Çalışma Notları

LK banner 2016

07:55:39
 25/04/2024

Varlığın oluşumu uzun bir süreçte meydana geldiği için bu olayı en baştan alarak kısaca hatırlatalım.

 

Ruhların üzerinde bulunan ilahi kudret, ruhların tatbikat yapması gereken taraflarını kainata tesirler halinde yansıtır. Ruhlar kendilerinden çıkan bu tesirleriyle kainatın amorf maddelerine tutunmaya çalışır. Bu maddeler gelen tesirleri yansıtma özelliğine sahiptir ve dağınıktır. Önceleri tutunamazlar, fakat çok uzun tekrarlardan sonra ruhların bazıları bu dağınık maddenin küçücük bir parçasını tutar. Tutunca da bir daha bırakmaz. Bunu, gözünüzde zihin gücüyle bir şeyi yakalamak gibi canlandırabilirsiniz.

Ruh, bu madde parçasını tutar tutmaz, ilahi kudret dediğimiz asli prensipten çıkıp gelen bir tesir, bu parçanın ortasına iner. Ve basit bir atom çekirdeği meydana getirir. Aynı kaynaktan gelen bu tesir, bu görünmeyen atomda düaliteyi de meydana getirir. Atom çekirdeğini oluşturan bu tesir buraya maksatlı iner ve indiği yeri ha- reketlendirir. Bu madde bu tesiri geri yansıtamaz ve çevresine yayar. Çevresine yayılan bu tesir o basit atomun manyetik alanı olur. Bu manyetik alan, sınırı içinde bulunan diğer madde partiküllerini üzerine çekerek ilk hareketi burada başlatmış olur. Burada tek bir ruh ve tek bir atom yoktur. Hangi ruh bir partikül yakalamış ise orada basit bir atom oluşur ve orada da bir manyetik alan ve hareket meydana gelir. Bu basit atomlar henüz tespit edilmiş değiller ve şu anda da oluşmaya devam etmektedir. Bu atomların manyetik alanları, çevrelerindeki madde parçalarını üzerlerine çekerek kademe kademe büyümeye devam ederler ve zengin bir içeriğe sahip olurlar. Varlıklardan gelen tesirler bu atomları birleştirerek cisimleri meydana getirirler ve bu cisimler gökyüzünde uçsuz bucaksız yıldızları ve galaksileri oluşturmuştur. Sonunda, bu basit atom gelişerek hidrojen atomu seviyesine gelir. Bu, kimyadaki hidrojen atomudur fakat içeriği zenginleşmiştir. Devam eden gelişiminden kökeni hidrojen olan elemanlar meydana gelir. Buna insan bedeni de dahildir. Tesirler hidrojen atomunu geliştirmeye devam eder ve bünyesi daha fazla zenginleşir. Manyetik alanı da o oranda genişler. Bir önceki gelişim kademesini geçince, yani kökeni hidrojen olan materyallar sınıfını geçince yaydığı manyetik alan skala dışına çıkar. Bu manyetik alan dünyada bilinmez. Atom bir tane değil, çıkardığı manyetik alanda bir tane değildir. Tüm atomların manyetik alanları geniş bir alan oluşturur. Bu alana yarı süptil alan dendiğini biliyorsunuz. İnsandaki tüm duygular bu yarı süptil alan enerjile- rinin kullanımıdır. Bu dağınık manyetik alanın esası, çok ince madde partikülleridir. Bunların toplamı şu anda bir galaksi topluluğu kadar büyümüştür. Bu yarı süptil alanların içindeki her bir partikül, bu alanın ilk basit atomu durumundadır. Tesirler bu atomlara da gelir ve zenginleştirmeye devam ederler. Bunlar da etrafına tekrar çok daha ince partiküller yaymaya başlar, bu partiküller de dağınıktır. Bu partiküllerin bulunduğu ortama süptil ortam dendiğini de biliyorsunuz. İlk basit atoma bağlanmış olan ruh da, onun gelişimiyle birlikte taa buralara kadar izler. Atomun gelişen tüm safhalarını izleyince ruhta basit bir içgüdü uyanmış olur. Bu içgüdü çok çok ilkel bir idraktir. Buraya kadar atoma gelen tesir asli prensipten çıkıp gelen tesirlerdir. Aynı tesirler, bu defa süptil ortamın ortasına iner. Bir nokta etrafında süptil ortamın ince maddelerini bir araya toplarlar ve bunlardan yumak gibi bir topluluk yaparlar. Bu toplu- luk artık bir varlık olmuştur. Ruhun bağlı olduğu atomdan ruhun tesirlerini kesip bu yumak gibi topluluğa transfer ederler. Ve ruh, tesirleriyle artık bir atoma değil bir varlığa bağlanmış bulunur. Bu varlığı meydana getiren maddeler çok ince olduğu için enerjiler yumağı veya tesirler yumağı da denir, diğer adı öz varlıktır, yüksek benliktir. Bir nokta etrafında bu varlığı oluşturan maddeler toplanırken, bu nokta süptil ortamın bilinen bir yeri değildir. Şuradadır diye gidip ararsanız bulamazsınız. Bu nokta idraki bir noktadır, biraz zor anlaşılır fakat idrak nerede ortaya çıkarsa varlık da oradadır. Yani süptil ortamın hem bir yerindedir ve aynı zamanda da her yerindedir. Ayrıca, maddelerinin tabii olduğu zaman ve mekanı dünyada hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Anlama zorluğu da kıyas olmamasından dolayı gelir. Yeni kurulmuş bu varlık artık bir ruhun hizmetine girmiştir. Bir şekli yoktur, ağırlığı yoktur, yaşlanmaz, eskimez, maddeye ait hiç bir özellik bulunmaz. Doğrudan doğruya geliştirilmemiş maddelere temas da edemez. Kendisi bir manyetik alan olduğu için ancak atomların manyetik alanlarına temas eder. Atomların bu manyetik alanlarından tutarak onları birleştirir, dağıtır, cisimler yapar ve tecrübesi buradan itibaren başlar. Fakat, bu varlık bu faaliyetlere başlarken ne yapacağına ken- di kendine karar veremez. Hatta kıpırdayamaz bile. Neticede bu bir madde topluluğudur, ve hiçbir şey kendi kendine hareket etmez. Bu durumda, onda meydana gelecek olan her türlü hareket, her türlü davranış, onun bağlı olduğu ruha ait olacaktır. Ona bakmak ruha bakmak, onunla konuşmak ruhla konuşmak demek olacaktır. Bu olmadan direkt olarak ruha bakılmaz ve konuşulmaz, çünkü kainatta yoktur. Asli prensipten gelen tesirler, bu varlığı meydana getirip ruha bağladıktan sonra, bu fonksiyonla birlikte görevleri biter. Buradan itibaren tüm gelişmeler çeşitli seviyelerdeki varlıklardan gelecek olan tesirler eşliğinde devam eder. Bunlara tali tesirler dendiğini biliyorsunuz. Fakat, asli prensipten gelen tesirler, atomu ve hareketlerini içeriden düzenlediği için, varlıklarla olan bağlantısı çok derinlerden devam eder. Taa en başından beri bu varlığın oluşmasına sebep olan, her bir atomuna ve her bir atomun her hareketine asli prensibin icap denen maksatlı tesirleri hakim olmuştur.

 

Bu bilginin birçok ayrıntılarını ve daha birçoklarını, büyük vazife planının, dünya için vazifeli olan kısmının dünyaya bir hediyesi olan, İlahi Nizam ve Kainat, adlı kitapda bulabilirsiniz.

Free Hit Counter (01.01.2016)

Copyright © 2016. The Last Knowledge.
Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.