Sevgi, herhangi bir şeyin cazibesine kapılmaktır. Fakat, gerçekte nedir?

Tekamül mekanizmalarının tomurcuk gibi bitki safhalarından başlayıp insanlık safhasına gelene kadar genişleyip açıldığını ve farklı isimler aldığını biliyorsunuz. İnsanda şu an bulunan idrak ve vicdan da, bitki safhalarından başlayıp gelişerek bu günkü durumuna gelmiştir. İnsandaki idrak, bitki safhasındayken adı idrak değildi. Bir tekamül mekanizması idi. İnsandaki vicdan da bitki safhasındayken adı vicdan değildi, o da bir tekamül mekanizmasıydı.

Aynen bunlar gibi şimdiki insanlarda bulunan sevgi de bitki safhasından başlayıp gelen ve bugün en gelişmiş hali alan bir tekamül mekanizmasıdır. Yani diğerleri nasıl idrak ve vicdan olarak isim almışsa, bu tekamül mekanizması da sevgi olarak isim almıştır. İnsandaki idrak, vicdanın üzerinde nasıl ki bir çok fonksiyonlar yapıyorsa, bu sevgi de aynen idrak gibi çalışıp daha farklı fonksiyonlar yapmaktadır. En büyük fonksiyonu, idraki de vicdanı da kapsamı içine alıp onların işleyiş alanlarını genişletmek ve yükseltmektir.

İdrakin aslı, nasıl ki öz varlıkta bulunuyorsa, sevginin aslı da öz varlıkta bulunmaktadır. İdrakin öz varlıktaki aslı, nasıl ki insan tarafından idrak edilmesi imkansız ise, sevginin öz varlıktaki aslı da insan tarafından idrak edilmesi imkansızdır. Mademki bunların asılları öz varlıktadır ve idrak edilemezler, o zaman bizim konuştuğumuz her şey, öz varlıkta bulunan idrakin veya sevginin dünyaya ait daracık fonksiyonlarından başka bir şey olamaz. Sevgi nasıl meydana gelir?

Her insan beyninin bir kısmında bulunan çok ince maddi bileşikler vardır, ve bunlar sürekli olarak idrak şeklinde titreşim yayarlar. Aslında sinir sistemindedir, bu idrakin faaliyetleri dışarıdan gelecek tesirlere göre azalır veya çoğalır. Çünkü düalite prensibi ve değer farklanması mekanizmasına göre çalışır. Aynı beyinin bazı kısımlarında yine idrakte olduğu gibi, gene çok ince ve çok düzenli maddi bileşikler bulunur, ve bunlar da farklı bir titreşim yayarlar. Ve bu titreşimler o insanın çevresinde güçlü ve çekici bir manyetik alan meydana getirir. Bu manyetik alan her insanda farklı özelliklerde bulunur. Bazı insanlara belirli bir mesafeye kadar yaklaşınca bu hissedilir. O insan size  çok çekici görünür.  Onun manyetik alanının titreşimi sizin manyetik alanınızın titreşimiyle aynı seviyelerde demektir. Onun manyetik alanı sizin manyetik alanınızı çeker, ve o insan size sempatik görünür. Veya sizin manyetik alanınız onun manyetik alanını çeker, o zaman siz ona sempatik görünürsünüz. İki manyetik alan da birbirini çekerse, o zaman, o insanlar da birbirine çekilir ve birbirlerinin bedenlerini severler. Dünyada yaşayan insanların planları gereği bu manyetik alanları oluşturan çok ince maddi bileşiklere vazifeli varlıklar görevleri gereği etki ederler. Bu ince maddi bileşikler beyinde düzenli özelliklerini koruduğu sürece titreşimler yayarlar, ve manyetik alanlarını korumaya devam ederler. İnsanların dünyadaki planları gereği bu bileşikler  dışarıdan gelen tesirlerle değiştirildikçe yaydıkları titreşimler de değişir. Ve bu titreşimlerin meydana getirdiği manyetik alanların özelliği de değişir. Eğer, bu ince maddi bileşikler dağılırsa titreşim yaymaz, manyetik alan da oluşmaz. Bu manyetik alan daha evvel sizi çekmişse ve bu duruma gelmişse, sizi çekecek bir şey olamayacağı için her şey biter, sevgi aşk hiçbir şey kalmaz, demek ki buraya kadarmış, dersiniz. Veya bu sevginin sebep olduğu tecrübeler buradan itibaren kazanılan sonuçlarıyla farklı şekiller alarak devam eder.

Bu bilginin birçok ayrıntılarını ve daha birçoklarını, büyük vazife planının, dünya için vazifeli olan kısmının dünyaya bir hediyesi olan, İlahi Nizam ve Kainat, adlı kitapda bulabilirsiniz.