Çalışma Notları

LK banner 2016

05:32:51
 24/04/2024

Zaman ve mekanın aslı, asli prensiplerdir. Zaman ve mekan konusu, ruhların tekamüllerinin bu kainatta nasıl gerçekleştiği hakkındaki bilgileri içerir. Genel yapısıyla kainat bir bütün olduğu için, içinde işleyen mekanizmalar da doğal olarak birbirlerine bağlı olacaktır. Bu mekanizmalardan sadece mekanı veya ona bağlı olan zamanı incelerken, bunların diğer mekanizmalarla olan bağlantılarını unutmamak gerekir. Zaman ve mekan konusuna geçmeden önce birkaç şeyi hatırlatalım.

 

Kainattaki zaman ve mekan ruhların tekamülü için birer araçtırlar. Diğer prensipler gibi, daha önce öğrendiğiniz düalite prensibi gibi birer prensiptir  ve kainatlar üstünde bulunan asli prensibe aittir. Kainattaki zaman ve mekana ait mekanizmaların kaynağı da bu prensiplerdir. Gerçekte kainatta her ne varsa ve her ne oluyorsa, uzağında veya yakınında, sebebi ve kaynağı daima ilahi olan asli prensibe uzanır.

 

Zaman ve mekan ruhlara hizmet ettiği gibi, aynı zamanda kainat idare şeklinin bir kısım fonksiyonları olduğu için bu konuyu biraz geniş tutacağız. Ayrıca, asli prensiplere bağlı yüksek mekanizmaları sezebilmek için gerekli önbilgileri almış olmak ve biraz da sentez yapma kabiliyetini geliştirmiş olmak bir insan için yeterlidir. Bu sentezi yapabilmek için kitapdaki bilgilerin tamamı yeterlidir ve adı üzerinde bu, İlahi Nizam ve Kainattır. Bununla birlikte, asli prensibe ait prensipler üniteye gelipde oradan kainata dağılmaya başlayınca tesirlere dönüşmekte ve bu tesirler de faaliyetlerini mekanizmalarla yerine getirmektedir. İnsanın bedeni de, idraki  de,  kısaca muhatap  olduğu her şeyi,  bu tesirler altındaki mekanizmalara  bağlı olduğu için, bu mekanizmaları işleten yüksek mekanizmalar doğal olarak hemen anlaşılmaz. Onun için üzerinde biraz gözlem yaparak düşünülmesi gerekir.

 

Asli prensibe ait prensiplerin üniteye gelince tesirler halinde kainata dağılırken, bu dağılım şekli bir organizasyon sistemleri içinde meydana gelmektedir. Organizasyon sistemleri ise bu tesirlerle ilgili çok çeşitli işler yapar. Bir vazife planının personeli bu tesirlerin dağılımında her ne iş olursa olsun görev yapmaz, sadece uzmanlık alanına giren işleri yapar. Bu tesirlerle yapılacak işlerin farklılığı ise, organizasyonları ve o organizasyonu oluşturan varlıkları o konuda doğal olarak branşlara, dallara, veya kollara ayırır. Fakat, tüm organizasyonların yapacağı her türlü iş, tek merkezden tesirler halinde çıkar ve dağılır, bu merkez ünitedir. Üniteye gelen tesirlerin kaynağı da kainatlar ve ruhlar üzerinde bulunan ve ilahi olan asli prensiptir. Üniteye prensipler olarak gelir üniteden tesirler olarak çıkar. Bunu bu kadar kolay söylüyoruz fakat üniteden çıkan ve alemlere dağılan tesirin muazzam büyüklükteki gücü hiç bir zaman hayal edilemez. Ünite, idrak düzeyleri en yüksek seviyede olan varlıkların bütünlüğü olduğunu ve bu bütünleşmiş idrakleriyle kainatı kapsamı içine alıp her şeyiyle birlikte yönettiğini biliyorsunuz.

 

Asli prensipten gelen prensipler üniteye gelipte oradan kainata tesirler halinde yayılırken fonksiyon bakımından üçe ayrılmıştır. Çok yüksek vazifeli varlıklar da her bir fonksiyon altında o fonksiyonla ilgili kendi kadrolarını ve o kadrolara bağlı organizasyon sistemlerini kurmuşlardır. Kainatın akışını sağlayan sonsuz sayı ve çeşitteki işlerin kategorileri üç başlık altında dağıldığı için bu kadrolar da üçe ayrılmıştır. Kadrolar, organizasyon sistemleri için gereklidir ve her organizasyon sisteminin bağlı olduğu bir kadro vardır. Organizasyon sistemler- ine bağlı olan bütün vazifeli varlıklar, kendi organizasyonlarına bağlı olarak, birbirleriyle koordine olmuş, Asli prensip kadrosu, Kader mekanizmaları kadrosu ve Asli zaman kadrosunun prensipleri ve onlardan gelen direktifler altında kusursuz olarak vazife yaparlar. Bu vazifeler çeşitli evrenlere ait sonsuz işlerdir.

 

Asli prensipten çıkıp üniteye gelen asli prensibe ait prensipler, üniteden geçip kainatta ortaya çıktığı zaman, asli tesirler veya asli kurallar olur. Yani üniteden çıkan asli kuralların ve bu kurallara bağlı bütün mekanizmaların kainattaki tatbikatları, asli kural, asli zaman ve kader mekanizması kadrolarında çalışan organizasyonların görevli varlıkları tarafından yerine getirilir.

 

Asli prensipten çıkıp üniteye gelen kader prensibi, üniteden geçip kainatta ortaya çıktığı zaman, tüm madde topluluğu olan mekanları, yani alemleri ve onları oluşturan daha küçük maddi elemanlarını meydana getirir. Mekan, maddeyi oluşturacak elemanların belli bir yere toplanması demektir, ve bu maddenin her hal ve şekli kader prensibinin görünümü olur, yani mekan olur. İnsanın bedeni, duyguları, düşünceleri, gördüğü her şey, maddeyle ilgili olduğu için bunların tümü kader prensibinin kainattaki görünümü olan mekan olur. Farklı alemleri meydana getiren atom frekanslarının rastgele yükselmediğini, yani zenginleşmediğini, üniteden gelen esasi tesirlerin kontrollü olarak yükselttiğini, ve her yükseltilmiş ilk maddelerin dağınık hallerde bulunduğunu biliyorsunuz. Bu kontrollü olarak zenginleştirilmiş maddeler üzerinde, varlıkların otomatik, yarı idrakli ve idrakli olarak bu maddelerle yaptıkları tüm tatbikatlar, asli prensip, kader ve zaman prensipleri kadrolarında görevli varlıkların gönderdiği tesirlerle meydana gelir. Meydana getirilmiş maddeler üzerindeki tatbikatların düalite prensibine bağlı değer farklanması mekanizmasıyla yapıldığını da biliyorsunuz. Bu prensip, sadece, tüm madde hallerinin en aşağı tabakalarına yakın bir aralıkta bulunan ve içinde bulunduğumuz ilk hidrojen atomundan meydana gelen alemimize ait değildir, tüm alemler madde olduğu için bu prensip ve mekanizmalar tüm alemlerde geçerlidir. Kader prensibi kainatta kader mekanizması olarak ortaya çıkar, bu mekanizmanın diğer alemlerde nasıl faaliyet gösterdiğini ise bu alemin maddelerini kullanmakta olanlar bilemez. Dünyada konuşulan kaderin derin anlamı ve kökeni, insan hayatıyla, dünyayla veya bu alemle sınırlı değildir, maddenin her haliyle alakalıdır ve kainat üstüne kadar uzanır. Kısaca, kader prensibinin görüntüsü kainatın maddi görüntüsüdür. Kader prensibinin meydana getirmiş olduğu mekanlar konusu kitapda grafiklerle anlatılmıştır.

 

Asli prensipten çıkıp üniteye gelen zaman prensibi, üniteden geçip kainatta ortaya çıktığı zaman, asli zaman olur. Asli zamanın anlaşılabilmesi için onun karşısında hareket eden maddeleriyle birlikte biraz imajinatif eforlar sarfetmek gerekir. Çünkü kader prensibi maddeleri meydana getirirken her hareket kalıbına bağlı olan ve o kalıp içerisinde titreşerek çoğalan madde topluluğuna ait farklı zamanları meydana getirir, ve bu sonsuzdur. Yani her bir farklı titreşimde bulunan ve çoğalan madde toplulukları bir alemi meydana getirir. Bizim alemimizde, yani ilk hidrojen atomu titreşiminde bulunan alemimizde akan zamana yüzey zamanı denmiştir. Hidrojen atomunun titreşimi yükseltilip yeni bir titreşiminde çoğaldığı zaman, ki bu atomun zengin içeriğe sahip olması demektir, farklı bir alem ve o titreşime bağlı farklı bir zaman meydana gelir. Bu durumda alemler birbirine karışmadan birbirinin içinde bulunur. Zannetmeyin ki başka bir alemden biri gelirse çok uzaktan gelir. Diğer alemler sadece farklı bir titreşimde bulunur. Zamandan sorumlu olan ve zamanı kontrol eden varlıklar daima vardır. Zaman prensibinin kainattaki görünümü olan asli zaman konusu kitapda grafiklerle anlatılmıştır.

 

Eğer asli zamanı kainatın tepesine doğru yürüyen bir merdiven olarak hayal ederseniz, insanlık daha birinci basamağına bile adım atmış değildir. Bu merdivenin birinci basamağı içinde bulunduğumuz alemin bir üstündeki alemden başlar. İnsanlık buraya yakındır, fakat buraya bir adım atmanın da bir hazırlık ve eğitim gerektirdiğini unutmamak gerek. Bu hazırlığın yapıldığı yere de sevgi planı denmiştir. Sevgi planı bir üst aleme geçmek için yüksek titreşime sahip maddelerle tatbikatı yapılan bir hazırlık planıdır, ara bir alemdir, fakat spatyom alemi değildir. Bir hazırlık içinde olan buradaki varlıklara bir görev verilmez, fakat bağlı olduğu maddelerin yüksek titreşimi içinde bulundukça, dünya hayatına ait olan alışkanlıklar yavaş yavaş erir, ve insanlık alemi realitelerinden uzaklaşır, ve üzerine çıkar. O maddeleri kullanan varlıklar o maddelerin titreşimine ait daha yüksek bir zaman bandı içine geçerken bireysel olarak da geçemezler. Varlıkların benzer istek ve arzuları yüksek titreşimde birbirini çeker ve birleşir, yani varlıkların benzer idrakleri grup grup birleşir, ve kendi istek ve arzularıyla mutlu ve sonsuz denebilecek bir göreve başlarlar. Bu özenilecek bir durumdur. Daha sonra benzer gruplar da birleşir, ve bu birleşmiş idrakler yükselişlerine devam eder gider.

 

Bu göreve başlayan varlıklar insan değil, şu an ki bedeninizin sahibi olan özvarlığınızdır. Eğer, özvarlığınızı isteklerinizi yerine getirmiyor diye, veya hayatınızdan memnun olmayıp yanlış bir hayat planı yaptığını düşünerek ona karşı bir cephe almışsanız, veya onu kendinizden ayrı yabancı biri olarak görüyorsanız, bu realite içindeyken, özvarlık vazife planına geçecek, ben de burada kalacağım endişesi ortaya çıkar, ve bu bilgi, bu realite insanını hüsrana uğratır. Bu bilg- inin değerinin, değer farklanması mekanizmasına göre, bu realite üzerine ekleyeceği değer, bu realitenin şimdiki halini alt plana indirir, ve insanı özvarlığına yakın tutan yeni bir realite içine girmesine sebep olur.

 

Bu hatırlatmadan sonra konunun ayrıntılarına geçelim.

 

Şimdi siz bir insansınız ve bir bedeniniz var. Bu bedeni araç olarak kullanan bir de özvarlığınız var. Bunu biliyorsunuz, fakat bu özvarlığın neye benzediği veya nerede olduğu hakkında kesin konuşmazsınız. Bu varlığın bulunduğu yer için daha önce, kainatın hem bir noktasında hem de her yerindedir, denmişti. Bu varlığı ve bulunduğu yerin anlaşılmasını imkansız yapan şey, bir madde hareketi olan insanın bedeni ve yine bir madde hareketi olan idrakinin hidrojen alemine ait olmasındandır. Özvarlık ve bulunduğu yer de maddedir, dolayısıyla o maddelerin olduğu yere ait zaman da, mekan da, idrak de, hidrojen aleminin zamanına mekanına veya idrakine benzemez. Onun için, o yüksek maddelerde meydana gelen idrakin hızı ve bu hıza bağlı zaman da anlaşılamaz. Mesela, uzak  bir galakside yaşayan bir bedenlinin  özvarlığını davet ettiğiniz zaman o kadar uzak mesafeden gelişi saniyeler alır, çünkü bu özvarlığın kullandığı bedeni o galakside olmasına rağmen kendisi orada değildir. O ve çok daha uzaklarda bulunan galaksiler hidrojen alemine aittir. Özvarlık ise hidrojen aleminin iki kat üzerinde bulunur. Yarı süptil ortam da bir alemdir. İçinde bulunduğumuz aleme hidrojen alemi diyoruz. Onun için, dünyada hamilik görevi yapan, yani koruyuculuk görevi yapan vazifeli bir varlık da hidrojen alemi üzerinde bulunur ve görevini hidrojen aleminin üzerinden yapar, ve insana, insanla birlikte yürümekten çok daha yakın bulunur. Her özvarlığın ve her koruyucu varlığın ayrı ayrı planlara ve ruhlara bağlı olduğunu unutmamak gerek.

 

İnsanın özvarlığı asli tesirler tarafından ilk defa kurulurken bu özvarlığı meydana getiren maddelerin süptil maddeler olduğunu, ve hidrojen alemi maddelerine bu özvarlığın doğrudan doğruya temas etmesinin imkansız olduğunu da öğrenmiştiniz. Dünya zamanı ve maddeleri hidrojen alemine ait zamana ve maddelerine aittir. Özvarlık bu alemin maddelerinin manyetik alanlarına hakim olmakla, hidrojen alemini oluşturan tüm maddeler ve bu maddelerin tüm çeşidi özvarlığın kullandığı araçları olur. Bu araçlara her şey, bitki, hayvan ve insan bedenleri de dahildir. Varlıkların kullandıkları ve dünyada meydana gelen İdrak, vicdan, olaylar, bilgiler, duygular, korkular, ızdıraplar, vs, insanın içinde veya dışında hareket eden her ne varsa, prensiplerle ve bu prensiplere bağlı mekanizmalarla işleyen çok ince madde hareketleridir. İdrak, hangi alemin maddi titreşim hızında bulunuyorsa, hangi alemin maddeleri içinde işliyorsa o maddi topluluğun, o mekana ait zamanı içinde bulunur.

 

Dünyada yaşayan her insanın sinir sisteminde çok ince maddi bileşikler bulunur ve bu bileşikler sürekli titreşim yayarlar, titreşim bir harekettir. Hareket ise düalite prensibine bağlı değer farklanması mekanizmasıyla meydana gelir. Bu bileşiklere dışarıdan gelen tesirler değer ekley- erek dünyanın en ince madde hareketi olan idraki meydana getirir. Bu idrak dünya mad- delerinde meydana gelen bir hareket olduğu için, bu hareketlere bağlı olan zaman da dünya zamanı olur, yani yüzey zaman olur. Biraz daha derine inelim.

 

Bu idrak, yani dünya idraki, sadece uygulamalarla gelişir. Uygulamaların da bir başlama ve bitme noktaları vardır. Uygulamalar da titreşimdir, idrak titreşimi, yani maddi titreşim, gelişebilmek için bir uygulamanın başlama ve bitme noktalarına bağlanması şarttır. Bu bağlantı kurulur kurulmaz bu bağlantının içinde kalan uygulama süreci idrake bağlanmış olur. Bu süreçten ise, idrakde geçmiş, şimdi, gelecek, kavramları ortaya çıkar. Bu bağlantıdan dolayı idrak bu süreçle daraltılmış olur. İdrakin yapacağı tüm faaliyetler de bağlandığı noktalar arasında kalır, yani hareketleri başlama ve bitmeyle sınırlı hale gelir. Uygulamalar bir realite içinde yapıldığı için doğal olarak her realite belirli bir noktada başlar ve belirli bir noktada biter. Yani her realite belirli bir zamanda başlar ve belirli bir zamanda biter. Pratik hayatta bir olay meydana gelir bir süre sonra biter. İdrak biraz gelişmiş ise bu zaman da biraz hızlı geçer. Bu dünya idrakinin gelişmesi için gerekli olan, ve bu idrakin titreşimine uyan tek zaman dünya zamanı olur. Bu idrak başka bir zaman içinde işlemez. Başka bir zaman içinde işleyen idrakler de bu zaman içinde işlemez. Çünkü maddi tireşimleri uymaz.

 

Onun için daha geniş faaliyetlerde bulunan yüksek idrak sahibi varlıklar, dünya idrakini ve bu idrakin bağlı olduğu zamanı çok dar bulurlar, çok verimsiz ve çok az şey elde edilebileceği için de böyle tek zamanlı gelişim sistemlerini kullanmazlar. Fakat dünya idrakinin gelişebilmesi için pratik uygulamalar yapması şarttır, uygulamaların başı sonu olduğu için dünya idraki bu uygulamaların başına ve sonuna bağlanmaya mecbur kalır. Bağlanınca da, ancak bağlı olduğu noktalar arasında hareket eder, yani iki nokta arasında ileri geri hareketler yapar. Bunun dış görünüşünde ise, insan geçmişe gider yaşar, geleceği düşünür, veya şimdiki anını yaşayabilir.

 

Özvarlıklar ise, bu uygulamaları kendi zamanıyla ve o zamana uygun maddeler içindeki kendi yüksek idrak titreşimleriyle değerlendirir. Bu yüksek idrakin kapsamı çok geniş olduğu için, dünyaya uygun olan zamana benzer zamanlardan ve uygulamalardan birsürüsünü kapsamı içine almıştır, ve hepsine birden bağlanmıştır, dolayısıyla hepsi tek noktada toplanmış olur. Her hangi bir zamanın başına sonuna bağlı olmadığı için, bir iş yapacağında istediği zamanları kullanabilir. Özvarlığın idrakinde meydana gelen bir faaliyet, tüm uygulamaların hepsinde birden meydana geldiği için tüm uygulamalara bağlı zamanların içinde de bulunmuş olur.

 

Tüm zamanlarda birden işleyen bir faaliyete tek zamanlı dünya idrakiyle baktığınız zaman, her şey bir anda yapılıyormuş gibi görünür. Her şeyin bir anda yapılmasına da –an- denir. Bu an denen noktayı genişletip biraz daha derine inelim.

 

Özvarlığa dünyadan gelen bir bilgi, bu bilgiyi özvarlık dünyadaki bedeni ve o bedene ait idraki sayesinde elde eder, yani dünya bilgisi dünya idrakiyle kazanılır. Önce dünya bilgisini, insanla özvarlığın ortak kullandığı farklı bir yere geçici olarak biriktirir, sonra bedeni bırakınca oradan tamamını alır. O geçici yerdeki bilgileri alma işlemi bir spatyom faaliyetidir, ve bu bilgiler in- sanın vicdanıyla elde ettiği kıyas bilgileridir. Varlık bu bilgileri idrakinin gelişmişlik oranına göre hızlı veya yavaş her saniyesine kadar mutlaka alır. Dünyadan gelen bu bilgi, özvarlığın idrakini harekete geçirir. Bu idrakin hareket şekli ise, tüm uygulamaların ve onlara bağlı za- manların hepsinin üzerinde birden yürüyen bir hareket şeklidir.

 

Bu, şu demektir, dünyadan gelen bir bilginin tek noktadan itibaren, bu tek nokta özvarlığın idrakidir,  tek  noktadan  itibaren,  tüm  uygulamalara  ve  onlara  bağlı  zamanlara  dağılması demektir. Bir bilginin birden çok uygulamaya birden sokulması demek, o bilgiyi birsürü uygulamalarda ve o uygulamalara bağlı farklı zamanlarda yaşamak demektir.

 

Dünyadan gelen bir bilgi, bir form bilgisi ise, yani herhangi bir şeyin şeklinin nasıl olduğu bilgisi ise, özvarlığa bu bir şeyin şekil bilgisi gittiği zaman, o tek noktadan itibaren tüm uygulamalara dağılınca, bu şekil her uygulamada farklı farklı şekiller alır. Eğer bu bir davranış biçimi ise, bunun bilgisi dünyada realiteler içinde yaşanarak elde edilir, bu davranış biçiminin bilgisi özvarlığa gittiği zaman, tek noktadan itibaren tüm uygulamalara ve onlara bağlı zamanlara dağılınca her uygulamada farklı farklı davranış biçimleri olarak ortaya çıkar. Her farklı davranış biçiminin de farklı bir zamanı vardır. Dünya idrakinin anlayacağı şekilde benzeterek izah edeyim, bu uygulamaların sadece birinde görülen davranış biçimi milattan önce onbininci yıla aittir. İkinci uygulamada görülen davranış biçimi milattan önce bininci yıla aittir. Üçüncü uygulamada görülen davranış biçimi milattan sonra ikibininci yıla aittir. Dördüncü beşinci altıncı birsürü zamanlarda birsürü farklı farklı davranış biçimleri olarak görünür. Milattan önce ve sonra tarihleri dünya zamanına, yani yüzey zamana aittir. Uygulamaların her biri ise ayrı bir yüzey zamanlara bağlıdır. Yani milattan önce ve sonra tarihleri, birsürü uygulamadan sadece bir tanesine bağlı olan yüzey zamanı içinde kalan tarihtir. Tüm uygulamalarda ve onlara bağlı zamanlarda farklı farklı görünen davranış biçimlerinin sentezini özvarlık yaptığı zaman bir tane özbilgi elde eder. Bunun için de çok kapsamlı ve geniş bir idrak faaliyeti gerekir.

 

Bu kadar çok sayıda ve farklı farklı zamanlara ait bir davranış biçiminin sentezini insan idraki yapamaz. Bu sentezi özvarlığın nasıl yaptığını insan idraki de almaz. Ortaya çıkan özbilgi ise bir insan tarafından hiç anlaşılmaz. Fakat ruhun tekamülü için gerekli olan bilgi işte bu özbilgidir. Bu özbilgi her bir faaliyetin sonunda bir ışıltı olarak ortaya çıkar, özvarlık ne kadar çok faaliyet gösterirse bu ışıltılarda birikir, ve o varlık o kadar çok parlak görünür. Özvarlık da bu ışığı bağlı olduğu ruha yansıtarak hizmet eder.

 

Özvarlığın içinde bulunduğu birsürü zamana kürevi zaman denmiştir, ve özvarlığın idraki genişledikçe asli zaman üzerinde o kadar çok yer kaplar. Uygulama olarak ifade ettiğim maddi tatbikat alanlarının tümü birden kürevi mekandır. Neticede özvarlık küresel olarak sürekli bir akış ve genişleme içinde bulunur. Her şeyin bir titreşim içinde titreşim olduğunu unutmamak gerek. Şimdi özvarlığın bilgi toplama faaliyetlerine dönelim.

 

Dünyada bedeni bulunan özvarlıklar daima planlı hareket ederler, ve aynı zamanda her özvarlığın bir gelişmişlik seviyesi vardır. Bu seviye her özvarlıkta farklı olduğu için özvarlıkların planları da farklı olur. Fakat bu planlar birbirine yardım edecek şekilde yapılır. Hazırlanmış planıyla beden sahibi olan bir özvarlık, gelişmişlik seviyesine uygun bir vicdan dengesi içinde dünyada yaşamaya başladığında, o dünyada yaşayan bedenine o varlığın kanalı kullanılarak planına uygun yardımcı tesirler gelmeye başlar. Zaman ve mekan kadrolarına bağlı organizasyonların vazifeli varlıklarının gönderdikleri tesirler, maddelerde ve bedenlerde düalite  prensibine  bağlı  değer  farklanması  mekanizmasıyla  miktari  değişmeler  meydana getirir. Dünyanın maddelerinde ve insan bedenlerinde meydana gelen bu miktari değişmelere uzaktan bakarsanız, bir kısım insanları zengin görürsünüz. Bir kısmını fakir, bir kısmını kültürlü, bir kısmını cahil, bir kısmını sağlam, bir kısmını hasta, vs. Bütün bu farklı görüntüler ve hayat şekillerinin tümü, özvarlıkların planlarına ve ihtiyaçlarına göre, zaman ve mekan kadrolarına bağlı organizasyonların görevlileri tarafından gönderilen yardımcı tesirlerle, maddelerde ve bedenlerde meydana getirilen miktari değişmelerdir. Özvarlıkların maddelerle ilgili tekamül ihtiyaçları bu tesirlerle karşılanır, ve bu tesirler de daima daha üst planların kontrolü altındadır. Varlıklara planladığından veya ihtiyacından daha fazlası verilmez, daha azı da ver- ilmez. Hiçbir şekilde hiçbir faaliyet suistimal edilmez. Dolayısıyla dünyada bağlı olduğu bedenleri olan insanlara da kapasitesinin üzerinde yük yüklenmez. Yani insan, kendi özgür iradesiyle, bağlı bulunduğu özvarlığının dünyada ihtiyacı olan maddi tatbikatları içinde bulunur.

 

Bütün her şey, ruhun maddi tatbikat imkanlarıdır ve özvarlığın ihtiyacına göre belirlenir. Özvarlık bir plan yaptığı zaman, bunu dünyada uygulamaya sokması şarttır, bu onun ihtiyacıdır ve mutlaka uygulanır. Hatta, bu desteğin arkası çok yüksek planlara kadar uzandığı için bu planın uygulanması ilahi bir emir olur. Plan emir olunca dünya hayatı da kutsal olur. Bu planın uygulanmasını engellemeye çalışan veya geciktiren tek şey, insanın özgür iradesidir. Dünyaya ait yapılmış bir planı sonlandıran da özvarlıktır, eğer insan özgür iradesiyle bu planı sonlandırmaya kalkışırsa, yani intihar etmeye kalkışırsa ve ederse sorumlu tutulur. Bu durum ise o hayatta o ana kadar kazanılan tecrübelerin reset edilmesi demektir, ve planın biraz daha başından alınarak yeniden yapılmasını gerektirir. Dünya hayatının bir hazırlık ve sorumluluk geliştirme yeri olduğunu unutmamak gerekir.

 

Bu kadar büyük fonksiyonlara ve haklara sahip özgür iradeyle yapılan seçimler ve girişimler mevcud planda değişiklik yapabileceği için gelecek daima değişir. Eğer özgür irade kalkarsa insan otomatik olarak yönetilmiş olur ve sorumluluk ortaya çıkmaz. Sorumluluğun oluşabilmesi için insanın özgür iradesiyle hareket etmesi şarttır, zaten insanın dünyada bulunma sebeplerinden biriside budur.

 

Özgür iradenin planlar üzerine yaptığı etkileri öğrendikten sonra, eğer bir insan, bu özgür iradesiyle sevgi planına ait yüksek titreşimli maddeleri şimdiden kullanmaya başlarsa, yani her işini hobisi gibi sevgiyle yapmaya başlarsa, kulağına gelen her sesi kuş cıvıltısı gibi sevgiyle işitirse, hoş olmayan bir şeyi hoş görmeye çalışmak zordur fakat, çevresindeki her olayı ve her şeyi, özvarlıkların büyük hedefleri için maddeleşmiş küçük tatbikatları olarak görmeye başlarsa, olaylar sebep sonuç yasalarına bağlı olarak meydana geldiği için, o insanın bu hareketleri yeni sebepler yaratır ve hızla yükseliş yoluna sokar. Bir varlığın yükselişi vazifeli varlıklarında arzusudur, fakat bunun özgür iradeyle yapılması bir kanun ve kuraldır. Dolayısıyla daha yüksek bir realite içine girmeye çalışan bir insana yardımcı olarak, zaman ve mekan kadrolarına bağlı organizasyonlarda görevli olan varlıklardan da tesirler gelmeye başlar.

 

Bu bilgilerden sonra her şeyi ince veya kaba madde hareketi olan bir insan, bu hareketlerinin dengeli ve doğru yolda yükseltilmesini arzu ediyorsa, ki bunu onun vicdan mekanizması yükseltir, o insan, vicdan mekanizmasına ve o mekanizmanın olumlu tarafına özgür iradesiyle ağırlığını vermesi gerekir. Bunun ilk adımı da başlamaktır.

 

Bu bilginin birçok ayrıntılarını ve daha birçoklarını, büyük vazife planının, dünya için vazifeli olan kısmının dünyaya bir hediyesi olan, İlahi Nizam ve Kainat, adlı kitapda bulabilirsiz.

Free Hit Counter (01.01.2016)

Copyright © 2016. The Last Knowledge.
Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.