Özel Notlar

LK banner 2016

00:57:09
 6/05/2024

Konu, birincisi dünya hayatının gerçeği hakkında, ikincisi bu gerçeğin nasıl bilindiği hakkında. Bunlar yeni konular değil fakat bazen insan bilgiye sahip olduğu halde göz önünde olup bitenleri göremeyebiliyor, böyle bir durumda ise kendisinde olup bitenleri hiç göremeyecektir.

 

Hata yapmak veya yanılmak bilgi sahibi olmayanlar içindir ki bu da çok normal bir durumdur. Her şeyin temeli bilgiye dayanmaktadır, olumsuz olarak değerlendirilen her şey bilgisizlikten kaynaklanır fakat, bilgiye de ancak bilgiyle ulaşılır.

 

Şimdi, her bilgi bir tesir içermektedir fakat, hayatın gerçekleri hakkında bir bilgiye sahip olmak o bilginin tesirine de sahip olmak demek değildir. Bilgiye sahip olmak ve tesirlerini alıp sorumluluk duyabilmek ileri bir seviyedir. Fakat, ileri bir seviyeye geçebilmek için de geri seviyenin bilgilerinin yeniden idrak edilmesi gerekir. Eğer, bir bilgi insanı daha ileri bir seviyelere ulaştırmıyor ise o bilginin artık etkisiz olduğu veya miadını doldurmuş olduğu ortaya çıkar. Yeni bilgi ise miadını doldurmuş bir bilgiyi beslemez, her şeyin gelişmekte ve değişmekte olduğunu görüyorsunuz.

 

Bilginin tatbikatı şarttır, daha doğrusu zamanında yapılması şarttır.Bu günün bilgiye sahip olan insanı sorumlu olmayı istemektedir fakat, önüne sorunlar çıkınca bu sorunları da, sorumluluğu da başkalarına yüklemeye çalışmaktadır. Ayrıca bir insanın yaptığı her gözlemi gerçek zannetmesi hatta bunun hayatın bir kuralı olduğunu zannetmesinin de dışında, sanki tek gerçeği kendisi görüyor ve biliyormuş gibi anlatmaya çalışması da doğru bir hareket olmaz, her şeyin doğrusunu bilenlerin olduğunu biliyorsunuz.

 

Gerçekten insanlar arasında bir sevginin oluşabilmesi için herkesin vicdan sesini dinlemesi gerekir.Fakat vicdanlı olmak da her zaman bir sorumluluk ortaya çıkarmaz, sorumluluğu ortaya çıkaran idraktir. Çünkü idrakli olmak demek bilgiyle yaşamak demektir. Bu insanlar doğal olarak ancak idraklerinin seviyelerine göre çeşitli derecelerde sorumluluk duyacaklar demektir. Sorumluluk duyan idrakli insanlar vicdanlarını haklı çıkarmak veya ikna etmek gibi hareketlerde de bulunmaz, herhangi bir tartışmada maddi çıkarları da hemen öne sürmezler. Çünkü böyle basit davranışlar içerisine girdikleri zaman doğal olarak hayat akışlarının genel tekamül düzenine bağlanacağını ve kendi iradelerinin dışında başka tesirler altında sürüp gideceğini bilirler.Ayrıca bilgili bir insan sebep sonuç kanunlarına göre çalışan tesirler hakkında sadece bilgiye sahip olmakla da yetinmez, çevresine yardımcı olacak tesirlerin mekanizmasına da sahip olur.

 

Geçmiş incelendiğinde, insanlık özgür iradelerini kullanarak yeteneklerini geliştirmiştir. Bu yeteneklerden fayda elde etmeleri gerekirken maddi bir amaç haline getirilmiştir. Maddi bir amaç haline getirilince de en tehlikeli sonuç ortaya çıkmıştır. Artık olumsuz veya negatif sonuçlarla karşılaşmamak için insanın bilgi ve vicdanını aynı istikamette çalıştırıp daima idrakli olması gerekmektedir. Fakat, önce insan hangi tür tesirlerin altında kaldığını görebilmesi gerekir, görebilirse ancak idrakli olmaya başlar, idrakli olmaya başlayınca da hareketleri şuurlu olmaya başlar, ki istenen de budur.

 

Şu anda devre sonunda bulunuyoruz, devre sonu tesirlerinin özellikleri vardır. Devre sonu tesirleri her insanı aynı seviyeye getirmez. Devre sonu tesirleri her şeyi bulunduğu seviyeden bir adım öteye götürür. İnsan anlayışını ne derecede geliştirmiş ise bu tesirler olduğundan biraz daha fazla gelişir. İdraki olduğundan biraz daha genişler, vicdan dengesi olduğundan biraz daha yükselir. Vicdanı gelişmiş ise vazife bilgisinin sezgisine biraz daha yaklaşır. Bu konuları biraz açalım.

 

İnsana öz varlığından da çevresinden de sürekli tesirler gelir, insan bu iki ayrı yerden gelen tesirlerin ortasında kalır. Bu ikilik insan hayatının düalitesidir. Varlığından gelen tesirler bu dengeyi bozar, çevresinden gelen tesirler de bu dengeyi bozar. Sürekli bir denge içinde kalamaz. Çevresine, maddeye yönelirse hata yapar. Maddeyi bırakıp ruhuna yönelirse yine hata yapar. Doğal olarak insan bu iki yerden gelen tesirlerin içinde sürekli olarak dengede kalmaya çalışması gerekir.

 

Çevresinden gelen tesirlere insanların konuşmaları, düşünceleri, ve davranışları da dahil olmak üzere her şeyi içine alır. Aynı şekilde kendisi de çevresindeki diğer insanlar da dahil olmak üzere her şeye tesir ederek etkilerde bulunur. Onların dengelerini olumlu veya olumsuz yönlerde etkiler.

 

Çevrenizde gördüğünüz en küçük bir hareket, en küçük bir kıpırtı, bunlar sebebi uzaklarda olan zincirleme hareketler dahi olsa bir değer farklanması mekanizmasının çalıştığı ve bir takım bozulan değerlerin tekrar dengeye gelmekte olduğunu gösterir.

 

Yani insan, sonsuz çeşit ve derecelerdeki dengelerin değer farklanmalarından ortaya çıkan hareketlerin kendisine hitap eden bazı kısımlarını görebilir veya içinde yaşayabilir. Bu düzendeki uyumu görüp anlayabilmek için yine bilgi gerekir.

 

Eğer siz bu uyumu her şeyde görebilecek göze sahip olabilirseniz titreşiminiz yükselmiş olacağı için içinizden mutluluk eksik olmaz.

Free Hit Counter (01.01.2016)

Copyright © 2016. The Last Knowledge.
Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.