Özel Notlar

LK banner 2016

19:48:03
 25/04/2024

Başka bir zaman ve mekanda sürüp gidecek olan bir hayattan bahsedilirken insanlar bunları merakla dinler. Birikmiş dünya bilgileriyle yapılan bir kıyastan sonra bunlar kabul edilir, veya edilmez. Fakat, farklı bir zaman ve mekandaki bir gerçeğin varlığı veya yokluğu bu kabule veya redde bırakılmış olmaz.

 

Her şeyden önce, başka bir zaman ve mekana ait bir gelecek bilgisinin dünya diliyle anlatıldığının fark edilmesi gerekir. Geleceğin bilgisini veren bir dünya dilinin kendisi, bahsettiği geleceğin içinde yer almaz.

İnsan, geleceğe doğru adım attıktan sonra dünyayla birlikte bu konuşma dili de geride kalır. Kısaca tüm dünya dilleri dünyaya aittir. Bu konuyu kısaca açarak devam edelim.

 

Farklı bir zaman ve mekandan gönderilen bir tesir, bir insan varlığının kabul edebileceği bir  şekle bürünüp gelirken o herhangi bir dünya diline sahip değildir. İnsanın bu tesir hakkında bilebileceği tek şey sadece bir maksat taşıyor olmasıdır. Bu tesir, varlığın bedene bağlı tarafına geçerken oradaki malzemeleri kullanır. Varlık ve beden, iki farklı zaman ve mekanlarda bulunmaktadır. Malzemelerin bulunduğu yer şuur dışıdır. Şuur dışı, iki farklı zaman ve mekan arasına bir köprü kurar. Yani varlığın da insanın da kullandığı ortak bir noktadır.

 

Şuur dışı malzemeleri dünyadan toplanmış bilgilerdir. Yaşanmış bir dünya hayatının tecrübeleri orada birikmiştir. Her hangi bir dünya diline sahip olmayan bir tesir, maksadını ifade edebilecek uygun malzemeleri bu tecrübelerin içinden seçer, ve beyin merkezine gönderir. Eğer uygun malzeme yok ise o zaman, insan varlığının geçmiş hayatlarında kazandığı ve şuur altında birikmiş olan malzemelerinden uygun olanı seçer, ve yine beyin merkezine gönderir. Beyin merkezi de kendisine gelen bu tesiri bedeni idare eden diğer merkezlere nakleder ve o insan, her hangi bir dünya diline sahip olmayan ve bir maksat taşıyan tesiri, kendi ana dilinde taşıdığı maksada göre konuşma diline çevirir, veya yazar, yada çizer.

 

O insanın ana dili bu dünya hayatında öğrenmiş olduğu bir dildir. Onun için bir insan, bir gün bedenini bırakıp geleceğe doğru adım attığı zaman dünyada konuştuğu dili dünyada kalır. Şimdi, yakın geleceğe ait farklı zaman ve mekanlardaki durumları şu anda olduğu gibi dünya diliyle basitçe izah etmeye devam edelim.

 

Şuur dışında biriken tecrübelerin dili de dünya dilidir. İnsan düşünürken de bu dili kullanır. Varlık bedeni bırakınca bunları alıp kendi diline çevirir. Çünkü farklı bir zaman ve mekana taşınan bir dil değişikliğe uğrar. Şuur dışında biriken dünya tecrübeleri de değişikliğe uğrar. Dünya hayatının anlamıyla evrensel hayatın anlamı eş değerlere sahip değildir. Fakat evrensel hayatın yapı taşlarını dünya hayatı meydana getirmektedir. Varlık kendi zaman ve mekanı içerisinde evrensel hayata ve evrensel bir dile sahiptir. Dünyadan her ne kazanırsa onun bu kazandıkları doğal olarak dünyalılara hitap etmez. Dünyada yaşayanlar da varlığın neler kazandığını doğal olarak anlayamaz. Çünkü, dünya hayatının tecrübeleri varlığın içinde bulunduğu zaman ve mekana çevrilmiş olduğu için artık eski anlamını taşımaz.

 

Varlık, sonsuz hayat yolunda devam edebilecek yeterli malzemeleri dünyadan topladıktan sonra, varlıkları yüksek alemlere taşıyan ara bir aleme geçer. Fakat, yürüyen bir merdiven gibi sürekli titreşimleri yükselen böyle taşıyıcı bir aleme ilk defa adım atan varlıklar, çok uzun zamandır sahip oldukları alışkanlıkları da birlikte getirirler. Varlıklar, bu alışkanlıklarından dolayı bu ara aleme adımını atar atmaz bu alemin maddelerine de tutunur, ve eski alışkanlıklarını burada da sürdürürler. Çünkü onlar bu güne kadar olan gelişimlerini çok çok uzun zamanlardan beri bedenler kurarak tamamlamıştır. Dünya hayatındaki bedenli hayatla bu alem arasındaki bedenli hayat, bu eski alışkanlıklardan dolayı önceleri birbirine benzer. Buradaki beden şekli de arzusuna göre meydana gelir.

 

Fakat, beden maddelerinin ve bu alemin zaman ve mekanı, artık dünyanın zaman ve mekanından ayrılmıştır. Dünyada gerçekleşmeyen tüm hayaller bu alemde gerçekleşir. Hayatı doyasıya yaşarlar. En çok sevdiği dostları yanındadır ve yalnız değildirler. Hiç kimse bu varlıkları bu alemde yaşayış şekillerinden dolayı sorumlu tutmaz, tamamen hürdürler. Fakat varlık, bu alemde kaldığı sürece bu alemin zaman ve mekanına da alışmaktadır. Bununla birlikte her geçen gün titreşim de yükselmektedir. Her geçen gün derken, bu yerin sabahını ve akşamını da varlığın kendisi belirler. Çünkü her şey hayallerine göre düzenlenmektedir.

 

Bu alemdeki titreşimler varlıkları yavaş yavaş yukarı doğru sürüklerken, bu aleme ilk girdiği zamanlardaki alışkanlıklar da yavaş yavaş kendilerinden uzaklaşır. Dünya hayatının alışkanlıkları çok gerilerde kalır ve zayıflayarak kaybolur. Bu süre içinde de kendisini dünya hayatındayken sezdiği büyük gerçeklerin içinde doğal olarak yaşıyor bulur. Bu süre, bu alemin zamanına göre bir süredir, dünya zamanından farklıdır. Bu sezgiyi dünyada kazanamamış olanlar da bu alemde biraz daha fazla kalırlar, ve sonunda yine idrakli ve şuurlu bir hayata kavuşurlar.

 

Yüksek prensiplerin ve var oluş bilgilerinin idrakine ulaşmış olan varlıklar, yola devam edebilmek için bedenlerinin bırakılması gerektiğini idrak ederler. Yani bedene bağlı kalmanın artık gereksiz olduğunu, hatta bu tekamül seviyesinden sonra bencillik demek olduğunun idrakine vararak kendi istekleriyle kendi bedenlerini bu alemde sonsuza dek bırakırlar. Fakat bu varlıklara ileride bir görev verildiği zaman tekrar beden kurabilirler, o zaman bedene bağlanmanın amacı değişmiş olur. Buradaki bedenler yarı süptil madde olduğu için bedeni bırakmak kolaydır, dünyadaki gibi zorluklar meydana gelmez.

 

Bu ara alemde bedenlerini bırakıp ayni idrak seviyesine ulaşmış ve aynı prensiplerin ışığı altında toplanmış olan bu idrakli varlıklar, artık kendilerini hizmete adamış varlıklar olurlar. Bu varlıklar, kendilerine uygun gelen diğer varlıklarla bir araya gelip gruplar oluşturduğu zaman, hemen hemen her şeyleri birbirinin aynı olduğu için tek bir varlıkmış gibi olurlar. İdrak birliğinin ilk başladığı yer burasıdır. Varlık idrakiyle insan idraki farklı olduğu için, bu varlıkların idraken nasıl birleşmiş olduğunu insan idrak edemez, fakat sezer. Dünyada insan idrakleri böyle bir birliği sağlayamaz. Bu varlıklar gönüllü olarak ilk defa bir faaliyette bulundukları zaman artık, varlıkları yüksek alemlere taşıyan ara bir alemi de geride bırakmış, ve asıl görevlerine başlamış olurlar.

 

Şu anda bir taneymiş gibi görünen bir insanın yardımcı varlığı, genellikle gönüllü olarak ilk defa faaliyette bulunan bu varlıklar olduğu söylenmiştir. Onların bu gönüllü faaliyetleri artık vazife planlarına geçmiş olduğunu ve yetkili varlıklar olduğunu göstermektedir. Daha sonra bu guruplar diğer guruplarla birleşerek gurup sayıları azalacak ve genişleyerek yükseleceklerdir.

 

Şimdi, sözler dünyada gerçekleri varlıkta bulunan unsurlardır. Her ikisinin de ait oldukları yerler bellidir. İnsan kendi varlığını gerçekten çok derin ve ciddi olarak düşündüğü zaman bazı yüksek sezgilere varabilir. Varlığının doğasında var olan bir hali sezebilir. Bir an için, varlığın sonsuza dek sürecek olan bir var oluş halini derinden hissedilebilir. Hiçbir şeysiz, beden yok, uyku yok, korku yok, endişe yok, her şeyin farkında ve her an uyanık. Huzurlu, şuurlu, idrakli, zamansız bir var oluş hali içinde tamamen özgür. Kısaca, duyguların ötesinde insan kendi varlığının doğasını bir an için sezebilir.  

 

Fakat her şeyden önce, başka bir zaman ve mekanda zorunlu olarak sürüp gidecek olan bir geleceğe, dünyada yaşayan bedenli bir insan varlığını hazırlayan en önemli hareketlerden bir tanesinin bilerek yapılan fedakarlıklar olduğu ortaya çıkmıştır. Her türlü bencilliği zayıflatan bu hareketler bu gün yavaş ta olsa çok yol kat etmiştir.

 

Sözler ve gerçeklerini ayrı ayrı yerinde görebilen bir insan, hayatın amacı olan vazife bilgisinin sezgilerine rahatlıkla ulaşabilir.

Free Hit Counter (01.01.2016)

Copyright © 2016. The Last Knowledge.
Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.