Notlar

LK banner 2016

22:17:15
 4/05/2024

         Dünyaya verilen son bilgilere göre, maddelerde görünen fakat maddelere ait olmayan tüm ifadeler kainat üstüne ait durumlardan kaynaklanmaktadır. Bu konunun önce yüksek açıdan genel bir değerlendirmesini kısaca yapalım.

         Bir kainat, sonsuz kainatların ve sonsuz ruhların üzerinde bulunan asli prensibe ait yüksek kader ve yüksek zaman prensipleriyle meydana getirilmiştir. Yüksek kader prensibinin bu kainattaki görünen durumu sonsuz mekanlar ve dolayısıyla tüm kainat maddeleri olmaktadır. Yüksek zaman prensibi ise sonsuz mekanların meydana getirdiği kainatın zamanını ifade etmektedir. Bu kainat zamanına asli zaman denmiştir.

         Dünya da dahil, alemler ve kendilerini meydana getiren maddeleriyle birlikte, yani mekanları meydana getiren kader prensibi ve bu prensiple birlikte hareket eden zaman prensibi bir akış halindedirler. Yani kainat meydana getirildiği gibi sabit bir yerde durmamaktadır.

         Asli prensip, ruhların tekamül ihtiyaçlarını karşılamak için, bu ihtiyaçları yüksek prensipleriyle meydana getirdiği kainatın amorf maddeleri üzerine tesirler halinde yansıtmaktadır. Burada dikkat etmek gerekir, asli prensip, ruhlar ve ruhların tekamül ihtiyaçları kainatlar üzerinde bulunmaktadır.

         Asli prensip, ruhların bu tekamül ihtiyaçlarını kainatın amorf maddeleri üzerine yansıttığı zaman, ruhlara ait bilinmeyen kainat üstü durumlar, kainatlar üzerinden bir kainat içerisine sokulmuş olmaktadır. Ruhlar ise kendilerinden yansıyan bu ihtiyaç tesirleriyle kendilerinden uzak olan amorf madde parçalarını yakalayıp öylece bağlı kalmaktadırlar.

         Fakat, bu durum gerçekleşince ünite de tesirleriyle ruhun bağlı olduğu bu amorf maddelere bağlanmakta ve basit bir atomun meydana gelmesine sebep olmaktadırlar. Ruhun tekamül ihtiyaçları olmasa idi ne bir atom ve ne de bu atomlardan meydana getirilmiş bir kainat mevcut olmayacaktı. Ünite, bu kainata ait tekamül ihtiyaçlarını tamamlamış olan ruhlara bağlı varlıkların meydana getirdiği kainatın en son ve en yüksek bir idrak vahdetidir.

         Dolayısıyla, ruhların tesirleriyle öylece bağlı kaldığı amorf maddelere kendilerinin de tesirler göndererek bağlanması, bu tesirlerle ne yapılması gerektiğini kesin ve açık olarak bildiklerini göstermektedir. Onun için, ruhun öylece bağlı kaldığı amorf madde parçasını, yani ilk meydana gelen basit atomu kendi gönderdikleri tesirleriyle planlı bir şekilde geliştirmeye başlamaktadırlar. Yani atomların içerisindeki hareketler rastgele meydana getirilmemektedir.

         Bu atomlarda meydana getirilen düzenli ve programlı hareketler kainatlar üzerinde bulunan ruha bağlı olduğu kanaldan geri yansımakta ve ruhta bilinmeyen bir kabiliyeti uyandırmaktadır. Bu kabiliyete içgüdü denmiştir.

         Ünite, atomu geliştirip ruhtaki bu içgüdüyü uyandırınca, ruhun tesirleriyle öylece bağlı kaldığı amorf madde parçasından, ki bu parçalar geliştirilirken etrafına partiküller yaymakta ve bu partiküller de yarı süptil ve süptil alemlerin maddelerini meydana getirmektedirler, ruhun tesirleriyle öylece bağlı kaldığı amorf madde parçasından yani zengin hale gelmiş atomdan bağını keserek süptil maddelerden meydana getirmiş oldukları bir süptil madde topluluğuna bağlamaktadırlar.

          Fakat, bu süptil madde topluluğunu meydana getiren atomlardan içinde bulunduğumuz hidrojen alemi meydana getirilmiştir. Ruhun tesirleri bu atomdan koparılıp süptil madde topluluğuna bağlanınca, ruhun tesirleri hidrojen aleminden de uzaklaştırılmış olmaktadır. Hidrojen aleminden de uzaklaştırılınca, hidrojen aleminin zaman ve mekanından da uzaklaştırılmış olmaktadır.

         Kısaca ünite, kainatlar üzerinde bulunan ruha ait bir kabiliyeti atomda meydana getirdiği düzenli hareketlerle uyandırmış, bu kabiliyeti en iyi şekilde ifade edebilecek olan süptil madde topluluğunu meydana getirmiş, ve ruhun tesirlerini bu süptil madde topluluğunun topladıkları bir kısmına bağlayarak ruhu kainattaki tekamül yolculuğuna hazırlamış olmaktadır.

         Buradan itibaren bu süptil madde topluluğuna, yani varlığa kainat içerisindeki vazifeli varlıklardan yardım tesirleri gelmeye başlamakta ve ruhun hidrojen alemindeki tekamül yolculuğu da bu andan itibaren başlamaktadır.

         Her varlık, bir kainat maddesi ve bir topluluktur. Süptil madde topluluğundan meydana getirilmiş her varlık, kainatlar üzerinde bulunan bir ruhu temsil etmektedir. Bu varlıkların kendi kendilerine karar verme veya hareket etme gibi bir özellikleri yoktur. Ruhun tesirleri kesilecek olursa bu varlığın enerji halini almış maddeleri birden çözülecek ve dağılacaktır.

         Dolayısıyla, bu enerji topluluğu yani varlıklar, kendilerine hakim olan kainat üstü tesirler altında kalarak hareket ederler ve bu tesirlerin taşıdığı bilinmeyen davranışları tam olarak ifade etme yeteneğine sahiptirler. Doğal olarak buradaki hareketler varlığa ifadeleri ise ruha ait olacaktır.

Free Hit Counter (01.01.2016)

Copyright © 2016. The Last Knowledge.
Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.