Özel Notlar

LK banner 2016

06:12:32
 20/04/2024

Aslında bilgi devrinde yaşamaya, hayat gerçeğinin sezgisiyle yaşama devri demek daha yerinde olacaktır. Çünkü büyük bir vazifeye hazırlama fonksiyonu gören dünyadan mezun olanlar, gerçeğin sezgisiyle yaşama devrinden idrakli yaşama devrine geçmektedirler. Fakat bundan evvel dünyada yaşayan bir insan, gerçeğin sezgisiyle yaşama devrine geçme olgunluğunu kazanmış olmalıdır. Bu da ancak, eğer tabi insan kabul ederse yukarıdan yapılan yardımlarla veya verilen bilgilerle mümkün olacaktır. Bu durumda bir insanın gerçeğin sezgisiyle yaşama devrine geçip geçmemesi de bir ihtiyaç meselesi olur.

 

Dünya hayatında bilgiyle yaşama, yani gerçeğin sezgisiyle yaşama konusunda çok önemli iki konuyu basitçe izah edelim. Bunlardan birincisi ruhun dünyadan nasıl görünüp bilindiğiyle ilgili, ikincisi ruh tarafından dünyanın nasıl görünüp bilindiğiyle ilgili iki konudur. Önce ruhun dünyadan nasıl görünmesi gerektiğiyle ilgili verilen bilgilere bakalım.

 

Kainatta var olan her şey ruhların kullandığı araçlardır, her şey ruha hizmet eder, kainat ruh için vardır fakat ruh kainat içerisinde değildir. Ruh hakkında bir şey söyleyecek olanın kainatlar üstüne çıkıp oradan bakması gerekir. Kainat içerisindeyken söylenecek bir şey olmaz ancak, ruhun bu kainattaki kullandığı araçlara bakarak tekamül seviyesinin nerelere kadar yükselmiş olduğu hakkında fikirler yürütülebilir. Ruhun sadece bu kainata yönelik olan tekamül ihtiyacı ünite denilen vahdete, yani en son ve en büyük idrak birliğine ulaşınca karşılanmış olmaktadır. İdrak birliği varlıklardan meydana gelmiş bir bütündür. Bu bütüne karışmak demek kainatın tüm prensipleriyle vahdet haline girmiş olmak demektir ki, bu durumun da idrakine varılması da insan için mümkün değildir.

 

Ruhun, tekamül ihtiyacı kavramı da semboliktir. Ruh idrak birliğinden sonra, yani üniteden sonra yoluna devam ederken aracını, yani bu kainata ait olan varlığını bırakır ve sonsuz kainatlardan bir sonrakine geçer. Bir sonraki kainat da daha bir sonraki kainatın içindedir. Sembolik olarak anlatılan bir ruhun tekamül ihtiyacı kavramı da sonsuzdur. Her ikisi de sonsuz olunca ruhun kainatlarla olan bağı da sonsuza dek sürecektir. Zaman mekan kavramlarının toplandığı bir kainat ölçüleriyle ruh ne kadar büyük, ne kadar küçük, ne kadar hızlı, ne kadar yavaş, hiçbir şekilde hiçbir şeyi kıyas edilerek tarif edilemez ve bir fikir yürütülemez. Gerçeğin sezgisiyle yaşama devrine geçerken, ruhun dünyadan nasıl görünüp bilinmesi gerektiğiyle ilgili bu bilgilerin sezgileri kazanılmış ve yerleşmiş olmalıdır. Şimdi, ruh tarafından dünyanın nasıl göründüğüyle ilgili verilen bilgilere bakalım.

 

Varlık, bu kainata ait olan bir enerji yumağı ve aslı bir maddedir, davranışları da ruhun bir ifadesidir. Ruhun tekamül ihtiyacını karşılayan unsur öz bilgidir. Ruh öz bilgi elde etmek için bu varlığı araç olarak kullanır. Ruhun ihtiyacı olan öz bilgi varlıkta birikir. Bu öz bilgi varlıktan ruha yansıyınca ruhun tekamül ihtiyacı karşılanır. Varlıkta biriken öz bilgi eksilmez. Ne bu öz bilgi, ne de bu öz bilginin, ruhun ihtiyacını nasıl karşıladığı bedenli bir insan tarafından asla bilinemez. Varlık, ruhun ihtiyaç duyduğu öz bilgiyi elde etmek için bir araca ihtiyaç duyar, çünkü kendisi bir enerjidir. Bu ihtiyaç duyduğu araç bir bedendir. Varlık, bedeni kullanarak materyal toplar. Topladığı materyalleri de kendisi ile bedeni arasında bir yere biriktirir. Bedeni bıraktıktan sonra topladığı bu materyalleri oradan alıp öz bilgiye çevirir.

 

Şimdi, varlığın topladığı materyallerin ne olduğuna dikkat edilmesi gerekir, çünkü bunlar dünya hayatında yaşanan olaylardır. Her hangi bir insan iyi veya kötü olaylar yaşar. Dostu düşmanı vardır. Tecrübe sahibi olur, realite meydana gelir. Eşyaları ve insanları gördüğü gibi kabul eder. Onun bir hayat görüşü vardır, ve bu onun gerçeğidir. Günü gelir bedenini bırakır. Dünyada yaşananlar öz bilgiye çevrilir. Öz bilgi dünyaya ait değildir. Öz bilgi içinde bulunuyor olması onun bir önceki hayat görüşüne farklı bir açıdan bakmasına sebep olur.

 

Yani insan kendi öz varlığı tarafına çekildiği zaman dünya hayatını bedenli insan halindeyken gördüğü gibi görmez. Varlık tarafından dünyada yaşanan her şey farklı görünür. Bir şeyin iyisi, kötüsü, güzeli, çirkini, doğrusu, yanlışı, her şey insana göre bir şey ifade eder fakat varlığa göre başka bir şey ifade eder. Tüm bunlar meydana getirilirken temelinde yatan maksat öz bilginin elde edilmesidir. Fakat bu öz bilgi materyallerinin sağlıklı toplanabilmesi için insanın, dünya gerçekliğinde tutan bir ruh hali içinde özgürce bulunduruluyor olması gerekir. Bunu sağlayan varlık ve yardımcı varlıklardır.

 

Şimdi, gerçeğin sezgisiyle yaşama devrine geçerken, ruh tarafından dünyanın nasıl görünüp bilindiğiyle ilgili bu bilgilerin de sezgileri kazanılmış olmalıdır. Bu bilgilerin faydası ancak idrak edilince ortaya çıkar, ve ilk göstereceği işaretlerden bir tanesi de alçak gönüllülüktür.

Free Hit Counter (01.01.2016)

Copyright © 2016. The Last Knowledge.
Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.