Maddelerin gerçek değerlerini anlamak, onların asıllarını anlamakla mümkün olur. İnsan anlayışları da sürekli değişerek geliştiği için bu değişen anlayışlara paralel olarak maddelere verilen değerler de değişir. Bu da insan anlayışının değer verdiği o şeylerin değer seviyelerinde olduğunu gösterir. Biliyorsunuz maddelerin aslı insan anlayışına göre ortada olmayan ve görünmeyen bir şeydir. İlk basit atomların nasıl meydana geldiğini hatırlarsanız, bunların bir araya getirilişlerinden ortaya çıkan şeylere madde dendiğini hatırlarsınız.

Bunları mercek altına alırsanız birer hareketten ibaret olduğu ortaya çıkar. İnsan ise ne bu maddelerin aslını ne de bu maddelerin atomlarına bağlanmış olan ruhları elbette göremez ve temas edemez. Dolayısıyla insan, hakkında hiçbirşey bilmediği bu iki şey hakkında bir değerlendirme de yapamaz. Bu durumda insanın değer verdiği her şey, bir madde olan bedeni karşısındaki diğer daha çeşitli maddeler olur, yani hareketler olur. İnsan hayatında yer alan değerlere ve yerine göre, dünya maddelerine tarihi değerler yüklenir, manevi değerler yüklenir, şans yüklenir, uğursuzluk yüklenir fakat daima maddelerin çeşitleriyle, yani hareketleriyle iç içe yaşar.  

Madde, herşey, kainat, ruhtaki değerlerin uyandırılması için mevcuttur. Tüm hareketler ve bunlardan meydana gelen ve madde ismini alan herşey sadece ruha hizmet için vardır. Bu açıdan bakıldığı zaman ruhtaki değerlere göre maddenin hiçbir çeşidinin hiçbir değeri olamaz. Sadece ruhlara hizmet ettiği için bu yönden bakılırsa farklı bir değer ortaya çıkar, ki bu da yüksek bir değerlendirme olur. Yoksa maddelerin, hatta kainatın dahi kendi başına bir değeri yoktur. Dolayısıyla kainatın varlığı, ruhun varlığına ve uyandırılması gereken ruhi değerlerine bağlıdır. Maddelere değer verirken, buna insan bedeni ve hayatında olan herşey dahil, var olma sebepleri olan ruhlara hizmet ettiğini bilerek değerlendirmek, insanın maddeleri değerlendirme idrakini genişletir ve yükseltir.