Bu günün insanı düaliteyi fikir ayrılıklarında, ruh hallerinde, toplum realitelerinde, kısaca hayatın her alanında görüp sezecek kadar gelişmiş durumdadır. En küçük madde parçasından kainatın bütün maddelerine kadar, tüm madde ve hallerinde düalitenin bulunduğu artık herkes tarafından bilinmektedir. Dolayısıyla, insan bu düaliteyi her şeyde görmeye çalıştıkça bu prensibin her şeye hakim olduğunu daha iyi sezmeye başlayacaktır.
Kainat maddelerinde düalite ilk defa bir atomun meydana getirilmesiyle birlikte başlamaktadır. Fakat önce, bir atomda ilk defa ortaya çıkan düaliteden değil de, o atomun ilk defa meydana gelmesine ve onda bir düalitenin ortaya çıkmasına sebep olan asıl durumlardan kısaca bahsedelim.
Maddelerin ve bu maddelerden meydana getirilmiş tüm kainatın, ruhların tekamül ihtiyaçlarının karşılanması için meydana getirildiği bir çok kez tekrar edilmiştir. Ruhlar kainatlar üzerinde bulunmaktadır. Tekamül ihtiyaçları da kainatlar üzerinde bulunmaktadır. Fakat, kainat üstü durumlar insan idraki dışında kalmaktadır. Dolayısıyla ruhlar hakkında verilen tekamül ve ihtiyacın sembolik bilgisi ile yetinmek gerekmektedir.
Ruhların bu sembolik tekamül ihtiyaçları ise yine kainatlar üzerinde yayılan prensiplerle karşılanmaktadır. Bu prensipler, ruhların tekamül ihtiyaçlarını karşılayabildiği için, bu prensipler ve bu prensipleri yayan kudret de ruhların üzerinde bulunmaktadır. Bu büyük ve ilahi kudrete asli prensip denmiştir. Yani sonsuz kainatlar üzerinde de yine sonsuzlukla ayrılmış bir hiyerarşi bulunmaktadır.
Dünyadaki insan ise ne ruhları, ne ruhların tekamül ihtiyaçlarını, ne ruhların üzerindeki asli prensibi ve nede onun yüksek prensiplerini anlayabilecek bir durumda bulunmaktadır. Hatta bu bilgiler verilmeden önce alemleri meydana getiren amorf maddeler ve özellikleri hakkında da bir bilgi yoktu. Fakat, insanın liyakati yükselmiş ve bu maddelerin özellikleriyle birlikte yüksek alemlerle ilgili bilgiler de verilmiştir.
Verilen bilgilerde bu maddelerin özellikleri sıralanmış ve kısaca, her hangi bir şekli olmayan, hareketsiz, pasif, ve karanlık bir madde topluluğu olarak ifade edilmiştir. Ruhların ise tam tersine aktif oldukları ifade edilmiştir.
Bu bilgiye göre, bir tarafta tekamül ihtiyacı içinde bulunan aktif özelliğe sahip ruhlar, onun üzerinde ilahi olan asli prensip ve ruhların bu ihtiyaçlarını karşılayacak olan kudreti, diğer tarafta koca bir kainatı meydana getirme potansiyeline sahip pasif ve karanlık bir madde yığını bulunmaktadır. Yani hiçbir atomu bulunmayan ve ne olduğu bilinmeyen amorf bir madde topluluğu bulunmaktadır.
Kainatlar üzerindeki mevcut durum böyle olunca, bir kainat değil bir atom dahi ortada yok iken, amorf maddelerin özellikleriyle ruhların özellikleri ta ilk baştan birbirine karşı bir zıtlık arz etmektedir.
İşte, kainat maddelerinde ortaya çıkan düalitelerin yüksek ve derin anlamı kainat üstü bu zıtlıkta, yani ruh ve madde özelliğinin birbirine karşı olan zıt durumlarında yatmaktadır.