Çalışma Notları

LK banner 2016

18:20:17
 26/04/2024

‘Madde ile sen, her şeyle hiç olan ve her şeyin ahengine uyabilen sen, o ahenkten olacağın anı özle.’ Bu basit görünen cümlenin manası, kainat ahenginin sezgisini vermektedir. Bu konuda birkaç şey söylememe izin verin.

 

Her şeyiyle bir bütünlük arzettiği için kainatın kendisi olduğu gibi bir ahenktir, dolayısıyla kainat içinde bulunan hiçbir şey bu uyum ve ahengin dışında kalamaz. Bu ahenge nokta bile olmayan dünya gezegeni de dahildir.

 

Dünyada ansızın meydana gelen ve hoş olmayan, çirkin veya yanlış görünen her şey bu ahenge dahildir. Etraflarını dikkatlice ve objektif olarak inceleyenler bunların arasında ahenk ve uyum da görebilir fakat, daha çok yanlış ve uyumsuz görünen durumların ilahi planın kurallarıyla dünyanın kainat ahengine nasıl bağlandıklarını görmeye ve sezmeye çalışmak gerekir. Elbette bu ahengi fark etmek ve görmek, her şeyin asli yapısının ne olduğunu ve nasıl fonksiyon gösterdiği hakkındaki bilgileri hatırlamakla olur.

 

Dünyada her şeyin aslının hareketler ve olaylardan ibaret olduğunu biliyorsunuz. Bu hareketler ve olaylar, sebep sonuç kanunlarıyla birbirlerine zincirleme olarak bağlanmış ve bir yığın, bir bütün oluşturmuşlardır. Dünyadaki ahengin meydana getirdiği bütünlüğü, her şeyin en küçüğünden en büyüğüne kadar bir uyum içinde nasıl birbirine bağlı olarak faaliyet gösterdiğini çok uzaklara gitmeden biraz dikkat edince sezebilirsiniz. Her olayda ve durumda büyük bir ahenk içinde meydana gelen her şey, dünyanın genel ahenginin küçük birer görünümüdür. Nerede bir  hareket varsa orada mutlaka bir düzen ve ahenk bulunur.

 

Bu, bir amacı olan düzen ve ahenk, dünyanın, galaksinin, evrenin, kainatın, düzeni ve fonksiyonundan ayrı bir düzene ve fonksiyona sahip değildir. Kainatın genel tekamül akışı içinde, dünyadaki bu düzen ve ahenk, dünya varlıklarına sonsuz imkan kaynakları sağlayarak her türlü ihtiyaçlarının karşılanması için yüksek planlar tarafından planlı olarak meydana getirilmiştir. Bu ihtiyaçlar, kainatın ahengini kuran ve saran tesir ağlarıyla yerine getirilir. Varlıklar, otomatik olarak veya, yarı idrakli yada idrakli olarak ihtiyaçlarına göre yaptıkları tatbikatları, kainat ahengine katılmış sonsuz sayıdaki vazifeli varlıkların yardımları ve kontrolleri altında yaparlar.

 

Dünyada tatsız görünen olaylar veya yanlış işler, insanların anlayış kapasitelerinin üzerinde bir plan ve programla meydana getirilir. Bu tatsız görünen olaylar o insanların faydalarına olan ve aslında özvarlıklarının ihtiyaç duydukları hareketlerdir. İnsanlar sahip olduklarını bir anda kaybedebilir, veya sevdikleri insanlar bir dakikada dünyadan ayrılabilir, kaza geçirebilir veya hasta olabilir. Doğal karşılanması gereken ve ayrıntılarına kadar planlanmış olan bu olayların aslının ne olduğunu bilmeyenler bunları bela olarak görür.

 

İnsanların olumsuz gördükleri ve özvarlıklarının da ihtiyaç duydukları olayların tatbikatlarını insanlar yaparken, kendilerine insanlık mertebesine ulaştıkları için tanınan özgür iradeden dolayı hangi yönde gayret göstereceklerini ve nasıl davranacaklarını tahmin etmek imkansızdır. Eğer siz, bir insana, sebep sonuç bağlantılarını tahmin ederek gelecekte başınıza şunlar şunlar gelecek dediğiniz zaman, onun özgür iradesini hiçe saymış olursunuz. Burada kastedilen doğru yola bir davetiye veya bir nasihat değildir.

 

İnsanların duyguları, düşünceleri, fikirleri, dünyada madde sayılmayan ve insanların yaşadığı her şeyin, inceliği ve akışkanlığı gittikçe artan maddelerin hareketleri olduğunu biliyorsunuz. Özvarlık dünya bedenini ruhun ihtiyaçlarına göre kullanır, aynı zamanda bedenin de dünyada bulaştığı tüm olayları ve her türlü ilişkileri insanın anlamadığı bir titreşim halinde ruha aktarır.

 

Bu durumda insan iki tesir altında, hem öz varlığından gelen hem de dünyadaki çevresinden gelen karışık tesirlerin şuuru içinde bulunur. Şuur ise, insanların beyin hücrelerinin oluşturmuş olduğu manyetik alanlarının tümüne birden özvarlıklarının direkt bağlantılarından yansıyan kısımlardır.

 

Bir özvarlığın, ve o özvarlığa bağlı olan bedenin maddelerle olan hareketleri ve bu hareketlerin şekilleri, o varlığın gelişmişlik düzeyi hakkında ipuçları verir. Eğer, bu gelişmişlik düzeyi özvarlığın olduğu taraftan değerlendirilecek olursa, insanların bu alemle ilgili tatbikatlarının sonuna geldiği ve bitirdiği ortaya çıkar. Çünkü insanların bir realite içinde yaşadığı olayları, özvarlık beyninden kontrol ettiği insanın anlayışı dışında değerlendirir. Bu iki anlayış şekli tamamen farklıdır, zıt değildir, tamamen farklıdır. Onun için, bu başarıdan dolayı kainat ahengine katılmanın sezgisi, ve bu sezginin bedene yansıyan tesiri, insandaki mutluluk arayışı ve eksikliği duygusu olarak, veya tatminsizlik duygusu olarak dünya hayatına yansır. Bu yaşam şekilleri görünmeyen hayattaki büyük değişimin dünyadaki ifadesidir.

 

Artık, dünya hayatında yaşanan ve yaşanacak olaylarda bir yanlışlık bulunmaz, tam tersine, seçimi özgür iradeye bırakılmış, akış halinde olan, kusursuz ve düzenli bir uyum ve bir ahengin varlığı ortaya çıkar. Bu ahenge, dünyanın kendini yenilemeye hazırlanması demek olan doğa olayları da dahildir. Fakat dünyadaki bütünsel ahenk, insanların gelişmişlik düzeyinin yüksekliği oranında sezilebilir ve bu yüksek düzey de, insanların kendi vicdanlarını rehber yapmalarıyla ve vazife planı sezgisini geliştirecek tatbikatlar içerisine girmeleriyle elde edilir.

 

Özvarlığın istediği ve sezdiği yüksek alem ise, insanlık aleminin üzerinde bulunan ve insanlara şimdilik idrak darlığından dolayı yabancı gelen, kainatın büyük ahengine katılma planıdır. Gerçekte ise bu istek, özvarlığın gerçek sahibi olan ruhunun isteğidir. Kainat ahengine katılmış vazife planlarını ve vazifeli varlıkları az sayıda ve belirli varlık grubu olarak da düşünmeyin. Kainatın büyük ahengine, bu alemde bulunan adı konulmamış sayısız nebülözün, sayısız galaksinin, sayısız güneş sisteminin, sayısız gelişmiş gezegenlerinden sayısız özvarlıklar her an geçiş yapmaktadır. Vazife idraki ve sorumluluğu gelişmiş tüm varlıklar madde alemlerinden geçerlerken, hiç bir alemi kendilerine kalıcı bir vatan yapmadan, ve duraksamadan yollarına devam ederler.

 

Ruhun kainata girdiği andan itibaren, ruh kainata girmez, ruhun kainata nasıl girdiğini biliyorsunuz, ruhun kainata girdiği andan itibaren, sonsuz geçen zamanlardan sonra çok kıymetli olan aracına, özvarlığına kavuşmayı hak etmiştir. Yine sonsuz geçen zamanlardan sonra, özvarlığını kullanarak bu alemin bu zamanı ve mekanı içinde, insanlık alemine ve insanlık alemininde son sınırına ulaşmıştır. İşte o gün bu gündür. Bundan sonra ise, insanlık alemini de bitirip daha yüksek bir aleme geçecektir. Şimdi ise, insanlık alemine ait son prosedürleri yerine getirmektedir. Biliyormusunuz, bunları yapan sizin görünmeyen tarafınızdır.

Ezelden beri bu güne kadar özvarlığa yol gösterip yardımcı olan hep vazife planı varlıkları olmuştur. Bir varlığa yol gösterip yardımcı olmak, onun ilahi olan ve gerçek sahibi olan ruha yardımcı olmak demektir. Kademe kademe yükselen vazifeli varlıklar, insanlar farkında olmasa bile hala insanlık alemine rehberlik edip yardımcı olmaya devam ediyorlar. Onların yardımı, rehberliği, himayesi, sevgisi olmadan ne bu günlere gelinirdi ne de insanlık alemi olurdu. Bir varlığın neye ihtiyacı olduğunu, bağlı olduğu bedenin neye ihtiyacı olduğunu, o varlıktan ve o insandan çok daha iyisini vazife planları varlıkları bilir.

 

Bu vazifeli varlıklar vazife planına nasıl geçti, onları kim tayin etti, veya kim atadı? Hiç kimse. Hiç kimse bir varlığı vazife planına geçmesi için zorlamaz, emir vermez. Onlar da sizin gibi bir insandı ve insanlık alemini bitirdi. Bu dünyadan veya başka bir galaksiden, bu önemli değil. Önemli olan kainat ahengine katılmış olmasıdır. Siz de vazife planına geçmek zorunda değilsiniz. Bir cennet olan sevgi planında kalmayı tercih edebilirsiniz. Burası size daha sıcak gelir. Fakat, idrakiniz genişledikçe, neyin ne olduğunu anlamaya başlayınca, ruha hizmet etme isteği içinizden gelmeye başlar. Bu istek, bencilliğin her türlüsünü eritir. Sorumluluk hissedersiniz. Kendinizi feda edersiniz. Sonunda vazife planına geçmeyi siz kendiniz talep edersiniz. Kainatın büyük ahengine katılmayı, ruhların asli görevlerini yerine getirmelerinin şart olduğunu, kutsal bir yolda olmayı. İşte o zaman, vazifeli varlıklar yine yardım ederler, ve bu isteğinizi yerine getirirler, ve size ençok sevdiğiniz ve istediğiniz bir vazifeyi verirler. Artık bu vazife yapılırken sevginin ötesine geçer.

 

Sevdiklerinizle birlikte, birbirinizle kaynaşmış bir şekilde, bu aleme hiç benzemeyen, işletim sistemi tamamen farklı, hayal edemeyeceğiniz çok büyük bir ahenge bir sadakat içinde katılmış olursunuz. Dönüp geriye bakarsanız, şükredersiniz. Kainat ahengini kucaklama isteği içinizde bir özlem olarak büyür. Sonsuz zamanlar sonunda bu özlem de gerçekleşir. İşte o zaman, her şeyin ahengine uymuş ve her şeyle hiç olmuş olursunuz.

 

Şu an insan olarak dünyada bulunuyorsunuz. Büyük kainat ahengini sezmek zordur fakat, artık bu ahengin var olduğunu biliyorsunuz. Daha dünyadayken büyük adımlarla bu ahenge yaklaşmak isterseniz eğer, yapmanız gereken birkaç basit işler vardır. Bunlar, sorumluluk uyandırıp vazife sezgisini geliştirecek olan bilgilerin tatbikatlarıdır. En büyük rehberiniz de vicdanınızdır. Ne kadar çok idrak ederseniz o kadar büyük adımlar atarsınız. Sebep sonuç yasası, zerre kadar farkı gören ilahi bir yasadır.

 

Bu bilginin çok geniş ayrıntılarını ve daha birçoklarını, büyük vazife planının, dünya için vazifeli olan kısmının dünyaya bir hediyesi olan, İlahi Nizam ve Kainat, adlı kitapda bulabilirsiniz.

Free Hit Counter (01.01.2016)

Copyright © 2016. The Last Knowledge.
Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.