Bir gezegende büyük bir değişikliğin yapılabilmesi için o gezegenin manyetik alanı üzerinde bir değişikliğin yapılması gerekir. Doğal olarak dünyamızda da büyük bir değişiklik gerektiği zaman önce dünyanın manyetik alanının değiştirilmesi gerekir. Dünya kendi kendisinde büyük bir değişikliği meydana getiremez. Mutlaka güneşinden veya güneş sistemi dışından bir yardım alması gerekir.
Bir gezegende büyük bir değişikliğe neden ihtiyaç duyulur. Ayrıca maddelerin var oluş sebebi veya hayatın amacı gerçekten anlaşılmamış ise sürekli tekrar eden bu değişiklikler de sürekli bir felaket olacak demektir. Onun için, meydana gelecek olan büyük bir değişikliğin arka planında bulunan bilgilerin öğrenilip idrak edilmiş olması felaket algısını değiştirecektir. Bu arka plan bilgilerini biraz açalım.
Bir güneş sisteminde bulunan gezegenlerin gelişmişlik durumu, üzerinde yaşayan varlıkların gelişmişlik durumunu da belirler. Basit bir gezegenin varlıkları geri, gelişmiş bir gezegenin varlıkları da gelişmiş olur. Bir güneş sisteminde en basitinden en gelişmişine kadar gezegenler bulunur, ve genellikle en basiti de o sistemin güneşi olur. Her gezegen üzerinde bulunan varlıklar adım adım gelişerek kendi sistemlerinin en gelişmiş gezegenlerine kadar gelirler. Varlıklar uyanıklık edip çok geri bir gezegenden çok ileri bir gezegene atlayamazlar, çünkü uyum sağlayamazlar. Varlıklar bir güneş sisteminin en gelişmiş gezegeninde tecrübelerini bitirdikleri takdirde o güneş sistemini de bitirmiş olurlar. O güneş sisteminin her hangi bir gezegenine tekrar geri dönmesine artık gerek duyulmaz. Bir güneş sisteminin tecrübesini kazanan bir varlık o sistemden ayrılır, daha doğrusu o madde aleminden ayrılır.
Şimdi, güneş sistemimizin en gelişmiş gezegeni dünyamızdır. En gelişmiş varlığı da insan varlığıdır. Diğer gezegenlerde bulunan varlıklarla insan varlığı arasında büyük bir tekamül farkı bulunduğu için kıyas edilemez. Varlıkların kullandığı bedenler de kıyas edilemez. Bir insan kendi güneş sistemi içerisinde kendisine benzer bir bedenli varlık ararsa bulamaz. Doğal olarak bulamayacağı için diğer gezegenlerde hayat belirtisi yok diyecektir. Ara sıra bir görünüp bir yok olan ziyaretçiler de bu güneş sisteminden değildir. Verilen bilgilere göre bu ziyaretçiler, çok gelişmiş maddeleri kullanan vazife planlarının vazifeli elemanlarıdır. Durum böyle olunca bu ziyaretçilerin bu madde aleminden olmadıkları da ortaya çıkar.
Bir güneş sisteminde ister basit olsun ister gelişmiş olsun tüm gezegenlerinde çeşitli seviyelerde varlıklar bulunur. Galaksinin uzak köşelerinde bulunan güneş sistemlerinin de gelişmiş gezegenleri vardır. O sistemlerde de varlıklar tecrübeler yaparlar, ve aldıkları tecrübelerle o güneş sisteminden ayrılırlar. Yani varlıklar uzaklardaki güneş sistemlerinde de tecrübeler yaparak bizim madde alemimizden ayrılırlar. Fakat ayrılmadan önce ne bizim onlardan haberimiz olur nede onların bizlerden haberi olur.
Bir üst aleme geçen varlıkların bitirdikleri güneş sistemleri doğal olarak farklı farklı olacaktır. Fakat o güneş sistemlerindeki gelişmiş gezegenlerin gelişmiş varlıklarının en son kullandıkları bedenleri, gezegenlerinin maddi özelliklerine göre farklı renk ve şekiller alacaktır. Doğal olarak beden görünüşü dünya insanına benzemeyecektir. Tüm sistemlerde kazanılması gereken tecrübe aynı tecrübedir. Varlıklar orada farklı şekillerde bedenler kullansa bile elde ettiği öz bilgi buradaki insan varlığının elde ettiği öz bilgiyle aynıdır. Çünkü varlığın fonksiyonuyla ilgili temel prensipler değişmez. Bu bilgilere ve idrake sahip olmuş bir dünya insanı ancak kendisine benzemeyen başka sistemlerin bir insanıyla karşılaştığı zaman merhaba diyebilir.
Şimdi, güneş sistemimizin en gelişmiş gezegeni dünya gezegenidir, varlıkları da en gelişmiş varlıklardır. Bu varlıklar tecrübelerini tamamlamak üzereler. İnsanların birçoğu aslında kendi varlıklarının ne kadar gelişmiş olduğunun farkında değildir. Gelişmişliğin belirtisi olan yansımaların, yani kalplerde sevgi taşıyıp yüksek duygular beslemenin ne demek olduğunu henüz çözmüş değiller. Bu hareketler, tecrübelerini tamamlamak üzere olan bir varlığın dünyada yaptığı en son ve en yüksek düzeydeki son tecrübeleridir. Yani yüksek titreşimli bir aleme yaklaşan yüksek titreşimli faaliyetleridir.
Diğer güneş sistemlerindeki varlıklar da buradaki insan varlığı gibi aynı hazırlıkları yapmaktadırlar. Aynı yemeğin yenip aynı dilin konuşulması gerekmez. Dünya hayatının arka planındaki bu gerçekler bir insan tarafından gerçekten anlaşılıp benimsenirse meydana gelecek olan büyük olaylar bir felaket olmaktan çıkar.
Dünyanın değişime uğratılması büyük vazife planları tarafından çok önceden kararlaştırılmıştır. Bir vazife planı bir karar verdiği zaman o karar yüzde yüz uygulanır. Onun için bu kararı artık olmuş bitmiş olarak görmek gerekir. Değişimin arka plan bilgilerini gerçekten öğrenip idrak eden bir insanın, ruhların tekamüllerini hedef tutarak büyük değişimi düzenleyen vazife planlarına söyleyecek hiç bir sözü olamaz. Hatta felaket olarak düşünülen olayın aslında gerçekten bir rahmet olduğunun farkına varacaktır. Bu gün dünyada bir insanın yapabileceği en doğru ve en iyi şey, kendi varlığını yüksek alemlere hazırlamaktır ki, bunu da kendi iradesiyle, bilerek, isteyerek, gönülden yapması gerekir.
Şimdi, güneş sistemimizin en gelişmiş gezegeni olan dünyada tecrübesini tamamlamak üzere olan varlıkların yollarının açılması, diğer gezegenlerden mezun olup yeni tecrübelere ihtiyaç duyan varlıkların maddi tatbikat imkanı bulabilmeleri, veya dünyada mevcut olanların bir üst imkanlara kavuşabilmeleri için dünyanın fiziki olarak bir değişikliğe uğratılması gerekir. Tekamüle ihtiyaç duyan ruhların sayısı hesap edilmez, gelenler ve gidenler bir akış halindedir. Doğal olarak dünya da bu akışın bir parçası olmaktadır.
Dünyayı fiziki olarak bir değişikliğe uğratmak için önce manyetik alanını değişikliğe uğratmak gerekirdi. İşte burada misafir gezegenin kuvvetli manyetik alanının gerekli olacağını yüksek vazife planları çok önceden bilmekteydiler. Bu gezegenden gelen manyetik yardımlar dünyanın manyetik alanına kısa bir süre önce ulaştı, dünyanın manyetik alanı da doğal olarak reaksiyon gösterdi. Bu reaksiyonun sonucunda da dünyanın manyetik alanının kutupları yavaş yavaş kaymaya başladı. Bu misafir gezegenin manyetik yardımı dünyanın manyetik kutuplarını nasıl kaydırıyor?
Güneş sistemi içerisinde dünyanın mevcut konumunu göz önüne getirelim. Güneşin yanında ufacık görünen dünya, kendi ekseni etrafında dönerken güneşin etrafında da dönmekte, ve bir uzaklaşıp bir yaklaşmaktadır. Fakat uzaklaşırken yoluna devam edip gitmiyor, ve yaklaşırken de güneşin içine doğru çekilip düşmüyor. Bunun böyle çekip gitmesine ne izin veren, nede yaklaşırken güneşe doğru çekilip yapışmasına izin vermeyen şey, güneş sistemini meydana getiren elemanların zamanında kurdukları manyetik alanlardır. Dünya bu devresini kapatıp yeni bir devreye başladığı zaman dünyanın güneş etrafındaki bu yolu değişmeyecektir. Kendi etrafındaki dönüşün istikameti ve hızı da değişmeyecektir, yani gece gündüz olayı ve mevsimler birbirini izleyerek devam edecektir.
Şimdi dünyaya biraz yakın bakalım. Dünya kendi etrafında dönerken güneşe göre düzgün bir şekilde durmamaktadır. Dünyanın manyetik alanının, ki dünyanın manyetik alanı içindeki parçaların manyetik alan sentezlerinden meydana gelmiş bir manyetik alandır, dünyanın manyetik alanının iki kutbu vardır. Dünya bu iki kutup noktası arasında döndüğü için, bu kutup noktaları da güneşe göre biraz yatık durduğu için, doğal olarak dünya da hafif yatmış olarak dönüyor. Bunu böyle yatık halde tutan sebep de yine güneş sisteminin manyetik alanıdır.
Misafir gezegenin kuvvetli manyetik alanı, güneş sisteminin manyetik alanıyla temas edince tüm gezegenlerin manyetik alanları da az çok etkilenir. Doğal olarak dünya da buna dahildir.
Bir süre önce dışarıdan gelen bu manyetik alan yavaş yavaş dünyanın manyetik alanı üzerine baskı yapmaya başlamış ve hafiften döndürerek kutuplarını kaydırmaya başlamıştır. Dünya şimdi yine eskisi gibi dönmeye devam ediyor fakat manyetik kutupları biraz kaymış olarak dönmeye devam ediyor. Misafir gezegen de yaklaşıyor ve onun manyetik tesirleri de yavaş yavaş artıyor.
Dünyanın manyetik kutup noktaları bu gün artık eski yerinde değildir ve yavaş yavaş kaymaya devam ediyor. Dünyanın manyetik kutuplarının kayması dünyada ne gibi sonuçlar doğuracak bir bakalım, ve devam edelim.