Önce kısa bir yolculuk hikayesi yaratıp, sonra da dünya hayatıyla ilgili gerçeklerden birisini hatırlatalım.
Birbirlerini çok yakından tanıyan bir gurup insan, ara sıra turlara katılarak seyahate çıkmaktadırlar. Bu seyahatler uçakla yapılmaktadır ve çok uzun süren uçuşlardan sonra da geri dönülmektedir. Bu turlara rezervasyon yaptıran herkes katılabilmektedir yani hiçbir engel bulunmamaktadır. Birbirlerini çok iyi tanıyan insanlar, aynı tura katılmak için ayrı ayrı rezervasyon yaptırmış, biletlerini almış ve uçağın kalkış gününü beklemektedirler. Kalkış günü gelir ve herkes kendi evinde yolculuk için hazırlıklarını yapmaya başlar. Kendi özel eşyalarını hazırlarlar, evraklarını kontrol ederler ve hava alanına doğru yola çıkarlar.
Kalkış saati gelir, hepsi uçağa alınır ve koltuklarına otururlar. Uçağa ne maksatla bindiklerini ve kimin kim olduğunu hepsi de bilmektedir. Uçağın kapıları kapatılır, cep telefonları da kapatılır ve yolcuların dış dünyayla bütün bağlantıları kesilir. Uçak pistin başına doğru yavaş yavaş ilerler ve hız alıp havalanır. Uçağın havalanmasıyla birlikte bütün yolcular hafıza kaybına uğrarlar ve neden o uçakta bulunduklarını hatırlamazlar.
Yolcular, kendi kimliklerini hatırlamadıkları gibi yol arkadaşlarını da hatırlamazlar. Herkes kendi içinden, neden bu uçaktayım ve nereye gidiyorum diye düşünmeye başlar. Sonra herkes birbirlerine sorular sormaya başlar, bu uçak nereye gidiyor biliyor musunuz? Herkesin cevabı aynı olur, nereye gittiğini bir bilen yoktur. Zaten kapalı olan cep telefonlarının varlığını da unutmuşlardır.
Uçak yolculuğu çok uzun sürer, herkes birbiriyle sohbet etmeye başlar. Bütün yolcular birbirleriyle yeniden tanışmaya başlar. Çok yakın dostluklar kurulur. Kimisi anlaşamaz uzakta oturur. Önceki kimliklerinden eser yoktur. Uçak havada kaldığı süre içinde, dış dünyadan ayrı, kendi aralarında yepyeni bir dünya yaratırlar. Artık herkes birbirlerini yeni yüzleriyle tanımaktadır.
Yine birbirlerine sorular sormaya başlarlar, bu sizin ilk yolculuğunuz mu? Herkesin verdiği cevap aynı olur, yine bir bilen yoktur. Birisi bağırır, bu uçağın nereye gittiğini bilen birisi var mı? Her kafadan bir ses çıkar fakat bir sonuç çıkmaz. Oysa bu uçaktakilerin hepsi daha evvel birçok turlara katılmışlardır, fakat ne zaman bu uçağa binseler her defasında da hafıza kaybına uğramışlardır.
Uçak, dönüp dolaşıp kalktığı hava alanına doğru yaklaşırken alçalmaya başlar. Yolcuların bazıları heyecan içindedir, bazıları merak içindedir, bazıları nereye geldiğini bilmediği için korku içindedir, bazıları uçaktaki yeni dostlarından ayrılacağı için üzülmektedir, bazıları da kim olduğunu öğrenmek umuduyla sabırla uçağın inmesini beklemektedir.
Uçak yavaşça alçalır, arka tekerlekleri piste değer değmez bütün yolcuların hafızaları tekrar yerine gelir. Yolcular teker teker uçaktan inmeye başlarlar ve dönüp uçağa bakarlar. Hepsi de, neden o uçağa bindiklerini ve kim olduklarını tam olarak hatırlarlar. Uçakta tanıştıkları yeni kişilerin çok eski arkadaşları olduğunu ve onları başka yüzleriyle yeniden tanıdıklarını da fark ederler.
Bazıları yeni turlara katılmaz, hava alanından ayrılır. Bazıları da yolculuk boyunca kalplerini kırdığı eski dostları varsa, bunu telafi etmek için yeniden turlara katılmayı planlar. Yeni bir tur için yeniden rezervasyon yaptırırlar ve yeni bir yolculuğun hazırlıklarına başlarlar.
Fakat, bu uçakların durumu malum. Bu uçaklarda bir arıza da bulunmamaktadır. Bu uçaklar havalanınca, yolcuların hafızalarının kaybolmasına sebep olmakta, yere inince de hafızalar eski yerine geri gelmektedir. Yeniden rezervasyon yaptıran kişiler, uçakların bu durumunu artık öğrenmişlerdir. Ve ne pahasına olursa olsun bu yolculuğu göze alırlar.
Dünya hayatının arka planlarıyla ilgili az çok bir bilgiye sahip olanlar, bu uçaklardan ve özelliklerinden neyi kastettiğimizi hemen anlayacaklardır. Bu yolculuk hikayesini iyi kötü yarattıktan sonra, şimdi de dünya hayatıyla ilgili gerçeklerden birisini hatırlatalım.
Varlıklar, dünyaya ait hayat planlarını yardımcı varlıklarıyla birlikte hazırlarlarken, tam şuurlu ve idrakli bir hal içerisinde bulunmaktadırlar. Dünyaya ne maksatla doğacaklarını, neler yapmaları gerektiğini, ihtiyaçlarının neler olduğunu açık olarak bilmektedirler. Onlardaki bu şuur ve idrak, mekanlarının ve zamanlarının özelliklerinden dolayı çok yüksek seviyelerde bulunmaktadır.
Fakat bu varlıklar, dünyadaki bir bedene bağlandıkları zaman, dünyanın mekan ve zaman şartlarının içerisine girmektedirler. Ve açık olarak bildikleri bütün bilgiler dünyanın gerisinde, yani şuur altlarında kalmakta ve üstü örtülmektedir.
Dolayısıyla bedene bağlanmış bir varlık, yani dünyaya doğmuş bir insan, nereden geldiğini, niçin geldiğini, dünyada ne yapması gerektiğini unutarak dünyaya doğmaktadır. Dünyaya doğduktan sonra da, bir yardımcı varlığının olduğunu ve kendisine, birlikte hazırladığı planı doğrultusunda yönlendirerek yardım edeceğini de unutmaktadır.
Hiçbir şey hatırlayamadan dünyada yaşamaya başlayan bu insan, bazen işlerin yolunda gidip bazen de aksiliklerin neden peşini bırakmadığını düşünmekte ve ara sıra kendi planıyla ilgili bazı sezgileri ortaya çıkmaktadır. Fakat dünyanın mekan ve zaman şartları, sezilen o derin bilgilere ulaşmayı da engellemektedir.
Dolayısı ile dünyaya doğan her insan, kendi dünya hayatı planını hatırlamadığı için, dünyaya ilk defa doğduğunu zannetmektedir. Dünyaya ilk defa doğduğunu zanneden bir insan, doğal olarak ilk defa öleceğini de zannetmektedir. Halbuki her insanın varlığı, yüzlerce kez doğum ölüm olayı yaşamıştır. Fakat bu bilgilerin tecrübeleri ve hatıraları, kendi varlığının derinliklerinde saklı kaldığı için, dünyadaki beynin hafızasında bulunmamakta ve doğal olarak da hatırlayamamaktadır.
Bedenli varlıklar, dünya zamanıyla, belli bir zaman sonra bedenlerini terk etmektedirler. Spatyom ortamlarından da çıktıktan sonra, dünyanın mekan ve zaman şartlarından tamamen kurtulmaktadırlar. Dünyanın mekan ve zaman şartlarından kurtulan bütün varlıklar, doğal olarak kendi mekan ve zaman şartları içerisine tekrar girmektedirler. Yani tam şuurlu ve geniş idrakli kendi doğal hayatlarına tekrar kavuşmaktadırlar.
İnsanların dünyada neden yaşadıkları ile ilgili ayrıntılı bilgiler verilmiştir. Yani uçak inmeden önce hostes ilk defa ortaya çıkar, o uçağın nereden kalkıp nereye ineceğini, yolcuların gerçekte kimler olduğunu ve ne amaçla o uçağa bindiklerini, yolculukla ilgili uyulması gereken kuralları teferruatıyla açıklayan bir broşürü ilk defa yolculara dağıtır. Bu broşüre ihtiyaç duyan yolcuların öğrenmeleri ve ona göre davranmaları da en doğal haklarıdır. Yani dünyada yaşayan ve bu bilgilere ihtiyaç duyan bütün insanların doğal hakları olmaktadır.