Notlar

LK banner 2016

14:05:50
 27/04/2024

İki insan arasındaki tartışmanın kendisi nedir? Mekanizması nasıl çalışır? Bir çok prensip ve mekanizmalar bu hareketlere dahil olduğu için mümkün olduğu kadar basitçe izah etmeye çalışalım. Fakat, önce temel bilgi ve prensipler hakkında birkaç şey söyleyelim.


İnsan varlığının var olma sebebi, kutsal olan ruhun tekamülünü tamamlamasına araç olmaktır. Ruhun tekamülü aktif faaliyetlerle tamamlanır. Fakat bu faaliyetlerin bir hazırlık safhası vardır. Varlık, dünyada bir bedene bağlanıp bu hazırlık safhasını bir takım prensip ve mekanizmalarla tamamlamaktadır. 


Bu prensip ve mekanizmaların en başında maddelere ait düalite prensibi ve değer farklanması mekanizması gelmektedir. Kainatta her şey madde olduğu için, bu prensip ve mekanizmalar maddenin her türlü varyasyonunda çalışmaktadır. Yani düalite prensibi sadece bu dünyaya veya bu aleme ait bir prensip değildir. 


Varlık, istediği amacına ulaşabilmek için kendisini hazırlayan ve geliştiren vicdan mekanizmasını kullanmaktadır. Vicdan mekanizması da düaliteye sahiptir ve düalite prensibi ve değer farklanması mekanizmasıyla birlikte çalışır.

Dünyadaki insan şuurunun karşılaştığı düalitelere sahip değerler, yani iyi veya kötü olaylar, vicdan mekanizmasının düalitelerinin birinde yer alırlar. Bu düalitelere sahip değerler, değer farklanması mekanizması ile vicdan düalitelerinde bulunan mevcut değerleri artırarak veya eksilterek varlığın idrak derecesini artırır veya azaltır. İdrakin artması veya azalması, varlığı hedefine yaklaştırır veya uzaklaştırır. 


Varlığın idrakini artıran vicdan değerlerinin azalmasına ve dolayısıyla varlığın geri kalmasına izin verilmez. Varlık, otomatik olarak aldığı dış yardımlarla hazırlığını yapmaya ve hedefine doğru yine yürümeye devam eder. 


Şimdi, dünyadaki bir bedene hakim olan varlık, o bedeni kullanarak beden dışı maddelere etki etmekte ve ihtiyacı olan kaba bilgileri toplamaktadır. Bedende veya beden dışında meydana gelen hareketlerin tümü, yardımcı mekanizmalarla birlikte düalite prensibi ve değer farklanması mekanizmasıyla meydana getirilmektedir. 

Yani iki insanın birbiriyle konuşması, sohbet etmesi, tartışması, bir takım değer akışlarının hareketleri olup bunların tümü, bir insanın idrak ve irade hürriyetiyle düalite prensibi ve değer farklanması mekanizmasını kullandığını gösterir. 


Düalitenin bulunmadığı hiçbir şey ve yer yoktur. Değer farklanması mekanizması çalışmadan hiçbir hareket meydana gelemez. Buna, doğada meydana gelen hareketler de, dışarıda çalışan su motoru da, odada yanan lamba da, insan kafasında ortaya çıkan düşünceler de dahildir. 


Düşüncelerin düalitelere sahip fikir toplulukları olduğunu daha evvel söylemiştik. Fikir hareketleri olmadan düşünceler meydana gelmez. Fikirlerin zıt kutupları olunca meydana getirdikleri sentezden düşüncelerin de zıt kutupları olan hareketler olduğu ortaya çıkar. 


Nerede bir zıtlık varsa orada bir değer farklanması mekanizmasıyla meydana gelecek olan bir hareket potansiyeli var demektir. Tüm düaliteler ta ilk atoma kadar denge halinde bulunurlar. Bu dengelere sahip düalitelerden birine eklenen değerlerle ikinci bir mekanizma çalışıp hareketler meydana gelir. İki ayrı insanın düşüncelerinde meydana gelen zıtlık konusunu biraz açalım. 


İki insanın sahip olduğu iki karşıt düşüncenin değerleri de farklıdır. Bu düşünceler bir düaliteye sahip olup değer farklanması mekanizmasıyla değer akışlarını başlatıp bir hareketi meydana getirecek potansiyele de sahiptirler. 


Bir hareketin meydana gelmesi için iki farklı değerin bir arada bulunması gerekir. Yani zıt düşüncelere sahip iki insanın birbirini bulması veya karşı karşıya gelip temas kurması gerekir. Bu iki insan kendilerine gönderilen çeşitli fikirlerle meydana getirilen zıt düşünceleri de benimsemiş olmaları gerekir. Yani bu iki insan, vicdan değerlerine ve idrak genişliğine uygun zıt düşüncelerin kendi malları olduğunu zannedip onlara sahip çıkmaları gerekir. 


Her insanın kendi malına sahip çıkması ve koruması onun doğal bir hakkıdır. Bu iki insanın sezgileri biraz gelişmiş ise karşısındaki insanın düşüncelerinin kendi düşüncelerine yakın mı veya zıt mı olduğunu da sezer. İnsanların sezgileri bu derecede gelişmiş durumdadır. Bu sezgilere göre de bir ruh hali içine girip ona göre bir tavır alır. Yani bu iki insan şuuru, birbirine karşı tavır almış olarak karşı karşıya gelir. Artık düalite prensibinin değer farklanması mekanizması çalışmaya hazırdır. 


Burada düaliteyi meydana getirenler zıt düşüncelerdir. Fakat bunlar birbirinden ayrıdır. Bir düşüncenin değerlerini karşı tarafa taşıyacak araçlar gerekir. Bu araçlar bedenin birer organı olan göz, kulak, ağız, solduğumuz hava, telsiz telefon veya işaretler gibi tüm iletişim araçlarıdır. Bir düşüncenin değerleri sese kelimelere cümlelere yüklenerek tesirler halinde uzakta bulunan zıt kutba doğru akmaya başlar. Bu, bir varlığın dünyada bir bedeni kullanarak beden dışı maddelere etki etmesi ve ihtiyacı olan kaba bilgileri toplaması demektir.


Herkes malına nasıl sahip çıkıp koruyorsa düşüncelerine de sahip çıkıp koruyacaktır. Vicdan denge halinde iken huzur vardır. Bu huzuru korumak için vicdan unsurlarının değerlerinin artması veya azalması istenmez. Fakat bu iki insanın bir araya gelip temas kurması iki zıt değerin bir arada bulunması demektir. Tesirleşme doğal olarak başlar. Zıt düşünce sahibi vicdanına uygun düşünce değerlerlerini korumaya çalışır. Fakat her ne kadar huzuru korumak için vicdana uygun düşünce değerleri korunmaya çalışılsa da değer farklanması mekanizmasıyla fazla değerler az değerlere tesirler halinde doğal olarak akar. Bu asla değiştirilemeyen bir prensip ve bir kuraldır.


Bu hareketlerin dışarıdan görünüşü iki insanın birbiriyle tartışması olarak ortaya çıkar. Bu iki insan birbirinden uzaklaşırsa tesir akışı kesilir. Bağlantı uzak ve koparsa tesir akışı kesilir. Bu durumda denge meydana gelmez ve değerler yarı akmış olarak öylece kalır. Eğer bu iki insan tekrar karşılaşırsa tesir akışı kaldığı yerden yine doğal olarak akmaya devam eder, veya yeni baştan başlar. Ta ki değerler eşitlenip bir dengeye gelene kadar tesir akışları, yani tartışmalar devam eder. 


İki karşıt düşüncenin düalite prensibinin değer farklanması mekanizmasıyla dengelenmesi, dış görünüşte iki kişi arasındaki bir tartışmanın sona ermesi ve bir uyumun sağlanması olarak ortaya çıkar. Yani değeri farklı olan düşünce sahibi bir insanın, vicdan denge seviyesi karşı taraftan değerler alarak kendi içinde değer farklanması mekanizmasıyla yükselmekte, ve kendi idrak genişliği karşısındaki insanın idrak genişliğine ulaşarak idrakler arasında bir denge kurulmaktadır. İdraklerin genişlemesinin varlığı hedefine yaklaştırdığını söylemiştik.


Şimdi, bu zıt düşünceler mevcut olduğu sürece, bu tartışma potansiyeli de her zaman var olacaktır. Zıt düşüncelere sahip olanlardan birinin veya hepsinin ortadan kaldırılması, vicdan mekanizmasıyla olaylardan faydalanarak idrakini geliştiren varlığın gelişim imkanlarını ortadan kaldıramaz. 


Her varlığın bir yardımcı varlığı bulunmaktadır. Bir varlığın gelişiminden sorumlu olan yardımcı varlık, eşit değerlerdeki düşünce sahiplerine zıt değerde tesirler göndererek, yani fikirler göndererek yine düşünceler arasında zıtlık meydana getirirler. Fakat bu düşünceler biraz daha yüksek değerlere sahip olur ve varlıkların idraklerini geliştirme imkanlarını daima yaratırlar. Bu değer akışlarının idraki nasıl geliştirdiğinden de biraz bahsedelim.


Dinleyerek, okuyarak, sezerek, veya dışarıdan gönderilen yüksek değerler, insanda bir duygu olarak ortaya çıkan vicdan düalitesinin olumlu tarafında yer alırlar. Bu değerler insanın vicdansız dediğimiz aksi tarafında yer almazlar. Her insanda vicdan düalitelerinin unsurları denge halindedir. 


Vicdanın olumlu tarafına bir değer eklenince denge bozulur. Olumsuz tarafına bir değer eklenince de bozulur. Olumlu tarafına yüksek değerler eklenir. Olumsuz tarafına da alçak değerler eklenir. Alçak değerler, gurur, kibir, kıskançlık, gibi hareketlerle kazanılan değerlerdir. Bu değerler vicdanın olumsuz tarafına eklenince orada kendisine benzeyen unsurların değerlerini de artırır. Vicdanın dengesi bozulur. 


Değer farklanması mekanizması burada çalıştığı zaman yüksek değerlerin geldiği olumlu tarafla dengelenmez. Bir evvelki denge seviyesinin olumlu tarafıyla dengelenir. Sonuçta vicdan denge seviyesi aşağıya inmiş olur. İdrak genişleyeceği yerde daralır. Huzursuzluk ve sıkıntı artar. Eğer bu değerleri bir insan özgür idrak ve iradesiyle artırırsa onun yardımcı varlığı müdahale eder. Doğal olarak rahat olan hayat şartlarını da değiştirir.


Eğer, vicdanın olumlu tarafına bir değer eklenirse denge yine bozulur. Değer farklanması mekanizmasıyla yine dengeye gelir. Fakat eklenen değer iki taraf arasında paylaşılmış olduğu için, yani eklenen değerler zıt unsurların değerlerine de aktığı için iki tarafın değerlerini de artırmış olur. Sonuçta vicdan denge seviyesi de yükselmiş olur. 


Vicdan denge seviyesini idrak ayarladığı için, bu dengenin yükselmesi idrak değerlerini de yükseltir, ve insanın idraki genişlemiş olur. Görünürde tartışmayla başlayan bir olay, dolaylı yollardan varlığın idrakini geliştirip onu hedefine yaklaştırmış olur. 


Tartışmalar insanların idraklerini endirekt yollardan da geliştirmektedir. Bu tartışmaları izleyen bir insan, zıt düşüncelerden hangisinin değeri kendi düşünce değerlerine yakın ise sempati kanununa uygun olarak o tarafa doğru çekilir, ve taraf tutar. Yani o da, şuur dışında birikmiş olan kıyas bilgilerinden sızan fikirlerle meydana gelen düşüncesini, karşısında duran iki zıt düşüncenin karşılıklı değer akışlarıyla karşılaştırır. Birden çok düşüncelerin değerleriyle de karşılaştırabilir. 


Bu karşılaştırma sonucu elde ettiği bilgiler vicdan mekanizmasının kabaca yaptığı bir değerlendirmeden sonra kendi şuur dışı bilgilerinin üzerine eklenir. Bu bilgiler, o insan varlığının idrakini artıracak olan potansiyel değerlerdir. 


İdraki geniş olan daha başka bir kişi bu tartışmayı izliyor ise taraf tutmaz. Vicdan denge seviyesi çok yukarılardadır. Tartışan iki kişinin en yüksek vicdani değerleri onun vicdan düalitesinin olumsuz tarafında yer alan unsurlardır. Yani onun idraki, o tartışmalardan elde edilecek kazançları çoktan almış, vicdan denge seviyesini yükseltmiş, ve idrak değerlerini artırmıştır. 


Bu insan, taraf tutan o üçüncü kişinin endirekt yollardan nasıl faydalanıp idrakini geliştirdiğini görür ve bilir. Onun kıyas bilgileri çok daha yüksek değerlere sahiptir. O da bu olayın ve izleyenlerin bilgisini vicdan süzgecinden kabaca geçirip kendi şuur dışına kaydeder. Fakat bu son insan, endirekt yoldan nasıl fayda sağlayıp idrakini artırdığını onu izleyen çok daha geniş başka bir idraki geliştirmek için malzeme kaynağı olabileceğini aklına getirmez, veya getirmek istemez. 


Vicdan mekanizmasını kullanan idrak, vicdan unsurlarının değerlerini maksimum düzeyde yükseltene kadar devam eder. Bu değerlerin yükselmesiyle dünyada her şey bu idrakin kapsamı içinde kalır. Yani o insanın idraki hiçbir şeyde ayırım yapmadan her türlü değer kaynaklarını ve akışlarını olduğu gibi kucaklar. Bu durum, o insan varlığının artık dünya okulunu bitirmeye aday olduğunu gösterir. 


Kısaca, zıt düşünceler var olduğu sürece ki var olacaklardır, dış görünüşte insanlar arasındaki olumlu veya olumsuz görünen konuşmalar veya tartışmalar da her zaman devam edecektir. Arka planda ise, onların hiç görmediği ve bilmediği bir şekilde öz varlıkları, sessizce ihtiyaçları olan kaba materyalleri toplayıp biriktirmeye ve her hayat yolunun sonunda olduğu gibi kazandıklarıyla idraklerini geliştirmeye ve hedeflerine doğru yürümeye devam edeceklerdir. 


Elbette idrakin değerler alarak genişlemesi ve zıt düşüncelerin değerlerinin artması, bu değerlerin değer farklanması mekanizması ile dengeye gelme hareketleri dış görünüşte daha saygılı ve nazik geçen konuşmalar ve daha kolay meydana gelen uyumlar olarak ortaya çıkacaktır.

Free Hit Counter (01.01.2016)

Copyright © 2016. The Last Knowledge.
Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.