Özel Notlar

LK banner 2016

22:20:18
 5/05/2024

Şimdiye kadar yukarıdan verilen bilgiler içerisinde ölümün aslında başka bir boyuta geçiş olduğu defalarca söylenmiştir. Onun için her şeyin sonunu hatırlatan ve psikolojik olarak korkuyu arttıran bu kelimenin kullanılmaması gerekir. Ayrıca ölüm korkusunun artışı dolaylı yollardan kazaların artmasına da sebep olmaktadır. Nasıl sebep olduğunu basitçe izah edelim.

 

Varlığın beden üzerindeki kontrolünün kaldırılması olayına öldü demeyin. Aramızdan ayrıldı deyin, bedenini terk etti deyin, dünyasını değiştirdi deyin, başka bir boyuta geçti deyin, dünyadaki vazifesini tamamladı deyin, sonsuz yolculuğa çıktı deyin, spatyoma gitti deyin, sevgi planına gitti deyin, vazife planına geçti deyin ama öldü demeyin.

 

Gerçeği ifade etmeyen ve duymaktan hoşlanmadığınız bir kelimeyi başkaları için söylemek de zaten doğru olmaz. Hiç kimse sevgi planına geçmekten ve orada yaşamaktan korkmaz, hatta özlem duyar, çünkü imrenilecek bir yerdir, ama ölmekten de korkar. Bu korkunun derecesi insanın dünya hayatı hakkındaki bilgi ve idrakine göre de değişiklik gösterir. Özellikle dünya hayatının gerçek amacıyla ilgilenmemiş, kendisi ve diğer alem hakkında yeterince bilgi sahibi olmamış, kendisinin önemli gördüğü dünyanın bazı şeylerine kendisini hırsla bağlamış olan insanlar bir bilinmezlik içerisine gireceği için ölümden çok daha fazla korkacaklardır. Bu korku ayrıca insanlar tarafından özellikle desteklendiği için de genellikle psikolojiktir.

 

Elbet bedenin korunması ve yaşatılması gerekir fakat bilgisizliğin dışında bu korkunun kaynaklarından birisi de derinlerden gelir. Geçmişten gelmiştir ve içgüdüseldir, ayrıca bu durum tekamül sürecinin de bir parçasıdır. Çünkü her varlık dünyaya gelirken bir plan yapar, o planı uygulamak varlığın vazifesidir. Fakat bu plan bir bedende uygulanır, ve varlık doğal olarak bu bedeni korumak ister. Beden özgür iradeye sahiptir. Bu koruma iç güdüsel olarak ortaya çıktığı zaman ölüm korkusu da ortaya çıkar.

 

Kesinlikle hayatın amacı ve daha sonra devam edecek olan hayatlarla ilgili bilgilerin öğrenilip idrak edilmesi gerekir. Onun için, insan ne kadar bilgili olursa olsun yine de bedeni olduğu sürece bir miktar korkusu bulunacaktır, ki bu da normaldir.

 

Fakat, bilgisizlikten doğan ölüm korkusunun da bir derecesi olmalıdır. Çünkü zamanı gelip de insan bedenini bırakırken bu korku yüksek olur ise bedenin bırakılmasına engel teşkil eder. Çok büyük bir problem olur. Bu problem sadece bedenin bırakılması konusuyla da kalmaz, bedenini bıraktıktan sonra da devam eder, çünkü diğer hayata da uyum sağlayamayacağı için kendi içerisinde bir karmaşıklığa düşecektir.

 

Bu durum, o insanın yardımcı varlığı için de bir problem olur. Çünkü insan korkularını özgür iradesiyle besleyip büyüttüğü için kendi bedeninden kendisinin ayrılmasına bir engel oluşturmuştur. Onun bedeninden ayrılması da yardımcı varlığın sorumluluğu dahilindedir. Zamanı gelip de bedeninden ayrılmak istemeyeceği kesinleşmiş olan o insanı, bedeninden ayırabilmek için yardımcı varlık mecburi olarak bir takım olayları düzenlemek zorunda kalır. Yardımcı varlıklar vazife planlarının elemanlarıdır, gerekli her türlü yardımı yapmakta yetkilidirler, ve asla başarısız olamazlar. Ayrıca hepsinin birbirinden haberi vardır. Kimlerin problem çıkaracağı insanlar tarafından değil ancak yardımcı varlıklar tarafından bilinebilir.

 

Doğal olarak yardımcı varlıklar vazifelerini yapmak mecburiyetinde oldukları için, bu kimseler bireysel olarak veya topluca bir araya getirilip ani olarak bedenlerinden alınırlar. Ayrıca olayların öz bilgi kaynakları olduğunu da unutmamak gerekir.

 

Tüm olaylarda bir çok varlık işbirliği yapar, ve bu olaylar da, daha yüksek vazifeli planlar tarafından gözetilir. Bu bilgiden ise, olayların meydana gelmesine yüksek vazife planlarının izin verdiği ortaya çıkar. Bu izin olmadan hiç şey yapılamaz.

 

Eğer, insan bedenli iken ölüm ve sonrası hakkında bilgi sahibi olmuşsa, idrak ve şuurunu genişletmişse, bu bilgilerin birikimiyle kendi bedeninden nasıl ayrılması gerektiğine kendi içinden kararlar vermişse, ki bu kendi içindeki kararlar aynı zamanda bir istek demektir ve bir talep yerine de geçer, onun yardımcı varlığı da onu bedeninden ayırmak için bu tür olayları düzenlemesine ihtiyaç duymaz. Doğal olarak o insan, ayrılık zamanı geldiğinde kendi arzu ettiği gibi bedenini rahatça bırakır.

 

Bedeni kontrol eden insan varlığı bedene bağlı enerjisini kestikten sonra, onun bu enerjiyle beslenen bedenin diğer hücre varlıkları da kısa sürede dağılır. İnsan varlığının insan bedenini beyin hücrelerinin varlıklarına hakim olarak idare ettiğini biliyorsunuz. İnsan varlığı bu hücre varlıklarını geri çekmeye başladığı zaman, bu çekilme hızına bağlı olarak beden fonksiyonları yavaş yavaş devre dışı kalır. Tamamen çekilince de beden hareketsiz kalır, yani varlık bedeni tamamen terk etmiş olur. Ölüm korkusunun tek çaresi bilgilenmektir. Bilgi edinmenize sebep olmaları için bir yakınınızın aranızdan çekip gitmesini beklememelisiniz.

 

Normal dünya hayatının şartları diğer alemin anlaşılmasına izin vermez. Onun için mümkün olduğu kadar çok bilgi edinmek ve hatta gerekiyorsa pratik uygulamalar da yapmak gerekir. Ayrıca bilgi edinmenin haricinde pratik uygulamalar yapmak da korkuları azaltıp uyumu sağlar. Bu pratik uygulamalar meditasyon yapmak gibi, transa geçmek gibi ruh beden bağlarını gevşetecek olan her çeşit çalışmadır.

 

Her şeyin bir titreşim halinde olduğunu bilen bir insan, bir titreşim halinden daha yüksek bir titreşim haline geçilmesine ölüm demez, geçenlere de öldü demez.

Free Hit Counter (01.01.2016)

Copyright © 2016. The Last Knowledge.
Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.