiniz yönde doğuracak ve sorumluluk yükleyecektir. Şu andaki durumunuz, bir önceki seçimlerinizin, dav- ranış şekillerinizin ve gelişimlerinizin sonuçlarıdır. Bu bilgiye sahip olan kişi yaşadıklarından hiç kimseyi sorumlu tutamaz. Bu seçimi bilinçli olarak yapmak, vicdanın olumlu tarafına farkındalıkla yönelmek, insanların bu kadar çok olayı yaşamalarının, vazife planına çıkmanın hazırlıkları olduğunu bilerek saygı duymak. İsteyene, ihtiyacına göre gerekli yer ve zamanında yardımcı olmak, dolayısıyla idrakini genişletmeye çalışarak kendisini vazife planına hazırlamak, insanın bu dünya hayatında yapacağı tek şeydir, ve hayatının da amacıdır.

 

Bu bilginin birçok ayrıntılarını ve daha birçoklarını, büyük vazife planının, dünya için vazifeli olan kısmının dünyaya bir hediyesi olan, İlahi Nizam ve Kainat, adlı kitapda bulabilirsiniz.

Free Hit Counter (01.01.2016)

Copyright © 2016. The Last Knowledge.
Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.