Olay kavramının ne olduğu, son verilen bilgilere sahip olanlar tarafından az çok bilinmektedir. Her gün yaşanan olayların aslında ne olduğunu, son verilen bilgilere göre kısaca izah etmeye çalışalım.
Kainatta her şey maddedir, meydana gelen bütün olaylar; maddelerin bir takım şekillere girmeleri, şekil almaları, şekil değiştirmeleri veya bozulmaları gibi meydana gelen tüm hareketleri, birbirinin sebebi ve sonucu şeklinde ve birbirine bağlı olarak meydana gelmektedir.
Hiçbir olay tek başına meydana gelmeyip doğrudan veya dolaylı olarak diğer olaylara bağlı bulunmaktadır. Yani kainatın bütün parçaları birbirine bağlanmış ve bu bağlandığı noktaların her biri bir sebep ve diğeri de bir sonuç şeklinde ortaya çıkmıştır.
Dünya bilgilerinin ve dolayısıyla öz bilgilerin elde edilip tekamülün sağlanabilmesi için, gerekli olan tek materyalin olaylar olduğu söylenmiştir. Bedenli varlıklar gelişebilmek için beden dışındaki diğer beden ve maddelerle alış verişlerde bulunmak zorundadırlar. Onların bu alış verişlerden bir sürü olaylar meydana gelmektedir.
Bütün bu olaylar, her varlığın tekamül ihtiyacına cevap verecek şekilde ve ona yardımcı olsun diye hesaplı olarak meydana getirilmektedir. Bu olaylar insanların idrak edemediği, öz varlığın öz bilgilerinin meydana gelmesine sebep olmaktadırlar.
İnsan şuuru, dünyanın olaylarıyla doğrudan doğruya karşılaşıp yeni bilgi materyallerini toplamaktadır. Fakat iyi veya kötü bütün olaylar, insanların kimisini mutlu ederken kimisini huzursuz etmektedir. Yani bu olayların zıt kutupları, karşıt kutupları bu olayların içine gömülmüş insanlar için bir yanlışlık veya bir düzensizlik olarak görünmektedir.
Vazifeli varlıklar, insan varlıklarının dünya plan ve programlarını başarı ile bitirsinler diye bir sürü olayları karşılarına çıkarmaktadırlar. Bu olaylar yüksek prensiplere bağlı olarak meydana getirilmektedir. Fakat bunların asılları ve fonksiyonları hakkında insanların bilgileri olmadığı için; bu olaylar bir musibet, bir bela, bir felaket, kısaca istenmeyen durumlar olarak yorumlanmaktadır.
Olaylar, sebep-sonuç kanuna göre meydana gelmektedir. Bozuk düzen diye bir şey olmaz. Bu olayların sebep ve sonuçlarına göre sıralanması bir çok varlığın planını hatta toplumsal planları ilgilendirdiği için, olaylardan meydana getirilmiş büyük bir düzen doğrudan doğruya yüksek vazifeli varlıkların gözetimi altında meydana getirilmektedir.
Her olay tesirlerle meydana getirilmektedir. ‘Bir olay olmuş’ demek; gönderilen tesirlerin taşıdıkları amaçlara göre düalite prensibi ve değer farklanması mekanizmasını kullanarak, çeşitli maddelerin hal ve şekillerini, çeşitli şekillerde değiştirerek, çeşitli olayları meydana getirmiş olması demektir.
Dünyada meydana gelen olayların öz bilgisini alıp ruha gönderen varlık, ruhun o anki tekamülünü sağladıktan sonra, ruh bu tekamülünün devamı için ihtiyaç duyduğu yeni olayların yeni öz bilgilerini varlığından ister. Varlık da dünyada bağlı olduğu bedeniyle diğer bedenlere ve maddelere etki ederek istenen yeni olayları meydana getirir. Bu olayları ruha yansıtan varlığın idraki de, bu faaliyetlerinin sonucunda gelişmiş olmaktadır.
Ruhun yeni isteği karşısında kalan varlık, bedenini kullanarak dünyada iyilik veya kötülük kavramını doğuran bir sürü hareketler yapar. Ve, bu hareketlerin her birinin sonuçları yeni olayların meydana gelmesine sebep olur.
Kısaca olaylar, vicdanların denge seviyelerini yükseltmek için vazifeli yardımcı varlıklar tarafından insanların karşılarına çıkartılır. Onlar da bu olaylardan doğan zorlukların tesiri altında kalarak kıyas bilgilerini geliştirirler ve bu kıyas bilgilerinin sonuçları öz bilgi materyallerini meydana getirir.
Yani, her biri birer tekamül materyali olan olaylar, aslında ruhun tekamülü için gerekli olan malzemeleri meydana getiren unsurlar olmakta ve bunlar da vazifeli varlıkların yardımlarıyla meydana getirilmektedir.