İnsanları gözlemlerseniz her an değişen ruh hallerinin de farkına varırsınız. Bu değişikliği kendinizde de gözlemleyebilirsiniz. Hareketsiz duran her şey manyetik alanlarıyla bir denge halinde bulunur. Bu hareketsizliğe bir insanın sakin duran duyguları da dahildir. Bu duyguların hareketlenmesi ona eklenecek değerlerle mümkündür. Değer alan duygular tekrar sakinleştiği zaman ise eski titreşim seviyesinde bulunmazlar.

Kendisini inceleyen bir insan tekrar sakinleşen kendi duygularının,

 bedenine yapışmış olarak kendi kendisini nasıl değişik ruh halleri içerisine soktuğunu da inceler. Ruh halleri konusu üzerinde biraz duralım.

Dünyada hiçbir kimseye muhtaç olmadan, hiçbir yardıma ihtiyaç duymadan yaşayabilen bedenli bir varlık bulunmaz. Her bedenli varlığın dünya hayatı bir takım prensiplere bağlı olarak yürütüldüğü için bu prensiplerin bilinmesi hayatın daha da şuurlu olarak yaşanmasına sebep olur. Şuurlu bir hayat ise hiçbir zaman uzun yolu tercih etmez. Aslında hayatın nasıl sürdürüldüğü hakkında dünya dışından verilen bilgileri, her insanın kendi hayatında da görebilmesi gerekir.  Bununla birlikte hayat, insanın kendi hayatıdır ve aslını bilmesi de onun hakkıdır. Bu hakkın istenmesi veya bilinmesi konusunda ise her insanın özgür bırakılmış olduğu da ayrıca bilinmelidir.

Şimdi, ruh hallerini pratik hayatta görmeye çalışalım. İnsana dışarıdan gelen olumlu veya olumsuz fikirlerin insana neler yaptırabileceğini biliyorsunuz. Eğer bir insanın kendi içindeki varlığı hakkında genel bir bilgisi yoksa, kafasına gelen bütün fikirlerin kendisinden kaynaklandığını düşünecek ve tüm fikirleri kendi malı zannedecektir. İnsan bazen kendisinden beklenilen bir davranış içinde bulunamaz. Yani bir insan yapmaya çalıştığı bir iş konusunda veya yaşadığı olaylar konusunda her türlü bilgiye sahip olsa ve her türlü önlemi alsa bile, o olayların sonucu her zaman onun istediği gibi meydana gelmez. Doğal olarak dış tesirlerle istikameti değiştirilmiş bir olayın sonucu, hesapta olmayan yeni olayların veya işlerin meydana gelmesine sebep olacak ve olumlu yada olumsuz sürprizler hazırlayacaktır.

Bazen, ihtiyaç duyulduğu zaman yardımcı varlıklar bir insana gönderdiği yeni fikirlerle veya tesirlerle onu etkiler ve bir ruh hali içinde tutar. Daha sonra o insan bunun farkına varır veya varmaz. Fakat, o an için bu tesir altında kalan insan, kendisine gönderilen bu tesirlerin kapsamı dışına çıkamaz ve bu tesirler onu yaptırtmak istediği kendi hedefine doğru istediği gibi sürükler.

Şimdi, her şeyin yolunda gittiği görülüyorken veya tam tersi her şeyin aksi olarak sürüp gittiği düşünülüyorken, olayların veya işlerin birdenbire tersine dönmesinin, yani iyiye veya kötüye kaymasının sebebi, bir bedenli varlığın ihtiyaç duyup kendi hazırladığı geniş planı çerçevesi içinde, irade hürriyetiyle gösterdiği çabalarına veya hak edişlerine bağlı olarak, başına gelen olayların yada yapılan işlerin istikametinin lehine veya aleyhine doğru dış tesirler tarafından maksatlı olarak değiştiriliyor olmasıdır.

Bu değişikliğe sebep olan kaynak dışarıda bulunmakta, fakat kullanılan malzeme yine insanın kendisi olmaktadır. Eğer insanların bu çabaları ve hak edişleri olmazsa böyle maksatlı bir müdahaleye de gerek kalmazdı. Yalnız, buradaki müdahale irade hürriyetiyle kazanılan hakların yerini bulması için yapılan ve insanların beklemediği bir yardımdır. Başkasının işine karışıp onu bozmaya çalışan bir müdahale anlamına gelmez ve olması gereken yapılmaktadır.

Şimdi, bir insan değişik ruh halleri içerisine nasıl giriyor, bunun hayatta gördüğümüz durumuna bir bakalım. İnsanlar, bedene bağlı varlıklar olarak fikirler alıp fikirler veren ve bunların topluca faaliyeti olan düşüncelere sahip varlıklardır. Herhangi bir yer ve zamanda tanıdığımız bir insanla karşılaştığımız zaman, onunla ilgili geçmiş hatıralar hemen aklımıza gelir ve olumlu yada olumsuz bir tavır alırız. Hiçbir şey konuşulmasa bile sadece aniden karşılaşıp görmeyle bir tesir alış verişi başlar ve insanın bir ruh hali içine girmesine sebep olur.

Tanımadığımız bir insanla karşı karşıya gelmek zorunda kaldığımız zaman ise, kuvvetli hislere sahip değilsek o insanın görünen özellikleri yine insanın bir tavır almasına ve bir ruh hali içine girmesine sebep olacaktır. Eğer bir insan, idrakini bilgiyle genişletmiş ve hayata bakış açısını değiştirmişse, o muhatap olduğu yabancıyı bir insan, dolayısıyla onu idare eden bir varlık, dolayısıyla o varlığı idare eden bir ruh, dolayısıyla o ruhun da arkasında bir tanrının bulunduğunu hatırında tutar. Bu bilgilerin idraki bir insanın diğer insana karşı davranış şekillerini düzenlemesinde yardımcı olur.

Bir insan eğer güçlü hislere sahip değil ise, hayat bilgisi de az ise, bu bilgilerin azlığı oranında muhatap olunan yabancının dış görüntüsü ön plana çıkacaktır. Eğer yabancı kötü izlenim uyandırıyor ise kendini korumak amacıyla ona karşı kendini ondan üstün gösteren bir ruh hali içine girecek, ve bu ruh haline has olan kibir, gurur gibi duygu halleriyle ona karşı sınırlar koyup kendi güvenliğini sağlayacaktır. Veya, yabancı zengin, ünlü, veya ulaşılamaz bir mertebeye sahip ise o zaman da bu sempati, insanı bu defa da kendi engellerini kaldıran bir ruh hali içine sokacaktır. Yani onun gibi olmanın veya ona yaklaşmanın yolları aranacaktır ki bunlar da yeni olayları meydana getirecektir. Fakat her istenilen yerine gelmez, yerine gelmeyince de o zaman kendini ondan aşağı görmekten ve aradaki mesafeden dolayı insan yine tavırlar alıp bir ruh hali içine girecektir. Ve bu ruh halinin enerji seviyesine has hareketler olan kıskançlıklar duyulacak veya aşağılamaya çalışılacak ve bunlar da daha yeni olayların meydana gelmesine sebep olacaktır. 

Şimdi, tanıdığınız bir dostunuzla veya iyi yada kötü bir yabancıyla muhatap olmaktan dolayı başlayan bu tesir alış verişlerinden ortaya çıkan tüm bu duygular, bir insanı nasıl birbirinden farklı ve her an değişen ruh halleri içerisine girmesine, ve bu ruh hallerinin de daha yeni olayları teşvik etmesine, ve de tekamül malzemesi olan kıymetli olayları meydana getirmesine sebep olduğu ortaya çıkacaktır.

Bir insanın her gün birbirinden farklı ruh halleri içinde bulunmasına sebep olan şey aldığı tesirlerdir. Bir toplumda bir çok insan bulunur. İnsanların değişen bu kişisel ruh halleri ise o toplumun sürekli değişen ruh hallerini meydana getirir. Toplumların değişmekte olan ruh halleri ise vazife planlarının tesirleri altında bulunmakta ve bir hedefe doğru yönlendirilmektedir. Bu hedef de toplumları, yani insan topluluklarını meydana getiren varlıkları vazife planlarına hazırlamaktır.

Bu kadar çok tesir altında kalan bir insanın ve dolayısıyla bir toplumun kendilerine gönderilen maksatlı tesirlere uyum sağlayabilmesi ve bu yardımları kabul edebilmesi, büyük adımlar atarak hedefine doğru ilerlemesi demektir. Bunun için de herkesin ihtiyaç duyacağı tek şey hayatın gerçek bilgisi olacaktır. Ve insan varlıklarını geleceğe hazırlayan bu vazife planları, ortaya çıkacak olan ihtiyacı bildikleri için bu bilgileri de zaten çoktan verdiler,

Tüm bu hedeflere ulaşmak için gösterilecek çaba, gayret, sevgi, saygı, hoşgörü, hepsi de  yükseltici birer basamak olacaktır.